Değerli okurlarım, bu makaleye başlamadan önce, hatta düşünce halindeyken iki değerli insanımızı, hepimizin gönlünde taht kurmuş iki virtiözü toprağa vermenin üzüntüsü içindeydik. Bunun çözümü yok, sırası gelen gidecek ve bildiğiniz gibi Azrail’in şike yaptığı görülmemiştir. Sanat güneşimiz Zeki Müren’in bile hürmette kusur etmediği Bozkır’ın Tezenesi Neşet Ertaş’ı birkaç mark için Almanya’ya mahkûm etmedik mi?
Hasta yatağında bile onunla hangi dostu, hangi devlet yetkilisi ilgilendi? Son vaktinde, “devlet sanatçısı” unvanını verdi devletimiz. Devletimiz o unvanı verdi ya Neşat Ertaş, kabul etmedi, nazikâne reddetti. Bu ne demektir? Özellikle devletine küskün gitti…
Gelelim Berkant’a; Aşık Veysel ve Ruhi Su’dan saz derleri alan, Suna Kan ve İdil Biret gibi virtiözlerden keman dersleri alan, bir mızıkayla orkestra yönetecek kadar yetenekli olan Berkant, en son gördüğümde turistik bir otelin müdürlüğünü yapıyordu. Berkant gibi bir insan bu hale gelmişti, ayrıca ileri derece de rahatsızdı.
Böyle mi olmalıydı, bir döneme imza atmış sanatçılar böyle mi terk-i dünya etmeliydi? Kaldı ki, tüm zamanların gelmiş geçmiş en şöhretli şarkısı “Samanyolu”nu ölümsüzleştiren, dededen toruna nesiller boyu adeta marş gibi ezberleten Berkant, işte bu ruhun ülkemize armağanıydı. Çaresizlik içinde, duçar olduğu hastalığa çözüm bulamadan ve muhtemelen sanat için de olgun dönemde 74 yaşında aramızdan ayrıldı gitti. Hepsine rahmet olsun…
Doğruyu söylemek gerekirse, devletimiz de, millet olarak hepimiz de “Ahde vefa özürlüyüz…” Neden böyle? Böyle olmak zorunda mıyız? Ahde vefa bir erdemdir. Millet ve devlet olarak bu erdemden yoksunuz, o kadar! Yine doğruyu söylemek gerekirse; futbol, siyasetten de siyasilerden de daha kişilikli çıktı. Hafızamı yokluyorum da, Aniden fiziksel rahatsızlığa duçar olup, yatağa mahkum olan futbolcularımız oldu. İyileşmeleri mucize olarak kabul edilen bu sporcuları, hiç kimse uzaktan seyretmedi, sık-sık ziyaretlerine gelerek moral verdiler.
Daha sonra, anlaşmalı olarak bir futbol turnuvası tertip ederek gelirini de rahatsız sporcunun adına açılan bir hesaba yatırılırdı. Bu para yatalak olan futbolcuyu ayağa kaldırmayacaktı ama en azından muhannete muhtaç olmayacaktı. Hastalanan kişiye bakmak kolay değildir. Anlatmak istediğim, ahde vefa bu olmalıdır. Bunu da erdemli insanlar düşünür. Kötü bir hastalığa yenik düşmüş bir insanı devlet sanatçısı unvanıyla taltif etmek soruna çözüm değildir. Bu böyle biline…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA