Analiz

0
79

Yerel seçimlere 22 gün kaldı. Adaylar çalışıyor. Ama bir şey var ki; adayların kendini tanıtması oldukça pahalıya mal oluyor. Tabii bu durum ancak varlıklı kişilerin aday olabilmesine imkan veriyor. Çünkü afiş bastırılacak, seçim büroları kiralanacak, arabalar giydirilecek v.s… Bunların tümü belediye başkan adaylarının yapması gereken masraflar.

Tabii bunun yanında belediye ve il genel meclislerine aday olacak olanların da öncelikle partilerine yüklü miktarda bağış yapmaları beklenir. Daha doğrusunu söylemek gerekirse, parası olmayan liyakat sahibi olsa da aday olamaz! Peki, doğru bir durum mu bu? Elbette değil. Doğru olan,  parası olanın hakkı olan adaylık, liyakat sahibi her insanın da hakkı olmasıdır. Siyasi partiler liyakat sahibi olan insanları toplumun arasından bulup çıkarmalı, masrafları da kendileri üstlenmelidir. Çünkü zaten TBMM’de grubu bulunan partilere (milletin sırtından) fazlasıyla yardım yapılmaktadır.

Bir kere herkes şunu iyi bilmelidir ki; sadece aday gösterilmesi ve gösterilen adayların meclise girmesi demokrasi değildir. Demokrasi, adayın kayıtlı üyelerle yapılacak önseçimlerle belirlenmesidir. Peki, yapılıyor mu? Elbette hayır. Merhum Turgut Özal’la birlikte adına “merkez yoklaması” denilen antidemokratik aday tespit sistemi, demokrasimizin üzerine monte edildi ve o gündür bu gündür ülkemiz artık bu ucube sistemle seçilenler tarafından idare edilmeye devam ediyor.

En son, CHP Genel Başkanlığına seçilen Özgür Özel, adayları ön seçimle belirleyeceği sözünü vermesine rağmen maalesef o da sözünde durmadı. Adaylar genişletilmiş bir kurulla belirlenmiş olsa dahi, orada mutlaka genel başkan veya kurul üyelerinin ağırlığı olacak ve çoğunlukla da isabetsiz adaylar tespit edilebilecektir.

Cumhuriyetin anlamı halk idaresi ise, halk kendi hür iradesi ile meclise göndereceği adayları veya kendisini yönetecek yerel yöneticileri seçme hakkına sahip olmalıdır. Bir diğer ifade her yurttaşın seçme ve seçilme hakkı olmalıdır.

Parası olanın aday olma hakkı olacak, imkânı olmayan bu haktan mahrum bırakılacaksa, buna demokrasi değil, zenginler oligarşisi demek daha doğru olur. Bir tapu devir işleminde 65 yaşın üzerindeki insanlardan doktor raporu istenir iken, ülke idaresine veya yerel yönetime talip olanlara herhangi bir şart konulmaması nasıl bir uygulamadır (?) anlamak mümkün değil.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here