Avukat Surucu ‘Arabuluculuk’u Anlattı

0
485

Ayna Kültür ve Sanat Derneği’nin sohbet toplantılarının bu haftaki konuğu Avukat İsmail Surucu oldu. Surucu, ‘Arabuluculuk ve arabulucuya başvuru gerekleri’ konusunda dinleyicileri açıklayıcı bilgiler aktardı.

Arabuluculuk hizmetinin diğer ülkelerde yıllardır verildiğini ancak ülkemizde yeni bir kavram olduğunu kaydeden Avukat Surucu; “Arabuluculuk aslında Türkiye’ye uygun bir kavram değil. Türkiye’de çok bilinen, uygulanan bir kavram değil. Mahkemenin alternatifi olarak getirilmeye çalışılıyor, amaç mahkemelerin iş yükünü azaltmak. Felsefesi, amacına baktığımız zaman der ki, insanlar arasındaki uyuşmazlıkların, menfaat temelli çözülmesi, yani bireylerin kendi çözümlerini kendilerinin üretmesi ve kendi menfaatleri doğrultusunda bir çözüm üretmeleri. Aslında bu dünyada yıllardır uygulanan, var olan bir şey. Japonya’da, Avrupa’da insanlar genellikle mahkemeye gitmeyi tercih etmezler. Öncelikle kendi sorunlarını, kendi aralarında çözmeye çalışırlar. Bu anlamda şu an Türkiye’de uygulanmaya çalışılan arabuluculuk kurumuna benzer kurumlar var. Kimi yerlerde kurumlar var, kimi yerlerde şahıslar var. Eskiden insanların ortak seçtiği hakemler arabuluculuk yapıyormuş, aslında kadıya giderlerdi eskiden. ‘Bizim aramızda şöyle bir ihtilaf var, mahkemeye gitmeden bizim işimizi çöz’ derlerdi” dedi.

Arabuluculuğun bir mahkeme olmadığını yani arabulucunun karar verme yetkisinin olmadığını kaydeden Surucu; “Tarafların arasında bir ihtilaf olduğu zaman arabuluculuk eğitimi alan bir hukukçuya başvurabilirler. Bu sorunun çözümü için arabulucu onları bir araya getirir, arabulucu karar verme yetkisi olmaksızın sadece onları müzakere ettirir. Onları bir araya getirerek, onların sorunlarını birbirleriyle tartışmalarını, kendi menfaatlerini rahatlıkla ortaya koyabilmelerini ve kendi menfaatlerine uygun çözümü kendilerinin bulmalarını sağlamaya çalıştırır. Yani mahkeme ile hiçbir alakası yok. Mahkemeye hiçbir şekilde benzemiyor. Bunu hukuku bir dille anlatmak, çok anlaşılır olmayabilir daha çok somut örneklerle anlatmak istiyorum. Örneğin bir işçi ile bir işveren arasında bir ihtilaf olduğu zaman arabulucuya gitmesi önerilir. İşçi ve işveren bir arada çalışamıyor ama işçi iş istiyor. İşveren ‘ben sana referans olurum, şu şirkette seni işe yerleştirebilirim’ şeklinde bir öneride bulunabilir ve işçi de bunu kabul edebilir. Örneğin mahkeme böyle bir karar veremez. Mahkeme ya işçi işine devam edecek ya da etmeyecek şeklinde karar verebilir ki bu iki tarafı da memnun etmeyebilir.

Arabuluculukta taraflar mahkemeye gitmekten çekiniyor, masraftan, zaman kaybından çekiniyor. Mahkemenin vereceği kararın sonuçlarından çekinebiliyor. Mahkeme belli bir usule tabi, belli bir şekil şartına tabi, o şekil şartları olduğu zaman karar verir, herkes için genel bir karar verir, şahsın özelliği için menfaati için karar vermez” şeklinde konuştu.

Arabulucuya nasıl başvurulduğunu, şartların ne olduğunu da anlatan Surucu; “Arabuluculuk öyle bir şey ki, taraflar bir araya geliyor, serbestçe bir arabulucu seçiyorlar ve aralarındaki uyuşmazlığı çözmek için bu arabulucunun kendilerini bir araya getirmesini, kendilerini müzakere ettirmelerini istiyorlar. Bir taraf arabulucuya başvurduktan sonra arabulucu diğer tarafa bir bildirimde bulunuyor, diğer tarafta kabul ederse taraflar bir araya geliyor ve arabuluculuk süreci başlıyor. Arabulucu bir hakem, bir hakim gibi tarafları yönlendirmiyor. Arabulucu, sen haklısın sen haksızsın sen şu kadar öde, sen şunu yap diyemez. Arabulucunun böyle bir görevi yok, karar verme yetkisi yok. Mahkeme değiliz. İki taraf kendi menfaatlerini, isteklerini ortaya koyuyor, kendi aralarında konuşup ortak bir nokta bulabiliyor arabulucunun yardımıyla.

Arabulucunun görevi insanların gerçek ihtiyaçlarını ortaya çıkarmak… Arabulucu bir hukukçu olduğu için bu konuda eğitim almış deneyimli bir meslek erbabı olduğu için taraflarla görüşürken uyuşmazlığın temelindeki asıl sorunları tespit etmeye çalışıyor. Sorular soruyor, kişilerin temel sorunlarını, ihtiyaçlarını bulmaya çalışıyor. Taraflar kendi iradeleriyle arabulucuya başvurabiliyor ve istedikleri an çekilebiliyorlar.

Eğer taraflar anlaşmaya varmazsa, arabuluculuk süreci imzalanan belgeler, tutanaklar hiçbir şekilde delil olarak kullanılamıyor. Taraflar hiçbir zaman aralarındaki ihtilafın bilinmesini istemez, gizli kalmasını ister. Bu süreç tamamen gizli kalıyor. Çünkü burada gizlilik esas… O nedenle gizli olarak yürütülüyor bu süreç ve gizliliğin ihlali de kanunda bir yaptırıma bağlanmış. Arabulucu da taraflarda gizliliği ihlal edemez. Ancak çözüm getirildikten sonra, taraflar ve arabulucu tarafından imzalandıktan sonra bu bir anlaşma tutanağı oluyor. Bu icra edilebilir bir karar haline geliyor.

Arabuluculuk hizmetinin belli bir ücret tarifesi var. Taraflar eşit olarak ödüyor. Taraflar farklı şekilde anlaşabilir ve sadece bir tarafın ücretten sorumlu olduğu bir sözleşme imzalayabilir.

Mahkeme çok uzun süren bir yargılama süreci ve masraflı bir süreç. Öte yandan arabuluculuk da ise birkaç oturumdan sonra anlaşma sağlanabiliyor. Tanık, şahit olmadan taraflar kendi çözümlerini üretiyor.

Arabulucuya her konuda başvurulamıyor zaten kanunda hukuki uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurulabilir diyor. Ceza hukukunda, idari hukukunda bu olmaz. Türkiye’de zaten bunun alt yapısı yok. Alacak verecek davaları, ticari uyuşmazlıklar, tüketici uyuşmazlıkları, medeni kanunundaki bazı uyuşmazlıklar da arabulucuya gidilebilir” şeklinde açıklamalarda bulundu. (Haber: Helga TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here