Değerli okurlarım, sizlere sunduğum makalelerimin birçoğunda nedense hep aynı ifadeleri kullanıyorum. Ne diyoruz, ‘Futbola yazık etmeyelim’ diyoruz. Neden böyle düşünüyoruz? Neden böyle söylüyoruz? Neden futbol bu kadar yücedir? Bir örnek vererek yolumuza devam edelim…
Bundan 60-70 yıl önceleri Brezilya denilince akla hemen kahve ve kauçuk gelirdi ya da o ülkenin ekonomisini bu iki ürün düzeltiyordu ve bu söylediklerim bilinen bir gerçek. Brezilya’da futbol yok muydu? Nasıl olmaz futbolun gelişmesiyle hemen ön plana çıktılar. Ülkelere binlerce futbolcu transfer ederek bir hegemonya kurdular. Konumuz tabi ki Brezilya değil. Verdiğimiz örneği geliştirmek istiyorum.
Altyapı sağlam, bir fabrika disiplini içinde çalışıyor. Milli takımları başarısız olduğunda hemen yenisini kuruyorlar. Burada, altyapının ne denli önemli olduğunu vurgulamaya çalışıyorum. Ülkemizde altyapılar yok mu? Nasıl olmaz, her takımın kanunlara uyarak kurdukları altyapı var ama göstermelik!
Şehrimizde de Demir-Çelik Fabrikasına sırtını dayamış bir futbol takımı vardı. Kısa dönemde bazı başarılar elde etti. Daha sonra şehirdeki potansiyele sırtını dönerek her sezon 7-8 futbolcu transfer etmeye başladılar. Bu bavul dolusu para demektir.
İskenderun Gazetesi olarak onları çok uyardık, yanlışlarını dostça söyledik. Şehrimizin gençleri bu takımı istediği yere getirebilirdi oysa. O dönemde, birçok genç sporseverin mutsuzluğunu, stresini ve de serzenişlerini unutmam mümkün değil. Aynen şunları söylemişlerdi; “Öcal Hocam, sizin eski bir futbolcu olduğunuzu ve yazılarınızla bu takımı yönlendirdiğinizi biliyoruz, bu tamam. Fakat yerel takımımız sahasında galip gelerek bizleri sevindirmiyor ki…”
Bu gençlere söyleyecek sözüm olamaz. Tamamıyla haklılar. Bu gençler takımlarının galibiyetlerini görmek istemelerinin yanı sıra, sahaya çıkan on bir de kendi arkadaşlarını, altyapıdan yetişmiş gençleri görmek istiyorlar. Tamamen haklılar. Çünkü gençler kendilerine değer verilip güvenilirse, o kadar meyve veren ağaç olur. Bu hammaddelerle ne kadar çok yakınlaşılırsa keşfedilen cevherde o kadar zengin olur.
O yerel takımımızın fanatikleriyle beraber davulları da vardı. Tabiî ki halay çekmek için değildi. Maç boyunca bu davullar tokmaklanmaz. Rakip ataktayken gürültü yapılır. Biz onları böyle eğitmiştik ve başarılı olduklarını da söyleyebilirim. Bilinçli taraftar 12. adamıdır takımının. Fakat fanatiklerin iyi taraftar olmaları konusunda şüphelerim var. Doğruyu söylemek gerekirse, takımlarının başına dert olur ve kulüplerini maddi manevi zarara sokarlar. Bir zamanlar deyip geçiyoruz ama iyi değerlendirilmezse neye yarar
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA