Toprağı Sıksan Şüheda

0
132

Değerli okurlarım, cennet-i mekân şairimiz Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı şiirinde şöyle seslenmişti ya… “TOPRAĞI SIKSAN ŞÜHEDA…” Gerekli gördüğümde bazı makalelerimin belli bölümlerinde şu ifadelere yer veriyordum. İnanın yazarken bile heyecan duyuyor ve tüylerim diken-diken oluyordu nedense.

Kutsal vatanımızın her karış toprağı şehit kanıyla sulanmıştır. “Toprağı her sıkışımızda aziz şehitlerimizin mübarek kanı akar” ifadelerini duygulu olarak yazıyor ve sizlere sunuyordum. Öyle bir zamandayız ki, öyle bir ortam oluştu ki, toprağı sıksanız ne hikmetse şehit kanı akmaz oldu. Neler aktığını anlatacağım ve bütün kalbimle inanıyorum ki bana sonuna kadar hak vereceksiniz.

Efendim, bir arkadaş çıkıyor -ki bir zamanlar onlar bizlere komünist derken, bizlerde o zavallılara faşist diyerek gerekli sloganları atıyorduk- Memleketin iyiliği ve milletimizin selameti için seçimlerin öne alınmasını ve hatta 26 Ağustos’ta yapılmasını beyan ediyor. Nasıl zıpkın gibi vatanseverlik değil mi? Bu bizleri fazla etkilemez.

Seçimlerde yanlış adresten dolayı insanlarımız oy kullanamaz, oy çuvalları durup dururken kaybolur ve bir apartmanda ikamet edenler değişik ve uzak yerlerde oy kullanmaya zorlanır. Bunlarda bizi fazla etkilemez düzelir. Mühürsüz ve alelade zarflar kullanılır ve bu ilave zarflar birilerinin lehine çalışır ve de büyük avantaj sağlar. Bunlar da bizleri fazla etkilemez ve de unutulur geçer gider.

Her gün şehit haberleriyle sarsılırken binlerce ocakta feryadı figanlar arşa yükseliyor. Hangi ailede şehit yok ki, asker milletiz sınır ötesi operasyon da şehit de olacak. Alışacağız, geçer gider. Vatan sağ olsun.

Bürokrasiyi, yazmayı çizmeyi, adaleti, hürriyeti düşünürken birisi çıkıyor, bir takımı motive ediyor ve de “BENDE İZLENMEYE GELEBİLİRİM…” diyor. Adamda amigoluk ağır basmıştır, gaza gelmiştir ve yellenmiştir. Hangimiz amigoluğa hevesli değiliz ki, bunu da unuturuz geçer.

Her konumuzun siyasallaştırılması, herkesin isimleriyle kamplara ayrılması, o taraf, bu taraf yani onların ki, bizlerinki ve her tarafta torpilin iltimasın adam kayırmanın ağır basması ve üstelik torpilli olanların diğerlerine tepeden bakması… Ne zaman torpil ya da adam kayırma yoktu ki, buna da alışırız.

Peki, toprağı sıksan ne akıyor dersiniz? Hemen söylemek istiyorum. GÜVENSİZLİK, ŞÜPHELİ BAKIŞLAR oluk gibi akmaktadır. Bu milleti ayakta tutan ve bu kadar güvensizliğe rağmen ortak tanıdıklar, apartman sakinleri, komşuluk, akrabalık ve ülkemizin örf ve adetlerine sadık kalmak. Bunlar sıkılan topraktan çıkınca, bir yere varamayız. “ONLARIN YATACAK YERİ YOK” diyenlere “HAKLISIN” diyeceğim geliyor. Peki, bu hazmedilir mi? 6. Filonun önüne yatanlar vardı, çiçeklerle karşılayanlar vardı. Eminim onlar kabullenir ve hazmederler.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Gönül Köşemden

Nasıl Özür Dilenir?

Değerli okurlarım, günümüzde “özür dilemek” bir aşağılanma, küçülme olarak kabul ediliyor. Oysa özür dilemek bir iletişim becerisi ve bir erdemdir. Fakat halen çevremizde özür dileme özürlüleri çoğunlukta. Özür dilemek biraz beceri ve biraz da coşku meselesidir. Biraz açalım…

Sevmenin de, başarının da sırrı coşkusudur. Şu aşamada heyecanı aşan coşkudan söz ediyorum. Coşkulu olanlar hem pozitif enerji dağıtırlar ve hem de motivasyonları üst düzeydedir. Bunlar özür dilemeyle yakında ilgilidir. Stresli ve mutsuz insan, özür dilemeyi beceremez, yüzüne bulaştırır. Çünkü coşkusu yoktur da ondan.

