Değerli Okurlarım, yine bir anneler gününde sizlerle beraber olmanın en derin mutluluğunu yaşıyorum. Neler söyleyeceğimi merak ediyorsanız, sizleri merakta bırakmayacağım.
Anneleri ile beraber büyüyen, doyasıya yaşayan şanslı çocuklar: Annelerinize karşı saygısızsanız, bugünle beraber saygılı olun ve annelerinizin kıymetini bilin. Unutmayın ki, anneleriyle beraber olanlar çok mutu ve de şanslı çocuklardır. Annelerinizden daha büyük olamazsınız. 40-50 yaşında bile olsanız, anneleriniz yine sizlerden yaşça büyüktür. Anneler daima büyüktür ve çok müşfiktir.
Unutmayın ki, anneleriniz sizin için, çoğu zaman bir sığınaktır, bir limandır adeta. En zor anlarınızda, başınızı omzuna koyup bir çözüm dilediğiniz en mükemmel insandır anneler! Hepsi de muhteremdir. Unutmayın ki, Annenizle beraberseniz, evinizde rahat ve huzur içinde yaşarsınız. Aksi halde en lüks villalarda bile olsanız, diken üstündeymiş gibi olursunuz. Bu anlattıklarım dolu-dolu yaşanmış, şu anda bile binlerce çocuğun yaşamak zorunda olduğu elem verici bir hadisedir.
Anneler evlatlarının kendilerine muhtaç olduklarını hissettikleri zaman yanındaydılar zaten… Sonra, bir Emr-i Hak vasıl olup o muhteremlere, dünyalarını değiştirirler. İşte o zaman, biz evlatlar ateşe basmış gibi oluruz, neye uğradığınızı şaşırırız, ne yapacağımızı bilemeyiz.
Biz, evlatlar, anamızın bir anda yok olacağını bilmeden yaşarız. Onlar yaşarken, mecburlar zannederiz, ihtiyacı duyulmaz. Fakat gırtlağı sıkılan bir insana, eğer hayattaysa sorun bakalım “nefes almak nasıl bir şeymiş” diye. Bilmem anlatabiliyor muyum?
Şuna inanın ki çocuklar, annesizlik nefessiz kalmak gibi bir şey. Bunları laf olsun diye söylemiyorum, doya-doya yaşadım. Ben oğlumu istikbale hazırlarken anasını daha fazla sevmesini ve saymasını öğütlüyorum.
Büyüklerimizden sık-sık duyardık: “Cennet anaların ayakları altındadır” diye. Bu konuda çocuklar şanslı, çünkü hiçbir anne yavrusunu şefaatsiz bırakmaz. Kadınların cenneti de erkeklerin ayağının altında sözleri de doğrudur mutlaka. Bu konuda sessiz kalırım sanırım. Sözlerim bana aittir.
Hiç birimiz bir anneye sahip olma, bir anne bulma, bir anne alma heyecanını lüksünü yaşamadık. Annelerimiz vardı zaten ve bizler onlardan olduk. Annelerimizin bizi sahiplenmelerinin ardından, bizler anne sahibi olduk. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Hiçbir bedel ödemeden sahip olduğumuz, istemeden ele geçirdiğimiz, canımız acımadan, emek vermeden kazandığımız her eşya, her varlık gibi annelerinde kıymetini bilmiyoruz ya da bilinmiyor.
Annelerinizin kıymetini bilin. Üvey anneyle yaşamak cehennem azabıdır. Eğer asi bir evlatsanız, yanlışlarınız olduysa ki çok olmuştur. Bugünü iyi değerlendirin. Diz çöküp anneleriniz ellerine sarılıp “AF” dileyin. Siz onları doğurmadınız, onlar sizi doğurdu. Af dilemeniz geçerli olacaktır. Hayatta olmayanlara rahmet diliyorum. Hayatta olanların bu güzel günlerini en iyi dileklerimle kutlar esenlikler dilerim. Bundan sonra ki anneler gününde hayatta isek, yine sizlerle söyleşmek istiyorum.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden (Anneler Günü)
Beni Karnında Taşırken
Değerli Okurlarım, bu sütunlarda kendimi sizlere daha yakın hissediyorum. Arada bir gazeteci-yazar gibi olmaya çalışırken, çoğu zaman da, elinden oyuncağı alınmış bir çocuk haletiruhiye’sini taşıyorum. Lütfen beni bağışlayın.
Bugün “ANNELER GÜNÜ” hangisinden olayım. Çocuk gibi mi? Yoksa çocuksu mu olayım? Şimdiden daktilomun tuşları gözükmüyor gözyaşlarımdan. Demek ki, çocuk gibi olacağım. Bundan utanmayacağım. Benim de bir annem vardı, taştan yaratılmadım ki. Beni de bir muhterem doyurup dünyaya getirdi. Ne yazık ki erken bırakıp gitti!
