Değerli okurlarım, gençlerimiz ve amatörlük konusu, benim çok sıcak baktığım ve üzerine eğildiğim çok önemli bir konudur. Bizim amatörlerimiz bizden sorulur ve başarılarıyla da göğsümüz kabarır. Gençlerimiz ve amatörlerimiz adına yazdığım makalelerimde, mutlaka dikkatinizi çekmiştir. Oynadıkları sahayı gündeme getirirdim.
Ancak, bundan böyle saha konusunu çekiştirmek, ilgililerin dikkatini çekmem söz konusu değil. Bundan böyle amatörlerimizin top koşturduğu eski stattan söz ederken, yazın zımpara gibi, kışın köstebek yuvası ifadesini kullanacağım. Çünkü amatör takımlarımızın yıllarca top koşturduğu futbol sahası, suni de olsa, çim saha konumunda ve gençlerimizin becerilerini engellemeyecek konumda olmakla beraber, yere düştüğümüzde ‘tek parça kalkabilir miyiz?’ zihniyetini ve korkusunu ortadan kaldıracak boyutta, zemini değiştirilen, çimlenen bir zemin…
Öyle ümit ediyorum ki; çim saha olumsuz yönde gündemimize girmeyecektir. Emeği geçen ilgililere, yetkililere, dostlara şükranlarımı arz ederim. Bir konuda bir sorun beni olumsuz yönde etkilemektedir. Yeni yapılan bu zemin üzerinde, amatör takımlarımız antrenman yapacak mı yapamayacak mı? Yeni çimlenmiş bu zemin üzerinde amatör takımlarımız antrenman yapacaklarsa (ki yapıyorlar) bu zeminin ömrü oldukça kısalacaktır. Sadece hafta sonu müsabakalarına hizmet verecekse, uzun süre çim saha özelliğini korur. Umarım sadece resmi maçlar oynanır.
Amatörler, alt yapı (tesisler) neye benzer biliyor musunuz? “Çöle” benzer! Bir yerde, sıcağın ortasında, susuzluktan kavrulup terden bunalırken, nefes almakta bile zorlanırken, bir yerden meltem eser ya da bir vaha görürsünüz ve de kana-kana su içersiniz ya…
Ya da “Yaşam sevincinizi ve gücünüzü” yitirdiğinizde, içinize nedenini bilmediğiniz bir sıkıntı çöker, kendinizi diri-iri mezara girmiş gibi hissettiğinizde, karşınıza hiç ummadığınız ve yıllardan beri görmediğiniz bir kadim dostunuz çıkar ve onunla özlem gidererek o andaki sıkıntılarınızı bastırırsınız ya…
Ya da “Umutsuz bir aşka duçar olduğunuzda” sevilmediğinizi anladığınız ya da sandığınız, dünyanın zifiri karanlık olduğu bir anda, telefon çalıyor ve o size “l Lowe you” diyor.
Sıkıntılardan ve üzüntülerden zerre kadar bir şey kalır mı? Bu biraz romantik oldu ama bence mahzuru yok. Zaten bir makalemden alıntı yapmıştım. Bu paragraflar benim de çok hoşuma gidiyor. Devam edeceğiz.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA