Hem Kayboldum İçimde, Hem Bulundum Aynı Yerde…
Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Yüzümü ellerimin arasına aldım. Parmaklarımla şakaklarımı, düşüncelerimi tutsunlar diye sımsıkı sıkıyorum. Ama düşünceler akıp gidiyor, yolunu bulmuş sel gibi. Engel olamıyorum. Parmaklarım sıkmaya devam ederken konsantre olmaya çalışıyorum içinde bulunduğum ana ama o da olmuyor. Dualarım dilimde donuyor. “Garip” diyorum. Ne uykuluyum ne uykusuz, ne açım ne tok. Ne canım bir şey istiyor ne bir şey istemiyor. Ne yerdeyim ne gökte. Ne rüyadayım, ne gerçekte, okuduğumu anlamıyorum ama sorsalar anlatıyorum. Yazmadığımı sanıyorum ama sayfalar doluyor.
Başım benim değil, ancak ağır, sıcak ve darmadağın içi biliyorum. Ciğerlerimde dolaşırken temiz hava birden yer değiştiriyor rüzgârın yönü, içimde kıyamet var. Ben bilmiyorum. Hem sıcak ve acılıyım hem sağlıklı hem neşeliyim. Hem yokum, hayalim düşmüyor yere, hem yaşıyorum el üzerinde. Hem görünmüyorum herkesin gözü üzerimde, hem görünüyorum alacakaranlıkta…
Parmaklarım baskısını artırıyor şakaklarıma. Bu hareketin düşünceleri tuttuğunu sanan var mı? Hem sanıyorum hem sanmıyorum.
Bir garibim bu sabah ama garip miyim aslında bilmiyorum. Ne garip, ne değil, kim biliyor ki? Sıcak başım, benim değil, uykusuz gözlerin başımın derdi. Akıp giden düşünceler beynimin ürünü. Başımdan uzağım, hem başım var hem başım yok çünkü. Hem kızgınım, kırgınım hem değil.
Yüreğimin sıkıntısı bedenin derdi, hırıldayan nefesim ciğerlerin. Parmaklarımın sıkıntısı, ellerim.. Ve yorgun bedenin derdi, derdim değil. Çünkü bu beden benim değil. Ve aslında hem varım hem yok. Ve hem varım hem yokum çoktan beri…
Hem yoklukta olmak, hem varlıkta. Hem görünen hem gizli hem duygulu hem duygusuz, hem insan, hem hayal olmak bu mudur acaba?
Parmaklarım sıkmaya devam ediyor şakaklarımı. Düşüncelerimi hem tutuyor hem tutmuyor… Kalkıyorum güne karışmam gerek. Kalkan kendim değil… Acaba kendinin kendisi olan var mı bu alemde yoksa herkes kendi kendinden uzak mı yaşıyor böyle.
Ve aslında kendim neydim? Kendimi özlüyorum çokkk hiçbir şeyi özlemediğim kadar ama kendimin kendisi kimdi neydi ya!!! Bu sabah garibim gariplik neydi bilmiyorum artık ama ne uykuluyum ne uyanık ne yazdım ne yazmadım. Biliyorum… İki alem arasında bir salıncaktayım, bir arşa yükseliyorum bir yerin dibine yönüm. Ne bilmiyorum. Ama hep o orta yerde salıncaktayım. Bir o yana bir bu yana…
& & & & &
İnsan kendine yapar ne yaparsa. Ve en çok yazıklandığım insanın o insan ki en büyük kötülüğü yine kendine yapan insan. Hani son günlerde moda ya… “Kendine iyi bak” deriz ayrılırken. Bu aslında öylesine söylenmiş bir söz gibi düşse de dilimizden aslında çok ciddi ve düşündürücü bir sözdür. Düşünebilenler için. Kendine iyi bakmak, doğru beslenmek, doğru yaşmak ve görüşü kurtarmak değildir yalnızca. İyilik, güzellik ve elindekini paylaşmaktır aslında. İnsanın kendine iyi bakması… Tatlı bir söz içten bir gülümsemedir, kendine iyi bakması insanın. Maneviyatını ve bedenini iyi doğru kullanmaktır… Gönül kırmamaktır insanın kendine iyi bakması ve bencil olmamaktır asla.
