Sivrisinek deyip geçmeyelim, hafife almayalım, onları “küçümsemekle” meseleyi geçiştiremeyiz. “Sinek küçüktür ama mide bulandırır…”
Bizim hiç de yabancısı olmadığımız, yıllarca ve halen birlikte iç içe yaşadığımız, “ekmeğinizi, suyumuzu, havamızı ve özellikle kanımızı” paylaştığımız kadim dostlarımız olan sivrisinekler… İskenderun’u baştanbaşa mesken edinmiş küçük yaratıklar…
Siz onların ufak tefek olduklarına bakmayın, kendileri küçüktür ama insanlara verdikleri zararlar azımsanamayacak kadar büyüktür. Yeryüzündeki en tehlikeli “uçucu haşarat” türlerinden biridir. “Sivrisinekleri o kadar da gözümüzde büyütmeyelim, alt tarafı küçücük bir böcektir” diyebilirsiniz. Ama onların çok inatçı olduklarını, bir şeye göz diktiklerinde onu elde edinceye kadar mücadelelerini sürdürdüklerini gözden kaçırmayalım.
Bu hayvancıkların gözlerini kan bürümüş, gözleri doymuyor, gözlerini kırpmadan acımasızca saldırgan tutumlarıyla insanları bezdiriyor. Kalıcı çözümler üretilerek sivrisinek sorununun üzerine gidileceğine, “günübirlik, geçici, etkisiz ve yetersiz” yöntemlerle arayış içine girilmektedir.
İskenderun, yıllarca üst üste biriktirilen ihmallerin sonucunda, sivrisineklerin esareti altına girmeye mahkûm edilmiştir. Vatandaş, sivrisineklerle ömür boyu bir arada yaşamaya alıştırılmış, mecbur bırakılmıştır.
İskenderun halkı bu eziyeti çekmek zorunda değildir. Söz konusu olan, insanımızın rahatı, huzuru ve sağlığıdır. Her yıl haşere ilaçlarına harcanan paraların haddi hesabı yoktur. Milletin yüz binlerce lirası havaya gidiyor, sivrisineklerle mücadelede boşuna kürek sallanıyor.
Karasinek ayrı bir dert… Yaz aylarında gündüz karasinek, gece de sivrisinek ablukası! İçi temizlenmeyen, çevreye kötü kokular yayan ve dezenfekte edilmeyen çöp bidonları, kentimizin mikrop yuvasıdır.
Görevimiz toplum adına uyarılarda bulunmaktır. Zaten uyarıların bugüne kadar dikkate alınmadığı bir gerçektir. Uyarılar bir kulaktan yavaş-yavaş giriyor, diğer kulaktan jet hızıyla çıkıyor. Anlatmaya çaba gösteriyoruz ama “anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.”
“Su uyur, sivrisinek uyumaz…” “Su içene yılan bile dokunmazmış” Ama kan içen sivrisineğe dokunmak boynumuzun borcu olmalı. Yaz aylarında bunaltıcı sıcaklarda çocuk, genç yaşlı demeden sivrisineklerce kan revan içinde bırakılan her vatandaşın “kanı” yerde kalmamalı.
Sivrisineklerle 70 yıldır komşuluk yapıyoruz. Ta baştan beri komşuluk ilişkileri iyi gitmiyor. Atalarımız laf olsun diye boşuna dememişler: “Ev alma, komşu al.” Vatandaşın haklı istek ve şikâyetleri dikkate alınmıyorsa, işimiz Allah’a kalmış demektir. Sivrisinekler kanımızı eme-eme, onlarla “kan kardeş” olduk. Bu kan kardeşliği İskenderun halkına yakıştıranlara yazıklar olsun!