Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Kadına şiddetin tavan yaptığı bir zamanda, kadınlar gününü kutlamak nasıl bir şey? Şiddet insanların kanına işlemiş. TV, diziler şiddet üzerine, konuşmalar şiddet içerikli. Başımızı çevirdiğimiz her yerde şiddet var. Öyle yalnızca sokak ortasındaki infazlar değil şiddet içeren, o cesetlere reva görülen muamelede şiddetin en büyüklerindendir… Kadınlar günündeki bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, tüm dünya emekçi kadınlarının Günü kadınların problemleri, ya da hakları öyle bir günde bir haftada geçiştirilecek bir şey değildir. Konuşma, panel tabi bir nebze olsun dikkat çekme yönünden önemli olabilir ama önemli olan dikkatin her an çekiliyor olmasıdır.
Ve çalışmak “hak verilmez alınır.” Ve bir şeyi almak istiyorsak çalışmamız gerekiyor. Çalışmak için de ilk başta eğitim şart. Yüzyıllar öncesinde Kuan Tzu’nun sözünü ettiği gibi “anlık, değil, sonsuzluk tohumları ekebilmek önemli olan ve sonsuzluk ancak eğitmekle olur. Bizim şu anda yaptığımız paneller konuşmalar etkinlikler benim görüşüme göre “anlık” çalışmalar sanki günü kurtarma gibi? Oysa sorun güne, haftaya, aylara sığmıyor, gittikçede boyutları büyüyor. Ve biz her zaman aynı şeyleri yazıyoruz. Yazmak zorunda kalıyoruz.
Atatürk daha dünyada kadınların hakları anılmazken bile, Türk kadınına hakkını teslim etti. Ancak bizler bu hakka sahip çıktık mı? Belki önceleri bir nebze! Ama şimdilerde? Biz gereken eğitim, almış olsaydık, haklarımızın değerini bilirdik, onları korumaya alırdık ve daha çoğunu da isterdik. Ama ne yazık ki biz hala önce kendi kendimizi kemirmekle uğraşıyoruz, kendimize verdiğimiz zarar bize verilenden çok fazla bence… Ve buna ek töreler, alışkanlıklar, inançtan önce gelmeye devam ederken, var olan hakların ayrımında olmamak, verilen haklara sahip çıkmamak? İşte daha gerilere gitmemizin nedenlerinin en başında bu geliyor bence.
Kadınlar güçlüdür, anadır, kardeştir, sevgilidir, eştir, arkadaştır. Erkeğin tamamlayıcısıdır. Ne önde, ne de arkada olandır, yan yana el ele durandır. Ancak kadılarımız bunun ayrımında değildir. Eğer kadınlar güçlerinin ayrımında olsalar ve gereken eğitimi alsalar. Ne töre barınırdı ne de cehalet, aile içi şiddette olmazdı. Ve insanlar, ne olurdu zayıfı ezmeselerdi? Haklarını bilmeyenlere haklarını belletselerdi. Ne olurdu insanca yaşamayı bilselerdi? Ne yazık ki…
& & & & &
Kadınlar gününde ve her günde, eğitim diyorum. Ve bütün kadınların erkelerin çoluk çocuk herkesin gününü, haftasını, ayını, yılını kutluyorum. Ve yine “Keşke biz kadınlar gücümüzün ayrımında olsaydık” diyorum. Sevgiyle, saygıyla ve her zaman eşit haklarla kalın sevgili okuyucularım.
Günün Şiiri
porsuk nehrinin geçtiği kadınlar
hepsine yüzer kere rastladım en azdan
umutsuz sevdalara tutulmak onlarda
bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda
verdi mi adama her şeylerini verirler
ben gördüm ne gördümse kadınlarda
porsuk nehrinin geçtiği
kızılırmak parça-parça olasın
bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı
taş toprak arasında türküler arasında
karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan
kocaman gözleriyle oy anam bu kadar dokunaklı
kimler ürkütmüş acaba bu kadar kadını
dicle kıyılarına tiren varınca
büyük bir gökyüzü git allahım git
genel olarak önce kaşları görünür
sonra bütünsüz uykuları kaşla göz arasında
yanaklarında çıban izi taşıyan kadınlar
gülkurusu
bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
siz de görürsünüz bunları kadınlarda
ödevleri yenilmek olan hep
bıçakla kemik arasında
susmakla ağlamak arasında
yenilmek
kadınlar
Cemal SÜREYYA