Terörist başına idamı “yeniden” getirmeyi dillendiren başbakan birden bire dönüş yaparak Öcalan’ı “kurtarıcı simidi” gibi görmeye ve akanı kanı durdurmak için ondan medet ummaya başladı. 30 aşkın yıldır bebeklerin, sivil insanlarımızın, askerimizin, polisimizin kanını akıtan terör örgütü neler aldı da sınır dışına çıkmayı kabul etti? Tek amacı Güneydoğu’muzu bölerek “Diyarbakır başkentli bir devlet” kurmak isteyen bu eşkıya sürüsü bu güne kadar öldü, öldürdü… Bunu elbette amacını gerçekleştirmek için yaptı. Bu amacına ulaşmak için bugünkü iktidardan bir şeyler almadan çekip gitmeyi kabul eder mi? Elbette büyük tavizler almış ve sınır dışına çıkmaya razı olmuştur. Sonra bunların gittiğini, terörü (bitmez ya) bitirdiklerini varsaysak dahi, geçenlerde İstanbul’da otobüs yakanlar bunlar değil miydi? İçerdekileri ne yapacağız. Türkiye’nin dört bir yanında yaşayan PKK zihniyetli teröristler var. Bunlarla nasıl baş edecek siniz?
Türk milleti olarak, biz mi gidip onları kurşuna dizdik, onları biz mi katlettik ki barış yapalım. Barış savaşılan ülke ile yapılır. Bunlar bir devlet mi? Analar ağlamasın derken hangi anaları kastediyorsunuz? Bahsettiğiniz analar herhalde Türk şehitlerinin anaları olmasa gerek!.. Benim masum sivil vatandaşıma, kundaktaki bebeğe, askerime, polisime kurşun sıkan, katleden teröristin anası ağlarsa ağlasın. Devlet, kendine isyan eden, kafa tutan, ülkeyi bölmeye çalışan haini elbette imha edecektir. Bu bir devletin doğal hakkıdır ve bu hakkı kullanması halinde ise hiç kimseye hesap verme gibi bir mecburiyeti yoktur. Güneydoğu’muza Avrupalı gözlemciler gelecek ve bizi teftiş edecek. Bunlar Sevr’le alamadıklarını, terör örgütü eli ile alacaklar ha, yok öyle yağma! Silahlar sussun diyorsan devlet olarak PKK’yı silahlarını susturmaya mecbur edeceksin. Devletin güvenliği söz konusu ise devletin güvenlik güçlerinin silahları hareket etmek zorundadır, ordu bunun için vardır!
AKP “akil adamlarını” ülkenin dört bir yanına saldı. Bunlar ne yapacak? Milleti, PKK’nın masum bir “özgürlük hareketi” olduğuna inandırarak bu milleti bölünmeye mi ikna edecekler. Akil denilen bu yaratıklar, çalışmaları bedava mı yapacaklar?
Bakın bunun karşılığında bir deklarasyon yayınlayarak, ortaya çıkan 300 aydın, masraflarını kendi ceplerinden karşılayarak Anadolu’yu karış-karış gezerek, halka gerçekleri anlatma kararı aldı. Bunlar gerçek vatansever. Tayyip’in akilleri ise bizim cebimizden her biri 45.000 lira maaş alarak, bizi kandırmaya çalışacak hainler.
İkna diye bir şey olamaz. Onlar bu vatanın bölünmesi, 40 bin kişinin katilinin dolaylı affı için bizi kandıramazlar. Bu yüce millet vatanından, ezanından, bayrağından ve Türklüğünden kesinlikle taviz vermez! Vatan bizim namusumuz. Onu kanla aldık, canla veririz. Akil denilen bu PKK sempatizanı, Yahudi ve Ermeniler namus konusunda Türk kanı taşıyan hiçbir insanı kandıramazlar. Buna kimsenin gücü yetmez… Onlar bu işi ABD’den aldıkları örtülü ödenek dışında, sırf bu 45 bin lira maaş için yapıyorlar.
Gerek küresel güçlerin, gerekse AKP’nin amaçlarını gerçekleştirirken, tek çekindikleri güç MHP’nin gücü. Siyasal olarak AKP, MHP’den çok güçlü! Meclisteki sandalye sayısıyla da öyle… Çanakkale Savaşında, Kurtuluş Savaşında da düşman çok daha fazla güçlüydü. Karşımızda yedi düvel vardı ama Yüce Türk Milletinin iman gücü yedi düveli dize getirdi. “Hasta adam” olarak gördükleri Osmanlı’yı dört bir yandan kuşatan düşman, bu milletin azmi ve iradesi sayesinde defolup gitmek zorunda kaldı. İşte MHP ve ülkücüler bu gün o ruhu taşıyan dinamiklerdir. Vatan hainlerinin korkulu rüyası ve milletinin güvencesi, sigortasıdır.
Geçen gün sol görüşlü yazar Alev ALATLI’yı seyrettim bir televizyon kanalında. “MHP’nin önünden geçerken, bir solcu olarak “İyi iki; MHP ve ülkücüler varmış diye söyledim” diyor. Biz de diyoruz ki; bu, Türk Milletine Cenabı Allah’ın bir lütfü! En zor zamanında Mustafa Kemal gibi bir dehayı gönderen Yüce Allah, Ülkücüleri bu Millete bir zırh, bir kalkan olarak göndermiştir. Onların görevi Atatürk’ün gençliğe hitabesinde bahsettiği tehlikeli zamanlar da, bu yurdu ve milleti korumak, kollamaktır.
Ben de diyorum iyi ki “ülkücü hareket” varmış. “NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!”
