Aşık Daimi Karanlıklar Efendisine Karşı…

0
32

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? 2022 yılının ilk ayı sona ererken dilerim bütün Dünya ve biz sağlıklı, barış ve adaletli bir güne uyanmışızdır… Belki dünya “tıp” demiş ve sihirli bir değnek bütün sorunları, sıkıntıları bir anda yok etmiştir!

Olmaz mı? “Ama hayal ha” Hayal kurmakta mı yasak kardeşim? Şu yasak bu yasak… Yok, yasak değil ama onları seslendirmek yasak. Olur ya birileri hayallerinin gerçek olacağına inanır. İnansın, bunun neresi yanlış?

Düş kırklığı var sonunda bunu düşündün mü hiç? Olsun düş kırklığı hayallerin ölmesinden iyidir. Sana laf yetiştirmem valla. Hayal kurmak istiyorsan hayallerini kendine sakla o zaman! Kimseyi hayallerinle meşgul etme zaten karanlıkların efendisi dayanmış gönlümün en ince teline. Ağırlığı  altında  inim, inim inliyorum… E şimdi karanlıkların efendisi diye bir şey var mı asıl hayalci sensin.

Yani azıcık öyle tanımlayabilirsin ama Mahzunu Şerif hayal değil valla kötü anıların karanlık efendisi çökmüştü omuzlarıma ya gözlerim doluyordu nedensiz değil, nedeni var işte o zaman Mahzunu Şerif nerde olursa olsun yetişir imdadıma.

Mevla’m gör diye  iki göz vermiş,
Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı?
Dura dura bir sel oldum erenler
Bilmem çağlasam mı çağlamasam mı?

Diyerek yanı başımda bitti. Perde oldu kötü anıların kötü kalpli hükümdarı ile aramda? “Yase’yim dindir acımı” dedim.

“Bazen acılardan al ilacını” dedi. Gönül bu, acıların karanlık anılarından bir sözcükle kurtulabilir. Ve bir umarsızlığa kapılabilir ve isyana düşebilir. Ya da bana ne diyebilir. Ve sonra doruğa doğru uzanabilir. Aşık Daimi gibi…

‘Ben bülbül olmuşum dostun gülüne
Karganın konduğu daldan bana ne..’ diye devam eder.
Aradım özümde buldum Mevla’yı
Mecnunun gezdiği çölden bana ne

Gönlüme yazılmış cananın adı
Canan imiş aşıkların muradı
Her şeyden üstündür sohbetin tadı
Arının yaptığı baldan bana ne

Uyulur mu ikrarsızın sözüne
Gidilir mi cehaletin izine
Varmak istiyorum aşk denizine
Mandanın yattığı gölden bana ne

Dertli Daimi’yim yardır sevdiğim
Gerçek aşıklara pirdir sevdiğim
İkilikte değil birdir sevdiğim
Ben beni bilirsem elden bana ne.

Ve sevgili okuyucularım hayat bazen bize bunları anlatır. Kötülüğün hükümdarı başımızın ucunda kılıcını  bilemeye devam ediyor olsa da. O çok şey istemiyor yalnızca bir sözcük düşsün dilimden o zaman uçuracak kellemi  bekliyor. Ama kararlıyım. Düşmeyecek o söz. Bir inci, bir yakut, bir pırlanta olacak dura, dura. Ama yine de kömür kadar kara bir yanıt yakıyor dilimi, dişlerimin arasından tıslayarak çıkmak için savaşıyor.

“Uyulur mu ikrarsızın sözüne, gidilir mi cehaletin izine” dese de, varmak isteseniz de aşk denizine. Yine de o denize varmak kolay değil.

Ve bu sabah kötü anıların kötü kalpli hükümdarından kurtulmak çok zor Mahzuni Şerif’e rağmen, Aşık Daimi’ye rağmen, bilmiyorum…

Ve sevgili okuyucularım dilerim karanlıklar çökmesin yüreklerinize, aşk denizinde yüzelim her zaman. Sağlık ve sevgiyle kalalım hep birlikte. Yase

& & & & &

Cennet

Adam ve hayattaki tek arkadaşı olan köpeği bir kazada birlikte ölmüşlerdi… Gökyüzüne çıktıktan sonra bembeyaz bulutların arasında dolaşmaya başladılar… Adam çok susamıştı. Biraz su bulabilmek ümidiyle yürümeye devam ederken, birden kendilerini muhteşem bir manzaranın karşısında buldular. Rengarenk çiçeklerle süslü bir bahçe, altından yapılmış bir bahçe kapısı, ve onları karşılayan beyazlar içinde bir kadın. Adam köpeğiyle birlikte kadına yaklaştı ve sordu: “Afedersiniz… Burası neresi?”

