Leyla Hoca’nın Anısına
Değerli okurlarım, her yıl öğretmenler haftasında hayatta olan ama emekli olmuş bir eğitimcimizin portresiyle birlikte, onların duygularını ve hayata bakış açılarını dile getiren bu sayfayı hazırlarken, özellikle o öğretmenlerimizin şahsında tüm öğretmenlerimize ne denli değer verdiğimi belirtir, buna özen gösterirdim.
Bu kez öyle olmadı… Eşim, “Leyla vefat etmiş” dediğinde tanıdığımız birkaç Leyla daha vardı, onlardan biri sandım. Eşim, “Kardeşin Leyla” dedi. Kaldı ki, asrımızın affetmeyen kötü bir hastalığına duçar olmuştu. Ölümü O’na yakıştıramadığımdan, aklıma bile gelmemişti.
Yıllarca o kötü hastalıkla, namert kanserle boğuştu, mücadele etti. Kanının son damlasına kadar kanserle amansız bir savaşa girişti. Vücutta kan kalmayınca, direnme gücü sıfırlanınca Azrail’e yenik düştü. O resmi görüyorsunuz değil mi?
Hayat dolu, cömert, iyi huylu, güler yüzlü ve aynı zamanda öğrencilerini seven başarılı bir öğretmendi. Ailesine de son derece saygılıydı.
O kötü hastalık daha kendini göstermemişti ve ülkemizin muhtelif illerinden devre arkadaşları Kardelen Sitesine gelmişlerdi. O kadar insana yaptığı ikram, gösterdiği hürmet takdire şayandı doğrusu. Bir gün değil, günlerce misafirlerini ağırlamıştı. Öylesine cömert ve gözü tok bir kızımızdı.
Komşu olarak biz ne yaptık?…
Rahatsızlığı kafa tutmaya başlamıştı ve rahatsız olmasın, etkilenmesin diye yazlıkta teyp çalmadık, sigarayı bile başka yerlerde içtik. Eğer hakkımız varsa helal-i hoş olsun. Sağlıklı olarak yaşasaydı yine aynı şekilde devam ederdik. Kendisi yıllarca o hastalıkla boğuşurken, ailesi de acı içindeydi. Hiç birisi şikâyetçi olmadı. Onlar da iyi insanlar olduklarını gösterdiler. Ben de annemi küçük yaşta yitirdim. Beş kardeştik hepimizde çocuktuk, bakacak kimsemiz yoktu. Çok zor günler geçirdik, emsallerimize imrendik diyebilirim. Ancak Leyla kızımızın çocuklarının vefakâr ve cefakâr bir halası var. Bunun büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Yanılmadığımdan eminim.
Leyla kızımız, genç yaşta aramızdan ayrıldın ve cehennem azabını dünyada çektin. Orada iyi yerde olabileceğini düşünüyorum. Yüce Allah rahmetini senden esirgemesin. Hayattayken sana nasıl dua ettiysek yine aynı şekilde devam ediyoruz. Elimizden başka bir şey gelmiyor.
Çocuklarını düşünme emin ellerdeler. Makberinde rahat uyu, mekânın cennet olsun, nur içinde yat. Allah’ın selamı üzerine olsun…
Değerli okurlarım, sizlerde mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Ölüm İnsanları Olgunlaştırır…
Değerli okurlarım, bütün canlılar mutlaka ölümü tadacaklardır. Bu bizleri yaratan Yüce Allah’ın emridir. Ölüm son duraktır ama herkes bu son durağı nedense görmezden gelir. Yaşam, dünya nimetleri tatlı gelirde ondan! Oysa bizlere verilen emanetin miadı dolduğunda, ağlamanın sızlamanın, paranın, pulun, şanın, şöhretin zerre kadar etkisi olmaz. Emanetçi kesin emir almıştır, saniye sektirmez ve emaneti alır gider.
