Değerli Okurlarım, bu güzel günde annelerimiz için söylenecek yazılacak, o kadar güzel şeyler var ki, zaten çoğunu da sanat sayfamda sizlerle paylaştım, bundan sonra da paylaşacağım.
Samimi bir dostum vardı, annesini kaybedeli altı ay olmuştu. Rahmetlinin elinden çok ekmek yemiştim, arada bir çamaşırlarımı da yıkamıştı. 2008’in Nisan Ayı’nda da o dostumu kaybettim ve ellerimle Ankara’da toprağa verdim.
Ölümünden bir ay önce beraberdik, bir yerde birer yudum yudumluyorduk ve söz döndü dolaştı annelere geldi. İyi ki öyle olmuş, onunla konuştuklarımızı hem kendisinin ve hem de annesinin ruhunu şadetmek için sizlerle paylaşmak istiyorum. Şu anda duygu yüklü olduğumu belirtmeliyim.
“Yaşamımın en kritik anlarında hep annemin nasihatlerine odaklanmış olduğumu fark ettiğimde o artık yaşamıyordu. Ama kayınvalidem yaşıyor ve otuz yıllık beraberlikte onun nasihatlerinin de anneminkilerle örtüştüğünü fark ediyorum. Anneminki hangisi, kayınvalideminki hangisi ayırt edemiyorum. Çünkü ana nasihatleri, kadınların ortak deneyimlerinden süzülüp geliyor.
Annemden çok güzel sözler duymuştum. Eşitlik ve adalet duygusunun temelinde; sana yapılmasını istemediğini, başkalarına yapma, uyarılarının payı büyüktür şüphesiz.
Affetmek, daha doğrusu küsmemek de bir anne nasihati değil midir? Her gecenin bir sabahı vardır da annemin güzel sözlerinden birisiydi…” Sevgi, şefkat ve fedakarlık yönünden anneler birbirinin kopyasıdır diyebiliriz. İstisnalar varsa da, o da kaideyi bozmaz. O kadarcık olacak. Annelerimizin camdan ya da balkondan dışarıya bakıp çocuğunu çağırmasıyla, yanından uzaklaşan yavrusunu miyavlayarak çağıran bir anne kediyle hiçbir şekilde fark yoktur.
Aynı endişeli sestir o… Aynı korku, aynı evham, aynı tedirginlik… Hepsi aynı… BUGÜN ANNELER GÜNÜ…
BÜTÜN ANNELER AYNIDIR… Sevgiler aynı, şefkatler okşayışlar aynı, yavruları ellerinden alındığında çığlıkları da aynı. Üzenleri de, sevinçleri de, yürekleri yandığında ağıtları da aynıdır cefakar ve vefakar annelerin. Yavrusunu askere gönderirken: ’”Güle güle yavrııım, bayrağını yere düşürme, başımızı öne eğdirme, sütümü haram ederim…”
Yavrusunun şehit haberini alıp, cenazesi geldiğinde de: “Hoş geldin şehidim… Ben seni bugünler için doğurmuştum… Başımın üstündesin… Şerefle geldin… Ben artık şehit anasıyım…”
Olmaz böyle şey, dünyada yok böyle bir şey. Ama Türk anası bağrına taş basmayı öyle bilir ki… Annelerinizi unutmayın… Hayatta değilse dualarınızı gönderin. Çalışma arkadaşlarımın, dostlarımın ve tüm insanların anneler gününü kutlar, büyük küçük demeden tüm annelerin ellerinden öperim…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
BİZİM ANALARIMIZ…
Değerli Okurlarım, şu anda annesi olanlara sesleniyorum. Daha sonra pişmanlık duymanın, nadim olmanın esbab-ı harbiyyesi olamaz. Annemle büyüseydim muhtemelen bu satırları yazarken gözyaşı dökmezdim.
Hayattayken onları hoş tutalım, hürmette kusur etmeyelim. Ecel karşımıza dikildiğinde kaçacak yer yok. Her taraf çıkmaz sokak, her taraf ölüme çıkıyor. Üstelik Azrail’de şike yapmaz. İnsanların dışında, Allah’ın yarattığı tüm canlıların, dünyaya gelişleri donanımlıdır. Örneğin; kediler köpekler doğum yaptıklarında yavrularının dişleri, tırnakları ve bunların dışında zor da olsa yürüyebiliyorlar.
İnsan yavrusu öyle değildir… Yıllarca ana sevgisine, şefkatine, korumasına muhtaçtır. Anne olmak gerçekten fedakarlık ister. Gecenin bir vakti gözü kapalı süt ısıtıp, gözü kapalı süt getirendir. Yavrusunun yediği her lokmadan sonra, ortalığı birbirine katan, şenlik havasına bürünendir. Çıkan her pirinç tanesi diş için eşe dosta, hısım akrabaya telefon açıp müjde verendir.
Sabaha kadar kırk kez uyanarak, sabahleyin kalktığında robot gibi işine gidendir. Eskiden her gün gittiği kuaförünün yolunu unutandır. Başka bir anneyi nerede görse “Seni çok iyi anlıyorum” bakışı fırlatandır. Kazara kendi için alışverişe gidip, nasıl olduysa bebek kıyafeti dolu poşetlerle geri dönendir. Çantasında sürekli oyuncak, ıslak mendil, balonlar, olmadık yerde acıkır diye kraker taşıyandır.
Anne demek, hayatının sonuna kadar ve sonunun da ötesinde birileri için endişelenmektir. Anne demek, yüreğini parçalara bölüp ve her bir parçasını özenle onlara sunmaktır. Anne demek, yavrusunu dokuz ay karnında taşımak değil, ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşımaktır. Çünkü hiçbir kelime “ANNE” demenin, varlığının gücünü, mutluluğu veremez yavrularına. Ya da bana öyle geliyor… Bunları neden yazdım biliyor musunuz?
Bugüne kadar o kadar çok saygısız evlada rastladım ki, giderek şaşkınlığım daha da artıyor. Dünyaya geldiğimizde zaten onlar vardı, satın almadık bir ücret ödemedik. O kadar fedakarlığa karşın, ne verdik ki ne istiyoruz. Yüksek sesle konuşmak, bağırmak, özellikle el kaldırmak… Sakın ha. Bugün onların günü… Annelerine asi olan evlatlar, bugünü iyi değerlendirsinler. El öpmekle ağız pis olmaz. Onların gönlünü ve dualarını alın…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
BAZI ANNELERİN EVHAMLARI…
Efendim, iş hayatında olsun yada olmasın, bazı annelerimizin müşterek üzüntüleri var. Çocuğuma gerekli zamanı ayıramıyorum, çocuğuma yetersiz kalıyorum şeklinde. Oysa böyle şeylere gerek yok. Bu duygulardan süratle uzaklaşın. Anneliğin zor bir uğraşı olduğu ortada… Sizden bir parça olan yavrunuza yaklaşırken en iyisini yaptığınızdan, yapacağınızdan emin olunuz.
Annelik, Cenab-ı Allah’ın sizlere sunduğu önemli bir unvandır, altın madalyondur. Müsterih olun, kendinize sorun yaratmayın durup dururken. Unutmayın ki; bir çocuğu annesi kadar kimse sevemez, kimse sizler kadar koruyamaz, şefkat gösteremez. Anneler Allah’ın birer melekleridir, müsterih olun…
Bazı anneler vardır ki, sakın ola ki onlar gibi olmayın. Sevecen olun, kıskanç olmayın, dilinize de hakim olun. Anladınız mı?
Günün Sözü
Müşfik Anneler Saygındır!
Öcal’dan İnciler
Tüm Anneler Birer Melektir!