Bir askeri üsten Türk Bayrağı indirildi… Komutanlar, seyretti, asker, seyretti, başbakan ve bakanları seyretti. İndirenin çocuk olduğu söylendi. Bir çocuk askeri üsse bu kadar sokulabilecek, tel örgüyü aşacak ve nöbet tutan askerlerin gözü önünde bayrağı indirecek… Başbakan, genelkurmay başkanı ve başbakan yardımcısı bunu yapanın “bir çocuk” olduğunu söyleyecek… Bu ifadeler milletin aklı ile alay etmekten öte bir anlam taşımamaktadır. Yapılması gereken yüzü poşulu bu hainin çocuk olup olmadığının tartışılması değil, anında oracıkta mıhlanması idi. Ama PKK’lılara ateş ettiği için savcı, askerin silahını alırsa, o askerden bunu yapmasını nasıl bekleyebilirsiniz?
Bayrak bir Milletin şerefidir. “…Atatürk İzmir’in kurtuluşunda halkın coşkun gösterileri arasında kalacağı evin önüne geldiğinde, kapının önüne serilmiş bayrağı görünce durdu. Bu ipekten kocaman bir Yunan bayrağı idi. Üzerine basılarak geçilecek bir yol halısı gibi serilmişti. Kapıdaki kalabalık halk yalvarıyordu: ‘-Buyurunuz, geçiniz. Bizim öcümüzü alınız! Yunan Kralı, bu evden içeri, bizim bayrağımıza basarak girmişti. Siz lütfedin. Bu karşılıkla o lekeyi silin! Burası sizin şehrinizdir. Bu ev sizin evinizdir. Bu hak sizindir…’ Atatürk, o yerde serili bayrağın önünde, bulunduğu noktada kaldı. Çevresindekilere tatlılıkla baktı. ‘-O, geçmişse hata etmiş. Bir ulusun bağımsızlık simgesi olan bayrak çiğnenmez. Ben onun yanlışını tekrar edemem…’ Bayrağı yerden kaldırttı, bembeyaz mermerlere basarak içeri girdi…”
Atatürk’ün bir düşman bayrağına gösterdiği saygıyı bizim Başbakanımız, bakanlarımız ve genelkurmay başkanımız; bağımsızlığımızın ve varlığımızın yegâne simgesi olan, rengini şehitlerimizin kanından almış şanlı bayrağımıza gösterememişlerdir.
Arkadan gelen Musul baskını… Kısa adı “IŞİD” olan sözde “Irak ve Şam İslam Devleti” olan, AKP iktidarının Suriye’de lojistik destek sağlayarak besleyip büyüttüğü, MİT’ in aratmadığı ve içlerinde ne olduğu bilinmeyen yüzlerce TIR’ın malzeme götürdüğü, başkanlarının Türkiye’de başbakan Tayyip Erdoğan tarafından tedavi ettirdiği terör örgütünün Musul konsolosluğumuzu işgali…
Meclisteki görüşmelerde MHP Iğdır Milletvekili Sinan Ogan ısrarla konsolosluğun terör örgütü tarafından sarıldığı uyarısında bulunduğu halde tedbir alınmamıştır. Sinan OGAN bu istihbari bilgileri elde edebiliyor da; koskoca Türkiye Cumhuriyeti bu istihbarata erişemiyor mu? Bu haberi alamaması mümkün mü? Ankara’dan, konsolosluğu korumakla görevli özel harekat polislerine “ateş edilmemesi talimatı” veriliyorsa elbette bundan Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin bilgisi vardır..! İnsan ister istemez Suriye sınırları içerisinde bulunan Süleyman Şah türbesinin bombalanması ile ilgili olarak Dışişleri Bakanının odasında yapılan konuşmalardan MİT Müsteşarının ifadelerini düşünüyor… Acaba…?
Kaç gün oldu hala konsolosluk çalışanları ve tır şoförlerinin akıbeti hakkında bir bilgimiz yok..! 8 dakikada uçaklarımız Musul’a varma imkânına sahip iken günlerdir vatandaşlarımızın tutsaklığını seyretmek bir Türk olarak benim kanıma dokunuyorsa da, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkilileri kendilerine yakıştırabiliyorlar mı?
Musul ve Kerkük’ün bu durumda işgal edilmesi bir zaruretti… Biz kökü tarihin derinliklerine olan Koskoca Türk Devleti tutsak soydaşlarımız için hiçbir adım atamazken, peşmerge bozuntusu Yahudi Barzani bir Türk ili olan Kerkük’ü, tamamen bir terör örgütü olan IŞİD Musul’u işgal etti. Yazıklar olsun bizi yönetenlere..!
Bu arada Başbakan, Cumhurbaşkanlığı hayali ile sanki hiçbir şey yokmuş gibi propaganda çalışmalarına devam ediyor, o il senin, bu ülke benim gezip duruyor. Bu durumda yapılması gereken; tüm bu çalışmaları askıya alıp, vatandaşlarımızın kurtarılması için gereken neyse, o işlere odaklanmaktı. Görüyoruz ki sanki ortalık güllük, gülistanlık, başbakan propaganda çalışmalarından taviz bile vermiyor. Tutsak vatandaşlar umurunda değil..!
Zor sınavlarla karşı karşıyayız. Önümüz karanlık ve uçurum. Türk Milleti eminim bu açmazı görecek ve sağduyusu ile bu zorluğun da üstesinden gelecektir.