8 Mart Dünya Kadınlar Günü

0
114

Kadın… Kutsal bir varlık, insan varlığının nesilden nesle devam ettirilmesini sağlayan kutsal bir varlık, fedakâr bir kimlik, yaşamın ayrılmaz bir paçasıdır.

Kadın… Anamız, bacımız, eşimiz, kızımız, halamız, teyzemiz, büyük annemiz…

Binlerce yıldır devam eden “erkek egemenliği”, kadına erkeğin bir oyuncağı, eğlencesi ve kölesi gözüyle bakmaktadır. Bu onur kırıcı zihniyet insanlığın ayıbıdır.

Dinde cinsiyet ayrımına yer verilmediği gibi sosyal yaşamda da kadının üzerinden baskıların kaldırılması gerekmektedir. Çünkü kadın, ne bir eşya ne de ikinci sınıf bir vatandaştır. Erkek ile aynı haklara sahiptir.

Kadının ahlaki, ekonomik, sosyal ve hukuksal değerleri bakımından önce kendi varlığını hissetmesine yönelik önündeki yapay engellerin bir-bir kaldırılması gerekir. Kadının kâğıt üzerinde, lafta kalan haklarını hayata geçirmenin ve erkek egemenliğinin gücünü kırmanın tek yolu, kadınlar arasında birlik ve beraberliği pekiştirmesiyle sıkı bir dayanışmayla hedefe ulaşabilirler.

“Erkeğin kadına egemen olma mirası” onur kırıcı bir davranıştır. Kadına bir “ev eşyası” gözüyle bakan karanlık zihniyet, kadını dört duvar arasına hapsetmeyi bir ahlakmış gibi görmektedir. Hâlbuki İslam’da cinsiyet ayrımı yoktur. Tam aksine eşitlik söz konusudur.

Yeni doğan kız çocuklarının diri-diri gömülmesi vahşetini, İslam dininin yasakladığı gerçeği hafızalardan silinmemelidir. İslam dini, kadının örtülü bir kimlik değil, bir insan kimliği olduğunu kanıtlamış, cinsiyet ayrımını reddetmiştir.

Kadının özverilerini saymakla bitiremeyiz. Özverilerini hiçe saymak en büyük nankörlüktür. Kadın her şeyden önce bir annedir, öğretmendir, iş kadınıdır, yargıçtır, pilottur, askerdir, polistir, hemşiredir, doktordur, milletvekilidir, bakandır, başbakandır, hatta cumhurbaşkanıdır… Kısacası hayatın her alanında kadının rolü azımsanamaz, kendini her zaman kabul ettirmiştir.

“Elinin hamuruyla, erkek işine karışma” zihniyeti artık tarihe gömülmelidir. Kadına sadece cinsel obje, çamaşırcı, bulaşıkçı, aşçı ve çocuk bakıcısı gözüyle bakmak, uygarlığın çok gerisinde kalındığının işaretidir.

Kadının fiziksel güçsüzlüğünü fırsat bilen cani ruhlular, kadına şiddet uygulayarak, öldürerek “erkeklik” taslamaya kalkışmaktadırlar.

Sadece 2017 yılında 472 kadın, “erkeklik” taslayan vahşilerce katledilmiştir. Cinayetlerin sonu gelmiyor. Bu, kadının kaderi olmamalıdır. Kadın, şiddet görmek, öldürülmek, erkeğin kahrını ve zulmünü çekmek için yaratılmamıştır. İnsanlık suçu, insanlık ayıbı ve insanlık dramı hepsi bir arada…

Kadın, mutsuz ve huzursuz yaşamayı hak etmiyor. Sadaka verilir gibi, kadının gasp edilmiş hakları, taksit-taksit iade ediliyor. Bir ülkede kadın-erkek eşitliği yerli yerine oturmuşsa, o ülkede gerçek anlamda demokrasi vardır.

Tüm dünya kadınlarının ‘8 MART KADINLAR GÜNÜ’nü kutluyor, “cinsiyet ayrımı” yok edilinceye kadar mücadelelerinin devamını diliyoruz.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here