Birkaç gün önce de, ailece hepimizin sevdiği ve saydığı, cömert, karakter sahibi kızımızı, Leyla Hoca Hanımı sonsuza uğurladık. Hastalığa çok direndi, ecelle savaştı adeta. Demek ki oraya kadarmış, ne gözyaşlarımız ne de dualarımız can alıcıyı, Azrail’i yumuşatmadı ve kızımız Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Bakın, bu konuda Kardelen’de yaşayan bir şair şöyle söylemiş…
Bugünü düşünürüm, dün gitti yarın var mı?
Gençliğine de güvenme, ölen hep ihtiyar mı?
Bildiğiniz gibi, hastalığın en acımasızı,
Aldı götürdü bizim, asil Leyla kızımızı…
Evet, Hakk’ın rahmetine kavuşan Leyla kızımıza “işin gücün rast gelsin, Allah seni yormasın, mekanın cennet olsun, dualarımızın seninle beraber, makberin nur olsun” diyoruz.
Efendim, ölüm insanları olgunlaştırır diyoruz ya. Rahmete kavuşan kişi, düşmanlarının bile bedduasını almaz, kin ve garez ortadan kalkar. Aslında rahmete kavuşan kişi çevresine, insanlara şu mesajı vermektedir. “Yanlışlar yapmaktan kaçının, dürüst olun ve unutmayın ki, günün birinde sizlerde benim halimle halleşeceksiniz.” Bu önemli mesaj ümit ediyorum yerine ulaşır ve ölümü düşünmeyenler de kendine çeki düzen verirler.
Aynı şair belki faydası olur diye şunları da kaleme almış…
Önce hoş, sonra nahoş, sonradan acı gelir,
Kutu içinde bir meyve, tadı da tuhaf gelir,
Para pul, çoluk çocuk, alışmışken dünyaya,
Tam rahat edecekken, karşına Azrail gelir…
Yaşlanmayı görüyorum, gözlerim kör değil,
Dünyanın derdi sığar, yüreğim ufak değil,
İsterim ki ahrette bir karış yerim olsun
Hem mutsuzum dünyada, başım da sakin değil.
Efendim, doğruyu söylemek gerekirse, ölüm dehşet verici bir hadisedir. Çoluk çocuk, sevenler seni toprağa verdikten sonra gidiyorlar. Sadece yaptığın ameller seninle kalıyor. İnşallah iyi yapmışızdır da berat ederiz. Kalplerimiz empati yoluyla yumuşar, ancak, kendimizi ölen kızımızın yerine koymakla, bir anda çok şeyler kazanabiliriz.
Ölüm dönüşü olmayan son yolculuktur. Bu uzun yolculuğa çıkarken arkamızdan “Allah razı olsun, işin gücün rast gelsin, mekânın cennet olsun” ifadelerini söyleyen dostlarımızın da eksikliğini vermesin.
Dünyanın yalancı olduğunu sevdiğimiz ve saydığımız bir dostumuzu toprağa verdiğimizde daha da iyi anlıyoruz. Bu nedenle yalansız, riyasız, dedikodusuz, haramsız bir yaşam sürmeye özen gösterelim. Hepimize ve asil kızımız Leyla Hoca Hanıma da Yüce Allah rahmet yağdırsın. Allah’ın selamı üzerinize olsun!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
ünün Nabzı
Leyla Kızımız
Önce öğretmen, eğitimci oldun, ülkemize gençler yetiştirdin. Daha sonra analık şerefine nail oldun. Konu komşunun sevgisini saygısını kazandın. Buna biz tanığız. Daha sonra, kötü ve sinsi bir hastalığa duçar oldun ve onunla ölümüne savaştın, ailenle birlikte. Cehennem azabını dünyada çektin, şikâyet etmeden. Senden iyi kul mu olur? Mekânın cennet olur inşallah!
Günün Sözü
Öğretmenler Ölmez Anılarda Kalır!
Öcal’dan İnciler
Yalancı Dünyada Bir Kardeşim Eksildi