Ahde Vefa’nın Erdemi Üzerine (3)

0
63

Değerli okurlarım, benim için yazmak kadar güzel şey yoktur dünyada. Zaten yaşamımda da hep ön plana çıkmıştır bir şeyler yazmak, yazabilmek. Düşünceleri kağıda dökmek ya da o düşünceleri kendi üslubuna göre şekillendirmek ve okurlara bir şeyler verebilmek… Yazarın ufkunu genişletiyor, yaşamına renk katıyor ve de zenginleştiriyor. Bir de, yazarın okurlarından duyduğu teşekkürler, iltifatlar dünyalar kadar kıymetli! Ve bana göre en büyük ödül bu olmalı diye düşünüyorum. Ödül plaket beklentisi içinde değilim, zaten en büyük ödülü makalelerimi okuyanlar veriyor. Daha ne isterim ki? Bütün okurlarıma sonsuz teşekkürler.

Efendim, okuma nezaketini gösterdiğiniz “Ahde Vefa” başlıklı makaleme başlarken çok zorlandım, nerden başlamam gerektiğini o kadar düşündüm ki… Meslek yaşamımda binlerce makale yazdım ve yayınlandı. Çok zorlandığım makalelerimden biriydi bu. Bunu söylerken de, yine epeyi yol kat ettiğimi belirtmeliyim. Alışkanlık işte…

Bildiğiniz gibi, haftalardır devam eden Alex de Souza konusu var ya, işte onu yazıma malzeme olarak kullanmak istiyorum. Bu düşüncemde bir yanlışlık yok… Ancak, konu ne olursa olsun, gerçeklerden sapmamak lazım. O kişileri tanımak, konuşmuş olmak gerekmez mi? bu meslekte gelişen olayları yakından takip etmek şart…

Bu insanların, televizyon kanallarındaki mimiklerinden, hareketlerinde, tercüme edilen sözlerinden neler söylediklerini anlayabiliyoruz. Aziz Yıldırım, Aykut Kocaman, Alex de Souza. Bu muhteremleri çok yakından hiç görmedim ama futbol sahalarında çok gördüm. Öyle bile olsa, birileri hakkında karar verirken sağlam delilerin olacak elinde ya da o kişilerle ayaküstü bile olsa konuşmuşluğun olacak. İşte, bu nedenlerle, hem temkinli olacağım ve hem de örf ve adetlerimizin önemini belirtmeye çalışacağım.

Yukarıda söylediğim gibi, sıkıntım bundan kaynaklanıyor. Gördüğüm, duyduğum bir hadise olsa okurlarım beni çok iyi tanırlar ki kalemimden kan damlatırım, gözümü kırpmam. Genelleme yapacak olursak, millet olarak örf ve adetlerimize bağlıyız. Büyüklerimizin yanında hareketlerimizi kontrol altında tutmaya özen gösteririz. Bundan da rahatsızlık duymayız. Büyüklerimize saygı gösterdiğimiz için de kendimize tam puan veririz.

Örneğin, rahmetli babamın yanında (sigarayı falan bırakın) bacak, bacak üstüne atmak değil, rahat oturduğumu bile hatırlamıyorum. Rahmetli sigara içmeme bile izin vermişti ya, nerede o cesaret, dünyalar başıma yıkıldı sandım. Vefatından kısa süre önce de bana çok güzel sözler söyledi. “Senden çok razıyım, evlatların da sana saygılı olacaktır” demişti. Bizde örf ve adet budur. Yarın devam edeceğiz.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here