Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? “Ben giderim adım kalır dostlar beni hatırlasın” diyordu Aşık Veysel. Vefat etmeden önce sazına sarınıp sanki veda eder, sanki vasiyet eder gibi.
Ben giderim adım kalır / Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur bayram gelir / Dostlar beni hatırlasın
Can kafeste durmaz uçar / Dünya bir han, konan göçer
Ay dolanır yıllar geçer / Dostlar beni hatırlasın
Can bedenden ayrılacak / Tütmez baca, yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak / Dostlar beni hatırlasın…
Dostlar da düşmanlara da, bilenlerde bilmeyenler de seni unutmadı, unutmayacakta sevgili Veysel. Sevgili dediğimiz ölümsüz halk ozanlarımızdan biri yeri bir başka olan Aşık Veysel vefatının 40. yılında yurdun her köşesinde anıldı. Ancak bizler her gün şiirleri, deyişleri ile onunla birlikte yaşıyoruz. Aşık Veysel Sivas’ın ilinin Sarkışla köyünde doğmuş. Küçük bir çiftçi çocuğu… Yedi yaşına kadar dünyaya açıkmış gözleri, güneşi, ayı, yıldızları, ağaçları, kıraçlığı bilirmiş. Ancak salgın hastalık gelmiş köye ve onu da yakalamış bir gözünün nurunu ondan çalmıştı ve daha sonra diğer gözünün nuru yitmişti elim bir kaza sonu. Annesi ile birlikte inek sağarken ineğin tepik atması sonucu ile yiten ikinci gözden sonra çocuk Veysel karanlığa gömülmüş tümden, birde anasını babasını Ankara’da 1920 yılında yitirince. Bu kez yetim ve öksüz kalmış. Ancak ondan alınanların yerine bir ışık dolmuş yüreğine, göz çukurlarına ve sazıyla sözüyle anlatmaya başlamış. “Anlatamam derdimi dertsiz insana, Dert çekmeyen dert kıymetin bilemez” “Derdim bana derman imiş bilmedim” diyerek. 1931’de Sivas’ta başlayan aşıklar bayramında Aşık Veysel’e dönemin milli eğitim müdürü Şair Kutsi Tecer sahip çıkmış sazından dökülen nağmeleri dinledikten sonra. Ve Aşık Veysel günden güne sazıyla ve sözüyle kendinden söz ettirmeye başlamıştı. 29 Ekim 1933’te Cumhuriyetin 10. Yılında Ankara’ya geldi. Atatürk’ü görmek istiyordu. Gelmişken Ankara’da biraz kalmak istiyordu, kahve kahve, mahalle Ankara’yı gezdi ve dolaştı. Ahmet Kutsi Tecer’in ilgisiyle 1943 – 1944 yıllarında Arifiye, Hasanoğlan, Çifteler Kastamonu, Yıldızeli ve Akpınar Köy Enstitülerinde Halk türküleri konusunda öğretmenlik yaptı. Sazıyla ve sözüyle öğrencilere örnek oldu. Türk kültürü ve Türk şiirine, Türk diline yaptığı hizmetlerden dolayı 1965 yılında Aşık Veysel’e maaş bağlanmış. Şikayetini toprağa dökmüş, düş kırıklığını incinmişliği “Benim sadık yarim kara topraktır” diyerek. “Beyhude dolandım boşa yoruldum. Benim sadık yarim kara topraktır.”
Ve bizim sadık yarimiz seninin şiirlerin sevgili Veysel, seni anmaya devam edeceğiz. Aşık olduğun tek dostum dediğin kara toprağın koynunda uyurken. Ve Aşık Veysel zorlu bir yaşamın ardından hayata kapalı olan gözlerini açtığında 39 yıl önce 21 Mayıs bahar bayramında ve ardında dostlar ağlıyordu. O her ne kadar dostlar beni hatırlasın diyor idiyse de dostlar ağlıyordu. Ve onu unutmadılar, unutmadık, unutturmayacağız. Her ne kadar derdinin dermanı olmadıksa da ve o derdimi anlatamam dertsiz inansana demiş olsa da. O kara toprağa döktü içini ve sabretmekte buldu kurtuluşu. Sabretmeyen maksudunu (istenen niyet ) bulmaz diyerek.
