Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Başkanlık Sistemi’nden yana değilim. Ülkemizin öncelikli sorunu bölücü terör ve diğer terör unsurlarıdır. ABD Dolarının 3.40 ila 3.60 arası gelip gittiği hassas bir ekonomik ortam varken, işsizlik alıp başını gitmişken, Suriye ve Irak cephesinde Mehmetçik savaşıp, yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da şehit olurken, 3,5 milyon Suriyeliyi bir şekilde barındırıp onları beslerken, bence, ne Başkanlık Sistemi’nin ne de referandumun yeri ve zamanı değildir.
Hala ne olduğu tam olarak izah edilemeyen Başkanlık Sistemi, parlamenter sistemden uzaklaşma, Başbakanlık gibi aktif bir icra makamının görevini Başkan’a yani tek adama devretmesi gibi görünüyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlık Sistemi ile önemli ölçüde işlevsiz kalacak ve 93 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin meclisi sembolik bir hal alacaktır…
*Denge ve Fren Mekanizması
Ulu Önder Atatürk, ‘Kuvvetler Ayrılığı’ ilkesiyle devlet organları olan yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılmış oldukları bir devlet modelini seçmiştir. Kuvvetler ayrılığı sistemi; yasama yürütme ve yargı olarak tanımlanan kuvvetlerin değişik yollardan göreve gelen ve aralarında fren ve denge mekanizması bulunan bir sistem olarak tasarlanmıştır. Ancak 93 yıllık süreç içinde özellikle son 14 yılda özellikle yargı ayağı olmak üzere Kuvvetler Ayrılığı ilkesiyle çok oynanır olmuştur. Hal böyle olunca da denge ve fren mekanizmasında ülke ve millet olarak ciddi sorun ve sıkıntılar yaşamaya başladık…
*Tek Adam Rejimi Her Ülkede Sınıfta Kalmıştır
Bir ülkenin Cumhuriyeti, sistemi ya da rejimi kesinlikle bir kişiye bırakılmaz. Tek adam rejimi uygulandığı her ülkede sınıfta kalmış, ülkeler ve milletler böylesi maceralar sonunda çok ağır bedeller ödemişlerdir. Dünya tarihi geçmişte, yakın geçmişte, benzer hüsranlara, acılara tanıktır ve söz konusu gelişmeler belgeleriyle tarihteki yerini almıştır.
*Başkanlık Bizim Neyimize?
İçerde ve dışarıda bölücü terör, hain FETÖ’ nün paralel devlet yapılanması ve kalleş darbe girişimi, IŞİD terörü, dışarıda Suriye, Irak hatta Orta Doğu bataklığı içinde ülke olarak savaş ve uğraş verirken, Başkanlık bizim neyimize? 12 Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Ağustos 2014’ten bu yana % 51.79’luk bir oy oranıyla görevini Cumhurbaşkanı olarak sürdürmektedir. Ülkenin birinci adamıdır. Her tür devlet olanağı elindedir. Devasa ve kapsamlı bir devlet sarayında oturmaktadır. Ağustos 2014’deki oy oranı belki daha da artmış belki de aynı seviyededir…
Demem o ki bunca millet ve devlet nimeti ve imkânı elindeyken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerjisini parlamenter sistemden yana harcamalıdır. Evet, 82 anayasası yetersiz ve özgürlükleri kısıtlayan bir anayasadır. Tüm partilerin uzlaştığı anayasa değişikliği ile mevcut sistem güçlendirilip, iyileştirilebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten aktif Cumhurbaşkanı konumundadır. Beklenen ve işaret ettiğim konulara dikkat ettiği an seçildiği andaki oy oranını yani halkın destek oranını yükseltmesi ihtimal dâhilindedir. Cumhurbaşkanı da sonuçta bir Türkiye yaşayanıdır. Ülke önceliğinin Başkanlık Sistemi olmadığını acilen görmelidir…
*Tuğrul Türkeş’in Uyarısı Dikkate Alınmalıdır
Unutmadan yazmak isterim. Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş hemen herkesi uyardı ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kurt bir siyasetçi olduğunu ifade ederek, Ak Parti’nin ya da hükümetin bir çıkmaza sürüklenme ihtimaline değindi. Bence Tuğrul Türkeş haksız sayılmaz. Devlet Bahçeli, bir taşla pek çok kuşu vurma arayışında olabilir. Bahçeli’nin tavrını net olarak çözmek için sürecin sonunu beklemek durumu söz konusudur. Özetle, evdeki bulgurdan olmama hesabı dikkatle yapılmalıdır. Aklın yolu birdir.
Ülkemiz oldukça zor ve sıkıntılı günler geçirirken Başkanlık Sistemi zamansız, ülke gündemini sürekli meşgul eden ve ciddi bir dayanağı olmayan bir istektir. Hepimiz aynı gemideyiz. Kaptan dâhil her birimizin ayrı-ayrı sorumlukları vardır. Cumhuriyetin ayarlarıyla oynamak bizlere yarar değil zarar getirir. Çözüm, tam mutabakatla yeni anayasa ve güçlendirilmiş, seçim barajı biraz daha düşürülmüş çoğulcu parlamenter sistemdir. Aksi, diktaya yelken açmaktır…