Kadın ona gülümsedi: “Burası Cennet, efendim”

Adam bunun üzerine sevinçle “Harika!!!” dedi. “Peki bana biraz su verebilir misiniz, gerçekten çok susadım…”

Kadın cevap verdi: “Tabi efendim, içeri girin… içerde dilediğiniz kadar su bulabilirsiniz…”

Böylece adam köpeğine döndü, “Hadi oğlum içeri giriyoruz” diyerek kapıya yürüdü ama kadın onu birden durdurdu: “Üzgünüm efendim, köpeğiniz sizinle gelemez. Hayvanları içeri almıyoruz…”

Bunun üzerine adam bir an durdu, düşündü ve geri dönüp köpeğiyle birlikte geldikleri yolun tam ters yönünde yürümeye koyuldular… Bir süre geçtikten sonra kendilerini bu kez tozlu çamurlu bir yolda buldular ve yolun sonunda karşılarına çiftlik girişini andıran bir kapıyla yırtık pırtık elbiseli bir dede çıktı…

Adam sordu: “Afedersiniz…. bana biraz su verebilir misiniz??”

Dede “İçeri gel” dedi. “Kapıdan girdikten sonra sağ tarafta bir çeşme var…”

Adam sordu: “Peki arkadaşım da benimle gelip oradan içebilir mi?”

Dede; “Tabii…” dedi.. “Çeşmenin yanında köpeğinin de su içebileceği bir kase bulacaksın…”

Bunun üzerine adam kapıdan girdi… Biraz yürüdükten sonra sağ tarafta çeşmeyi buldu… Adam çeşmeden köpek de oracıktaki kaseden doya doya içerek susuzluklarını giderdiler… Derken adam geri giderek girişte bekleyen dedeye sordu: “Su için çok teşekkür ederim… Peki burası neresi?”

Dede “Burası cennet” dedi.. bunu duyan adam şaşırdı: “Ama nasıl olur? Az önce burası gibi kırık dökük olmayan muhteşem bir yere gittik ve orasının da Cennet olduğunu söylediler…” Dede “Şu rengarenk çiçeklerle süslü altın kapılı yer mi?” dedi… “Ama orası Cehennem…”

Adam iyice şaşırmıştı: “Peki ama orası sizin adınızı kullanarak insanları kandırıyor diye hiç kızmıyor musunuz..??” Dede gülümsedi: “Kızmıyoruz… Çünkü onlar kendi çıkarı için en iyi arkadaşını yarı yolda bırakanları Cennet’ten uzak tutuyorlar…”

Günün Şiiri

Bilmem Ağlasam mı

Mevlam gül diyerek iki göz vermiş
Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı
Dura dura bir sel oldum erenler
Bilmem çağlasam mı çağlamasam mı

Milletin sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi söylemesem mi

Mahzuni Şerif’im dindir acını
Bazen acılardan al ilacını
Pir Sultanlar gibi dar ağacını
Bilmem boylasam mı boylamasam mı
Aşık Mahzuni ŞERİF

Çeşmi Siyahım

İşte gidiyorum çeşmi siyahım
Önümüze dağlar sıralansa da
Sermayem derdimdir servetim ahım
Karardıkça bahtım karalansa da

Haydi dolaşalım yüce dağlarda
Dost beni bıraktı ah ile zarda
Ötmek istiyorum viran bağlarda
Ayağıma cennet kiralansa da

Bağladım canımı zülfün teline
Sen beni bıraktın elin diline
Güldün Mahzuni’nin berbat haline
Mervan’ın elinde parelense de
Aşık Mahzuni ŞERİF

Bunun Neresi Yalan

Efendiler bunun neresi yalan
Sizde havyar bizde bulgur aşı var
Bunca emeğimiz talandır talan
Yıllar yılı gözümüzün yaşı var

Yakamız var mıydı olaydı kirli
Borcumuz tükenmez ikili birli
Bugün git yarın gel bitmez bir türlü
Anladım ki müdür beyin işi var

Bu koltuğa biraz daha yaslanın
Yiyin için doyun epey paslanın
Yeryüzünü size veren aslanın
Ne bir mezarı var ne de taşı var

Mahzuni bu dertler bağrımı yakar
Bu pınarın suyu hep size akar
Size doğru bize çok eğri bakar
Olmaz olsun adaletin şaşı var
Aşık Mahzuni ŞERİF

Günün Fıkrası

Adamın biri lokantaya gitmiş, garsona: “Barmen bana bir soda ama içine limon koyma” demiş. Garson bir süre sonra geri dönmüş ve: “Kusura bakmayın, limon kalmadı, portakal koymasak olur mu?” diye sormuş.

Günün Sözü

*Varacağın yeri bilmiyorsan vardığın yerlerin hiçbir önemi yok.
*Altınları zamanla biriktirerek satın alabilirsiniz. Ancak zamanla biriktirdiğiniz altınları vererek geçen zamanı asla satın alamazsınız.
*Haksızlığa sapıp bütün insanlar seni takip edeceğine, adaletle hareket edip tek başına kal daha iyi.
Gandi

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here