Bu nedenle, coşku, gözünüzdeki ışıltı, yürüyüşünüzdeki salınım, elinizin kavrayışı, arzumuzun karşı konulması yükselişi ve yeni düşünceler üretme enerjisidir. Tüm bu gelişmelerin temelinde coşku yani moral-motivasyon vardır.

Coşku olduğunda başarı mutlaka gelir. Coşkulu insanlar isot yiyerek sağlıklı yaşamanın ve hatta daha uzun yaşamanın yollarını arar. Peki, coşkunun yokluğunda neler vardır. Bahaneler, Mazeretler, Tembellikler, Saygısızlık, Mutsuzluk, bu saydıklarım kaçınılmaz olur. Bana inanın.

Karısı olanın, arısı var demektir. Onu devamlı sokar. Eğer coşkulu iseniz, sizin bölgeniz arılar yuva yapamaz, nokta! Yüreğinde sevgi olan yanlışa pek düşmezler ama düşseler bile bunu telafi etmeyi bilirler yani dostunu onore edecek biçimde özür dilerler.

Bir de şu var… Özür kabahatinden büyük olmamalı. Şunu söylemek istiyorum. Dünyanın haltını karıştırıyorsun ve sonra milletin karşısına geçip alay eder gibi, aldatıldık, kandırıldık ayaklarına yatıyorsun, YEMEZLER.

Özür dilemem dünyanın sonu değildir. Medeni bir insan gibi, hatasını kabul etmektir. Her insan hata yapıyor, kimler yapmıyor ki? Özür dileme cesaretini ve efendiliğini gösterirken, karşı tarafı da aptal yerine koymayacaksın. Zaten dünyanın sonunu da özür dilemeyi istismar eden, kendini herkesten akıllı sanan despot ruhlu insanlardır.

Öncelikle, empati yaparsak, davranışınızın sonucunda muhatabınızın yerinde olsaydınız neler düşünürdünüz yada neler hissederdiniz? Bu soruları vicdanınıza sorup sorumluluk alınız.

Örneğin, “Herkesin içinde istemeyerek de olsa kalbinizi kırdım ve bunun farkındayım. Öyle davranmam gerekiyordu. Hatamı düzeltmek, kendimi affettirmek adına senin için ne yapabilirim?” Bu saydıklarım insanlar arasında GÜVEN TAZELEMEKTİR. Özür dilemek cesarettir ama aldatıldım, kandırıldım, uyutuldum gibi hikâyeler uydurursan bu millet senin hakkından gelir. Bunu böyle bilesin!

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Müslüm Baba’yı Kaybettik

Yüce Dağda Kar olsaydı mı söylerdi ki;

Simsiyah duvar olasınız gelir…

Bir Ah Hüseyin’i söylerdi ki;

Kendinizi Kerbela’da sanırsınız…

Bir Senden Vazgeçmem’i söylerdi ki;

Dolunayı parçalayasınız gelir…

Bir Haydar Haydar’ı söylerdi  ki;

Kendinizi Semalarda sanırsınız…

Bir “Tanrı istemese”yi söylerdi ki;

Kuşlar tüylerini döküyor sanırsınız…

Bir “İtirazım var”ı söylerdi ki;

sanırsınız Yaradan üzülecek…

Bir “Olmadı Yar”ı söylerdi ki;

Kendinizi jiletlemeyi düşünürdünüz…

Bir Paramparça”yı söylerdi ki;

Paramparça olacağınızı düşünürdünüz…

Bir Çiğköfte yerdi ki;

sanırsınız kıtlıktan çıkmış..

Bir rakı içerdi ki;

Sanırsınız dört kişinin yerine içiyor…

Allah rahmetini esirgemesin.

Rahat uyu Müslüm…

Günün Sözü

Önce Empati Sonra Özür Dilenir!

Öcal’dan İnciler

Özür Dileyeceksen Adam Gibi…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here