Ramazan’ın Kazandırdıkları

0
117

Değerli okurlarım, mübarek ramazan bir ay boyunca insanlara neler vermiyor ki? Konuya sadece ibadet olarak bakmıyoruz, bakmayacağız da… Çünkü tamamıyla yanlış olur. Bu ay, sadece ibadet açısından değil, sosyal açıdan da insanlığa birçok kazanç sağlamıştır.

Nefsin eğitilmesinin dışında, bu ayda güzel ahlaka da sahip olduk. Yetimlere, fakirlere, dullara imkânlarımız ölçüsünce yardım ettik ve de bu şansı yakaladık. Diğer taraftan, mübarek ramazan, ailelerin bir arada iftar etmelerine, yemek yemelerine vesile oldu. Daha önceleri sofra saatleri kesin olarak belli değilken, bu ayda her şey vakte uygun programlı olarak yürüdü.

Oruç bizlere irademizin ne kadar sağlam olduğunu gösterdi. Sofranın üzerindeki çeşitli yemekleri Allah’a olana saygımızdan dolayı zamanı gelmeden elimizi bir şeye sürmedik. Özellikle iftar ve sahur yemeklerimizi yerken!

Cenab-ı Allah’a hamdolsun, bunları, bu nimetleri bulamayanlar da var. Şükürler olsun. Allah olmayanlara da versin yetinmedik… Fakirlere, yetimlere, dullara, kimsesizlere yediğimizden yedirdik ve olmayanlara urba aldık. Onları aklımızdan çıkarmadık. Daha başka ne yapabilirdik ki? Ramazan vesilesiyle birbirimizi kutladık, birbirimize dua ve mağfiret diledik. Yani kutsadık, kutsandık.

Bir gerçeği daha dile getirmek istiyorum. Sonuç olarak, bu mübarek ayda, elimizden geldiğince, güzel şeyler yapmaya çalıştık ama aslında bu ay bize sayılamayacak kadar kazançlar sağlamıştır. Bu sütunlarda bir kısmına değindik.  Aslında önemli olan, Ramazan’da sonra da bu güzel huyları devam ettirmektir. İşte o zaman semeresini görürüz.

Bunlarla beraber, şunları da söylemeliyim. Bir poşet nohudu kabul ederek, bir torba kömüre eyvallah diyerek, bir batıla yönlenirsek, kendimizi satarsak, o zaman dünyada yaptığımız bütün güzel şeyler bir anda yerle bir olur, bizim de sırtımız yerden kalkmaz. Çok dikkatli olalım. Ramazan’ın kazandırdıklarını bir anda sıfırlamayalım. Buna hakkımız yoktur.

Mutlu olun, mutlu kalın. SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Oruç Tutamıyorsan Telafisi Var

Değerli okurlarım, spor makalelerimde de sporcuların oruçla ilgili sıkıntılarını dile getiriyor ve yapılması gerekenleri samimi olarak söylüyorum. Borçluysan, er ya da geç borcunu ödeyeceksin. Borç ödemek herkes için olmasa bile bazılarımız için namus kadar değerli bir erdemdir.

Seferi olanların da durumlarında bir değişiklik yoktur yani. İslam dininde aklın yolu birdir. Hangi şartlarda olursa olsun aynı kapıya çıkar. Şunları söylemeye çalışıyorum ki; Bu borçlardan kaçamayız, ceremesini mutlaka ödeyeceğiz.

Öncelikle; İslam ya da Hristiyan, camiye gidenler veya kilisede ibadet edenler, şunu iyi bilmelidirler ki, Allah’a yönelirken kalbimiz tertemiz olacak, daha sonra Allah’a yöneleceksiniz. Başka türlü olmaz.

Şimdilerde, onların hepsi namaz kılıyor ya, onların içlerinden geçen aynen şudur ve aynı zamanda Kasımpaşalı arkadaşım da öyle düşündüğünü söylüyor.

“O ihaleyi ne kadar vererek zula ederim… Vergisini nasıl halledebilirim. Çalışanlara gözdağı vererek maaşlarını nasıl kırpabilirim…” gerisi çok da onların hepsine lanet olsun.

Evet. Biz dedik ki, sporcuda olsun, hasta ya da seferi halinde de bulunsan her tutamadığın gün için bir yoksula ya sofranda ağırlayacaksın ya da yemek ücretini ödeyeceksin. Ancak rahatsızken tutamadığı orucunu, sağlığına kavuştuğunda tutarsa, bunda büyük faydalar vardır. Yine hayır-hasenatta bulunsun elini tutan yok.