Ve sevgili okuyucularım daha çok konuşmadan Aşık Veysel şiirleri okuyalım daha iyi olur diye düşünüyorum, sağlık ve sevgiyle kalın. Yase
Anlatamam Derdimi Dertsiz İnsana
Anlatamam derdimi dertsiz insana
Derd çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz
Gülü yetiştirir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemali
Sabretmeyen maksudunu bulamaz
Ah çeker aşıklar ağlar zarınan
Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan
Çağlar deli gönül ırmaklarınan
Ağlar ağlar göz yaşların silemez
Veysel günler geçti yaş altmış oldu
Döküldü yaprağım güllerim soldu
Gemi yükün aldı gam ilen doldu
Harekete kimse mani olamaz
Aşık Veysel
Kara Toprak
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır.
Beyhude dolandım, boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır.
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü istediğim topraktan aldım
Benim sadık yarim kara topraktır
Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi
Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim kara topraktır
Adem’den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyve bitirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yarim kara topraktır.
Karnın yardım kazmayınan, belinen
Yüzün yırttım tırnağınan, elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yarim kara topraktır
İşkence yaptıkça bana gülerdi
bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim, dört bostan verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.
Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır.
Bir dileğin varsa iste Allah’tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak’tan
Benim sadık yarim kara topraktır.
Hakikat istersen açık bir nokta
Allah kula yakın, kul da Allah’a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sadık yarim kara topraktır.
Bütün kusurumu toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarım düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yârim kara topraktır.
Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel’i bağrına basar
Benim sadık yârim kara topraktır.
Aşık Veysel
Günün Şiiri
Ağlayalım Atatürk’e – Aşık Veysel
Ağlayalım Atatürk’e
Bütün Dünya Kan Ağladı
Başbuğa Olmuştu Ülke
Geldi Acem Can Ağladı
şüphesiz Bu Dünya Fani
Tanrının Aslanı Hani
İnsi Cinsi Cem’i Mahluk
Hepisi Birden Ağladı
Doğu Batı Cenup şimal
Aman Tanrı Bu Nasıl Hal
Atatürk’e Oldu Zeval
Yas Çekip Mebusan Ağladı
İskenderi Zülgarneyin
Çalışmadı Buncaleyin
Her Millet Atatürk Deyin
Cemiyeti Akvam Ağladı
Atatürkün Eserleri
Söylenecek Bundan Geri
Bütün Dünyanın Her Yeri
Ah Çektiler Tan Ağladı
Fabrikeler İcat Etti
Atalığın İspat Etti
Varlığın Türke Terketti
Döndü Çark Devran Ağladı
Bu Ne Kuvvet Bu Ne Kudret
Varıdı Bunda Bir Hikmet
Bütün Türkler İnönü İsmet
Gözlerinden Kan Ağladı
Tren Hattı Tayyareler
Türkler Giydi Hep Karalar
Semerkantı Buharalar
İşitti Her Yan Ağladı
Siz Sağolun Türk Gençleri
Çalışanlar Kalmaz Geri
Mareşal Fevz’askerleri
Ordular Teğmen Ağladı
Zannetme Ağlayan Gülmez
Aslan Yatağı Boş Kalmaz
Yalınız Gidenler Gelmez
Her Gelen İnsan Ağladı
Uzatma Veysel Bu Sözü
Dayanmaz Herkesin Özü
Koruyalım Yurdumuzu
Dost Değil Düşman Ağladı
Aşık Veysel
Sazıma
Ben giderim sazım sen kal dünyada
Gizli sırlarımı aşikar etme
Lal olsun dillerin söyleme yada
Garip bülbül gibi ah u zar etme
Gizli dertlerimi sana anlattım
Çalıştım sesimi sesine kattım
Bebe gibi kollarımda yaylattım
Hayali hatır et beni unutma
Bahçede dut iken bilmezdin sazı
Bülbül konar mıydı dalına bazı
Hangi kuştan aldın sen bu avazı
Söyle doğrusunu gel inkar etme
Benim her derdime ortak sen oldun
Ağlarsam ağladın gülersem güldün
Sazım bu sesleri turnadan m’aldın
Pençe vurup sarı teli sızlatma
Ay geçer yıl geçer uzarsa ara
Giyin kara libas yaslan duvara
Yanından göğsünden açılır yara
Yar gelmezse yaraların elletme
Sen petek misali Veysel de arı
İnleşir beraber yapardık balı
Ben bir insanoğlu sen bir dut dalı
Ben babamı sen ustanı unutma
Aşık Veysel