Şimdi, sevgili anneme, dualarımın dışında, bir paragrafçık ve bir dörtlükle seslenmek istiyorum, bugünün anısına. Eminim beni duyacaktır, üzülmemesini rica ederim…
“…Anneciğim, beni karnında taşırken kim bilir ne zorluklar çekmişsindir. Dile kolay, beş kilo yedi yüz gram gelen bir ağırlığı aylarca karnında taşımışsın. Rahmetli İsmet Paşa’da, Mevhibe Hanım da beni kucağına almışlar, ifadene göre, “Ne güzel çocuk” demişler. Beni, Hak Emrine uyup bırakıp gittiğinde ne durumda olduğumu biliyordun. Şimdi ki durumum da sana ayan olmuştur. Senin orada azap içinde olduğunu düşünemiyorum bile.
Zaten seni toprağa verdiğimiz de otuz yaşındaydın. Cömert kadındın, ayıpları yüze vurmaz, örtmeye çalışırdın. Ve mahallenin yaşlı kadınları ismini söyleyemezlerdi de “REZME HANIM” derlerdi. Onlardan o kadar dua aldın ki, çocuk olmama rağmen hoşuma gidiyordu vallahi.
Bugünlerde “Anneler Günü” ya çarşı pazar kalabalık hatta cıvıl-cıvıl. Bu insanların büyük bölümü bütçelerine göre annelerine hediye almayı düşünüyorlar. Sen hayattayken de bu güzel gün vardı herhalde, benim haberim bile yoktu. Bilseydim sana küçücük bir hediye almaz mıydım? Beni bağışlamanı rica ediyorum.
Anneciğim, sadece bugün için seni hatırlamıyorum. Dualarımla birlikte hep aklımdasın. Rahat uyu, Allah rahmetini senden esirgemesin. Mübarek ellerinden hürmetle öperim. Anneler gününü yürekten kutlarım…”
Beni Doğuran, Bir Remziye Hatun Vardı,
Yaşlılar, Rezme Hanım Diye Çağırırlardı,
Yüce Yaradan, Genç Yaşta Yanına Aldı,
Onu Göreceğim Günlere, Gide Gide Az Kaldı
Bu sanat ve kültür sayfasını her yıl olduğu gibi, hayatta olsunlar ya da olmasınlar, muhterem annelere hediye ediyorum. Hayatta olduğum sürece hep onları anacağım ve dualarımı göndereceğim. Muhterem anneleri anlayabilmek için; zaman gerekli, beklemek gerekli! Büyümek, adam gibi adam olmak gerek.
Çünkü anneler, anlaşılmak için uğraşmazlar. Beni de bir kadın dünyaya getirdiği için ve O’nun hatırına bütün annelere saygılıyım ve hepsine sağlıklı uzun ömürler dilerim.
İskenderun Gazetesi’ndeki çalışma arkadaşlarımın da anneler gününü kutlar gözlerinden öperim. Bir süre sütunlarımıza komşu olan Doğan Süslü kardeşimin de, hakkın rahmetine kavuşan muhterem annesinin anneler gününü kutlar, dualarımla birlikte ellerinden öperim. Başka bir Anneler Gününde, duygularımızı paylaşmak üzere,
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Annelerimiz Olmadı
Hep yanlış yapıyoruz, hep yanlışlar içindeyiz… Bir evlat şunu bilmeden yaşar. Onlar varken ihtiyaç duyulmaz. Sağlıklı haberini almak bile sıkıntı verebilir. Ancak, başımıza bir naylon torba geçirip biraz bekleyelim. Nefes almak nasıl bir şeymiş?
Anneler sadece annelik yapar, Anneler, anlaşılmak için uğraşmazlar. Anneleri anlamak kolay değildir, zaman gerekir, beklemek gerekir, büyümek gerekir, anne olmak gerekir. Çünkü annelik, ancak evlat sahibi olanların anlayabileceği bir duygudur. Annelerin kıymetinin, bir gün anlaşılabileceğine eminim… Çünkü annelerimiz olmadı hiç, bizler hiç anne sahibi olmadık; bu duyguyu yaşamadık!
Annelerin tamamı evlat sahibi olmayı hissetti ama hiç bir evlat “anne sahibi olmayı” tanımadı. Hepimiz bir anneden doğduk, ama hiçbirimiz, bir anne doğurmadık…
Günün Sözü
Ananla Berabersen Evde Kralsın!
Öcal’dan İnciler
Anaya Kalkan El Bir Gün Kırılır!