Dünlerde de, şimdilerde de duyduğumu söyleyemem ama çocukluğumda sık-sık duyardım. “Nerde o eski ramazanlar…” Çocukluğumuzda bunları duyduğumuza göre daha önceleri Ramazan nasılmış? İnsanların yaklaşımları hangi aşamadaymış? Bu soruların yanıtını bulamıyorum ama bazı örneklerini görüyorum.

Örneğin. Bazı hayır kurumları ve özellikle belediyeler belli (açık) alanda iftar veriyor. Tesadüfen de olsa muhtelif illerde tanık oldum bu ayrışmaya. Kafası takkeliler, türbanlılar ve o kurumun çalışanları…

Peki. Orucu sadece onlar mı tutuyor? Onlardan başka İslam yokmuş bu ülkede? Sonra düşündüm de, hani Onlar-bizler diye ikiye bölündük ya. Bütün mesele bu! Bu konuda insanın kanını donduracak ayetler mevcut ve de Yüce Yaradan “Bana yapacağınız ibadetlerde ve fiiller de temiz kalp isterim” buyuruyor. Konuyla ilgili olarak bir muhterem de şunları yazmış…

Tiynetin na pak ise, medet umma germabeden

Önce tathiri kalp et, sonra tathiri beden

Mübarek Ramazan, seneye yine geleceğim diyor ya, Gören canlar sevinsin. Bu ifadelere adam gibi adamlar inanır da, ihale peşinde koşanlar, tüyü bitmedik hakkın yiyenler aldırmaz bile. Ayrışmayı gördünüz mü? Kimlerin neler düşündükleri ne mal oldukları ortada.

Edeplerini ve geleneklerini yitirmiş insanların törelerine yeniden sahip olmaları ya da sahip çıkmaları mümkün olur mu sizce? Her şey ikiye bölünüyor. Bir apartmanda oturanlar ayrı kutuplarda, üniversiteler de bu bölünmelerde kuyruğa girdi. İnsanlarımızı söylemiştim, tekrarlamaya gerek var mı?

Cenab-ı Allah’ın sabrı geniştir ama eylerse güzel eyler. Tutuğunuz oruçları, yaptığınız hayır hasenatları Cenab-i Allah kabul ve makbul etsin. Allah’ın selamı üzerinize olsun!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Bu Şahsiyetler Neden Kıymetlidir

Sevginin ne kadar ulvi bir duygu olduğunu düşünecek olursak, sevgisizliğin de, o denli, büyük bir dezavantaj olduğu gerçeği ortaya çıkmış olur.

Hazreti İsa: “Elinde Yanan Bir Mum Varsa, Şamdana Koy da Herkes Aydınlansın” demiştir. İnsanları doğru yola sevk etmek için, bundan daha güzel bir söz sizce n’olabilir?

Allah yolundan şaşmayan ve insanları da, bu yollarda tutmaya çalışan yandaki sanat yazımda isimlerini saydığım bu güzel insanlarda, hareketleriyle, insanlara örnek olmuşlardır.

O nedenle, Allah’a yakın olduklarına inanmaktayız. Sevginin açamayacağı bir kapı, sevginin yenemeyeceği bir güç yoktur.

Nasılsan öyle gel. Bin kez suç işlesen de. Bin kez tövbe etsen de, yine gel… Olmaz böyle şey, olamaz böyle sevgi! Bildiğiniz gibi, böyle sevgi varmış, insanlar bu sevgiyle bu günlere gelmişler. Peki, şimdi böyle sevgi var mı?

Günün Ayeti

Allah’ın izni olmadıkça hiç kimse ölmeyecektir. O, vadesi yazılmış şaşmaz bir yazıdır. Bununla birlikte kim dünya nimetini isterse, ondan veririz. Şükredenleri ise mükâfatlandırırız. (Ali İmran, 145)

Günün Hadisi

Öfkesinin gereğini yerine getirebilecek güçte olduğu halde öfkesini tutan kimseyi Allah kıyamet günü, mahlûkatın başları üstüne davet eder; Ta k, herkesten önce dilediği huriyi kendine seçsin. (Tirmizi, Birr. 74)

Günün Sözü

Orucun Temelinde Ahlak Yatar

Öcal’dan İnciler

Mübarek Ramazan Sevgi Ayı’dır!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here