Ve bencillik. Devasız bir derttir. Bugün hem garibim hem değilim dedim ya. Hem kendimi arıyorum hem kendimleyim! Ve sevgili okuyucularımı şimdi sağlık ve sevgiyle kalalım deme zamanı bu gerçek ama ne var, ne yok, değil, hep birlikte her zaman. Yase
Günün Şiiri
Hayal Bana Yakın Yar Bana Uzak
Hayal bana yakın yar bana uzak
Sevdası başıma dolanır gitmez
Aşkına düşeli yar bana uzak
Yüz bin öğüt versen biri kar etmez
Senin aşkın beni kıldı urusvay
Düşmüşüm peşinde koşarım hay hay
Kabul et kapında beni de kul say
Dost yoluna ölür aşık ar etmez
Ey beni bu derde giriftar eden
Eski muhabbeti kaldırdın neden
Gönül ister kavuşmayı ölmeden
Gül olmasa bülbül ah u zar etmez
Beni yakan yansın aşkın narına
Gönül düştü bir zalimin toruna
Bakmaz mısın bu VEYSEL’in zarına
Ah çeker ağlarım yar elim yetmez.
Aşık Veysel Şatıroğlu
Gel Birlik Kavline Girelim Kardeş
İtimat edersen benim sözüme
Gel birlik kavline girelim kardaş
Birlik çok tatlıdır, benzer üzüme
İçip şerbetini duralım kardaş.
Son verelim iftiraya bühtana
Kardeşane sevişelim can cana
Elbirlikle çalışalım vatana
Çok okul, fabrika kuralım kardaş.
Yürüyelim Atatürk’ün izine
Boş verelim bozguncular sözüne
Göz atalım şu dünyanın hızına
Yürüyüp hedefe varalım kardaş.
Veysel’in sözleri kanun dışı mı?
Mantığa uymazsa kesin başımı
Bana düşman etmiş vatandaşımı
Sebebi ne ise soralım kardaş.
Aşık Veysel Şatıroğlu
Uzun İnce Bir Yoldayım
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Kırkdokuz yıl bu yollarda
Ovalarda dağlarda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece
Şaşar Veysel iş bu hale
Kah ağlaya kah güle
Yetişmek için MENZİLE
Gidiyorum gündüz gece
Aşık Veysel Şatıroğlu
Bir Deniz Kıyısı
Deniz kıyısında ruhlarımız,
Yeminler edilirdi kadere inat
Ve biz yalnızlığı paylaşan iki çocuk..
Hiç olmamış,
Ölmemiş,
Kimsesiz bir rıhtımda,
Bekleyen gemi gibi,
Hiç olmadık
Ölemeyiz biz
Ne sen
Ne ben
Ne deniz
Sen benim tellerime
hangi notayı isteyerek vuruyorsan,
ben o makamdan inliyorum SEVGİLİ…
Mevlana
Günün Fıkrası
Gözümün Önüne Getiririm
Arkadaşı Karadenizliye sormuş: “-Yalnızken kendi kendine konuşma huyun var mıdır?” “-Ben kendi kendime konuşmam” demiş Karadenizli. “Adamı gözümün önüne getiririm, öyle konuşurum”
& & & & &
Temel 1 sene çalışmış bir alet yapmış. Alet bir karış sopa ucunda da bir jilet ve bir peynir. Bunu Ankara’ya götürmüş tescilletmek için. “Bu ne?” diye sormuşlar, Temel anlatmış; “Fare kapanı. Fare sopanın üstünden gelecek peyniri yerken boynu kesilecek” demiş. Herkes demiş ki, “Kesmenin olabilmesi için hareket lazım.” Temel gitmiş, 1 sene sonra gelmiş, aynı alet ucunda peynir yok. “Bu nasıl çalışır” demişler. “Fare gelecek peyniri göremeyecek nerden benim peynirim deyip kafasını sallarken boynu kesilecek” demiş.
& & & & &
Temel, Dursun, Cemal suyun altında en çok kalma yarışması yapıyorlarmış. Dursun 15 dakika, Cemal 10 dakika durmuş çıkmışlar. 10 saat olmuş 20 saat olmuş Temel’in cesedi karaya vurmuş. Daha sonra Fadime’ye baş sağlığı dilemişler. “Üzülme” diye teselli etmek istemişler. Fadime: “Önemli değil yarışı kazandı ya önemli olan o” demiş.
Günün Sözü
Doğruluğun en güzel meyvesi sükûndur.
Epikuros
Doğruluk sonsuzluğun güneşidir, nasıl olsa doğar.
Wendel Philips
Doğruysan kimse hatırlamaz, yanlışsan kimse unutmaz.
Murphy