Değerli okurlarım, dünkü yazımızın sonunda ‘Bizdeki spor öyle bilindiği gibi değil’ demiştik. İsterseniz şöyle devam edelim…
Spor kan gölü gibi, / Gözü dönmüşlerin çöreklendiği yer,
Rant ve post kavgası, / Hırsa, kin ve düşmanlık!
Bu saydıklarımın hepsi de göbekten birbirine bağlı ve çember içine almış bu güzel ülkemizi ve de tebessüm eden bütün güzellikler giderek yok olmuş, daha önce söylediğim gibi, sel sularında, yaya geçidinde, demiri çimentosu çalınmış, depremin üfürmesiyle yerle bir olmuş, enkaz altında kalanların çığlıkları, ebediyen susmaları acı veriyor geride kalanlara…
Tarihin tozlu raflarında neler kalmadı ki? Fazla değil, 30-35 yıl önce bilet gişelerinin uzun kuyruklarında her türden sporseverin sıra beklediği ve aynı tribünde oturduğu, atılan gollerde sevinçlerini sırayla yaşayan o güzelim insanlar ya yok oldular ya da kabuklarına çekildiler. Bir zamanlar, amatör ruhlu, saygılı, terbiyeli, futbol aşığı amigolar vardı. Örneğin Karıncaezmez Şevki gibi… Muhtemelen ücret ödemeden tribüne çıkardı. Doğrusu da bu değil mi?
Ya şimdi? Milyon dolarla ödenerek yapılan o güzelim statlar paradan başka bir şey düşünmeyen, kendilerini mafya olarak örgütleyen ve rant için kan dökenlerin mekanı oldu adeta. Küfür etmeyenlerin statlara alınmadığı, Slogana iştirak etmeyenlerin tokatlandığı… Eline ne geçerse stada atmayanların kınandığı, Koltukları bir tekmede kırarak karşı tarafa atmayanların delikanlı yerine konmadığı… Futbolcuları tehdit etmeyenlerin dışlandığı…
Öylesine bir seyirci, taraftar profili ve onları ateşleyen rant düşkünü kabayılar var karşımızda. Yasaları hiçe sayan, cezalardan korkmayan, vahşi duyguların esiri olmuş bu insanlara “Dur” diyen de yok!
Hatırlayacaksınız “günümüzde düdükleri hakemler çalıyor” demiştim. Ayrıca çok unutkan bir millet olduğumuzun da altını çizmiştim. O zaman, günümüzdeki gelişmeleri değerlendirelim. Sadece, rakibini acımazsıca tekmeleyen bir futbolcunun yaptığı bu insanlık dışı centilmenlikle bağdaşmayan bu hareketi şimdilik konumuz dışında tutuyorum.
Sahalarımız yeşillendi ama altyapısız, alttan ısıtmalı olmayınca yağan yağmur her şeyi etkiler. İşte böyle bir zeminde, topu ıskalayan bir futbolcunun yağmur birikintisine basmamasıyla sıçrayan su zerreleri yan hakemin yüzüne geldi forması ıslandı. O futbolcu ‘kenara gelip yan hakemden özür diledi…’ Ne olduysa ondan sonra oldu ve maçın orta hakemi, sanki bir caniyi yakalamış gibi kırmızı kartı sallayarak olay yerine koşarak geldi.
Şunu söylemeye çalışıyorum. Bütün hakemlerimizin bir rengi var. Tabiî ki olacak ama o renklerin altında ezilmeyecek. Tarafgir olmayacak. Taç atışlarında olmasa bile, direkt vuruşlarda takım tutmayacak. Sonuç olarak, hakemlerimiz genel olarak taraf oluyorlar. Futbolcuların emeklerini çiğneyip inkâr ediyorlar. Zayıf karakterli insanlar. İyi niyetli olanları tenzih ederim.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA