Değerli okurlarım, Fenerbahçe ve Türk futbolunun ordinaryüs lakaplı efsane futbolcusu Lefter Küçükandonyadis’i bildiğim ve toparlayabildiğim kadar sizlere sunmaya çalıştım. Ancak, o dönemlerden kalan ilginç yaklaşımları da yazmam gerektiğine inanıyorum. Bizim top oynadığımız dönemde, o incelikleri gerçekten yaşamış olsaydım şu anda başka şeyler yazıyor olacaktım.
Şunları söylemeye çalışıyorum. Anadolu statlarında duymamız pek mümkün olmadı ama İstanbul’un bazı statlarında doyasıya duymuştum. Oralarda neler duymuştum? Bu taraftarda neden duyamadık, niçin duyamadık? Birçok makalelerimde, futbolun sadece bir ayak oyunu olmadığını, bunun bir nezaketi, zarafeti de olacağının altını çiziyorum.
Örneğin, Beykoz Çayırında (Beykoz stadına, Beykoz Çayırı derlerdi), Vefa Stadı’nda oynanan amatör maçlarda, yaşları 30 civarında amatörce top koşturan futbolcuların, birbirlerine “Bey” diye hitap ettiklerine tanık olmuştum. Yani, pas alırken “Ahmet Bey” ya da “Mehmet Bey” diye seslenerek pas almak istiyor. Bu arada teşekkür ediliyor mu onu bilemiyorum. İstanbul kültürünün ağırlıklı olduğu dönemlerdi, ondan da kaynaklanıyor diyebilirim. Ankara Başkent’ti ama yeni yapılanmaktaydı. Çankaya, Kızılay, Sıhhiye, Ulus ve Dışkapı. Ankara bu kadardı. Burasını neden uzattım bilmiyorum ama İstanbul doğal olarak her taraftan farklıydı ve bu gerçek daima değişmez bir gerçek olarak hafızalarda kalacaktır.
Böyle bir makaleyi yazmayı düşünmem, benim için de iyi olduğunu söylemeliyim. Deşarj oluyorum, şiir yazmış gibi oluyorum. Şehirlerin ve takımların isimlerini vererek yorum yapıyorum. Daha önce, gerek olduğu zaman, İstanbul takımları deyip kestirip atıyordum. Bizim yazmamız gereken konular yerel sporumuzla ilgili olmalı ve o sorunlara çözüm aramalıyız diye düşünenlerdenim. Ancak, Ordinaryüs gibi bir efsane gündeme gelirse, biz de kabuğumuzdan çıkar ve herkesi şaşırtan anılarımızı sizlere sunarız.
Gerçekten o günün insanlarını bulmak oldukça zor. Nezaketin olduğu yerlerde, her şey o kadar sıcak gözüküyor ki. “Nezaket hiçten gelir ama her şeyi satın alır” diyoruz ya. İnsanların dostluğuna ne kadar olumlu bir yaklaşım! Ordinaryüs iyi bir profesyonel olmasaydı, bu makaleyi yazmam da mümkün olmayacaktı.
Sözü buraya getirmişken, bir jübile maçında, o dönemin iki önemli futbolcusunun forma değiştirmelerine tanık olmuştum. Öyle bir coşku yaşanıyordu ki, bütün stat Galatasaraylı ve aynı zamanda Fenerbahçeli idi. Teknoloji sınırlı idi ama o günleri canlı-canlı yaşamak gerçekten bir büyük bir şanstı. Yarın sizlere sunacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
(Okuyucularımızın İsteği Üzerine Yeniden Yayınlanmaktadır)