Değerli Okurlarım, savaşların ve olumsuzlukların girdabından geçen, efsane siyasetçi, dürüstlük abidesi, şövalye ruhlu lider Allah’a yürüdü. Bütün faniler öyle değil midir? 5 Kasım, Merhum Ecevit’in emaneti teslim ettiği gündür. Bizleri yaratan Yüce Allah’ın huzuruna yüz akıyla çıkan ender fanilerden birisi olduğuna yürekten inanıyorum.
Şu aşamada, rahmetlinin eksisini artısını, sevabını, günahını yazmaya kalkmak bana göre çok anlamsız. Bilenler bilsin, unutmasın yeter.
Ecevit, halk tipli bir insandı. Yürekli, karizmatik, kararan bazı değerlerin aydınlık yüzü, tam bir beyefendi, geçmişini unutmayan, halkının geleceğine yön verebilmek için sonuna kadar riski üstlenen, dünya liderlerinin bile şapka çıkardığı gözü kara bir insandı.
Sağ görüşü ağırlıklı ülkemizde, bütün baskılara, acımasızlığa rağmen, sol düşünce ve sosyal demokrasi adına büyük savaşlar vermiştir. Sosyal devlet adının, bu kavramın ne demek olduğunu bilmeyen fakat bir poşet nohuda, bir torba şehit kanıyla karışık kömüre itibar edilen ülkemizde, bunu anlatmak, başarı kazanmak için nasıl mücadele ettiğini Türk ulusu unutmayacaktır.
Cenaze arabasının arkasında “Halkçı Ecevit” diye slogan atarken, inanın ta 40 yıl önceki kadar dürüsttüm diğer insanlar gibi. Yaşadığımız o kara günlerde bu sloganlara, karşı sloganlarla cevap veriyorlardı faşistler. O’nu son yolculuğuna uğurlarken (şu anda bile aynı duyguları yaşıyorum) attığımız sloganlara aksine cevap verilmediği gibi aynı şeyler terennüm ediliyordu ve o sesler arşa yükseliyordu.
Yoldaşlarımla bile bir günde bu kadar yol yürümedim ve bu denli slogan atmadım. (İstanbul Beyazıt Meydanları ve Ankara Tandoğan Meydanlarını saymazsak) 68 kuşağın çoğu oradaydı ve ağzımıza bakıyorlardı ve attığımız sloganları atarken yer gök inliyordu. Çünkü bir inanmışlık vardı da ondan.
Politikacılar bir dönem insanlarıdır, yanı unutulurlar. Şimdikiler bile seçimden sonra silinip gideceklerdir. Onların hesap verecekleri günler de fazla uzak değil.
Rahmetli her dönemin resmi ve politikacısı idi. Bildiğiniz gibi, bir gecede değiştim diyenlerden değildi. Halkı için politika yapıyordu. Onların ekmeğini çalanlardan değil, onlarla ekmeğini paylaşandı. O’nun politikası; “Ne ezilen, ne ezen, hakça bir düzen” idi… Kabrin nur dolsun, mekânın cennet olsun, Allah’ın selamı üzerine olsun…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Karaoğlan’a Selam Olsun!
Değerli Okurlarım, keşke O’nun karakterinde olan, ideallerini yansıtan bir alternatifi bulunsaydı demeye çalışıyorum. Belki yıllar önce yaşadığımız o acı aza iner ve belki de şimdiden daha mutlu olurduk. Bunun böyle olmasını düşünmek, istemek bana anlamsız geliyor.
Çünkü Ecevit öldüğünde, son altmış yıla tanık olmuş kuşakların önemli parçaları da onunla beraber gitmiş, kopmuştur.
Ecevit öldüğünde, dost, düşman, hısım, akraba, sevmiş, sevmemiş, oy vermiş, vermemiş, düşünmüş, düşünmemiş, ya da her neyse. Hayatımızın, siyasetimizin doksan dört yıllık Cumhuriyet tarihinin dörtte üçünün gövdelerinden biri kopmuştur.
Karşılaştırma yapmak için değil de, birazcık gözümüzde canlandıralım diye anlatmaya çalışacağım. Anlatması da, anlaması da çok kolay…
Ulu Önder Atatürk, Cumhuriyetin sadece 15 yılında devlet adamlığı ve politika yapabildi. “Ülkemi muasır medeniyet seviyesine çıkaracağım” diyordu. Bildiğiniz gibi genç sayılacak yaşta Allah’a yürüdü, mekânı cennettir eminim… Ecevit, iyi ya da kötü, beğenilsin ya da beğenilmesin, muhalefette bazen de iktidarda, neredeyse altmış yıl…
Ecevit öldüğünde, gazetecilik dünyasının, sendikacılığın, öyle ya da böyle “SOL” bir umuda kapılıp da partisinden sosyal demokrat yaklaşım bekleyenlerin, 12 Mart sonrası meydanları dolduranların, Kıbrıs’la heyecanlananların, siyasette şahsi maddi menfaate düşkün olmayanı belki de mumla arayanların, muhtemelen bunların hiç birisi olmayanların dahi gözleri dolmuştur. Halk kahramanı olabilmek kolay değildir. Fedakârlık ister ve hem de çok.
Onu ebediyete uğurlarken birçok insanlar yaşlandığını, yorulduğunu, yavaş-yavaş ölmeye başladığını hisseder. Metal yorgunluğu bile olsa, “Bizim davamız belli, istifa etmelisin…” demedi.
Hissedebilirsek eğer, devirlerin kapandığını, değiştiğini düşünebilir, küllerimizden gençlerle, yeni umutlarla doğabileceğimizi de hissederiz. Bunlar doğru olabilir de, bu millet nohuda ve kömüre alıştırıldı ve bu iş için valiler görevlendirildi. Bunun altından yine millet kalkacaktır.
Merhum Ecevit, halk adamıydı, ismi dağlara taşlara yazılmış. Fakat bu önemli yaklaşım onu hiç şımartmadı, halkına tepeden baktırmadı. Zaten isteseydi de yapamazdı ki. Çok mütevazı, nazik, kibar, zarif bir insandı.
Halk O’nu tek başına iktidar yapmadı. Türk halkının biraz katı mutlakıyetçiliği, biraz da beyinsel performansı nedeniyle öyle oldu diyorum.
Ancak, O’nun iyi bir edebiyatçı ve de şair olduğunu söylemeden geçemeyiz. Zaten şair ve şair ruhlu olanların hepsi de böyledir. Merhumun güç kaynağı, âşık olduğu eşi Rahşan Hanım’ın birçok konuya da etkisi çok büyüktür. Bir insan eşine güvenmezse bir arpa boyu yol alamaz. Bu nedenle Karaoğlan fersah-fersah yol aldı. O’ndan söz edenler, durup dururken eleştirenler, önce pis ağızlarını yıkamalıdırlar.
Ülkemiz öyle bir lidere sahip olabilir mi? Pek emin değilim. Eğer öyle biri gelirse, Allah’ın lütfüne mazhar olmuş oluruz.
Sayın Ecevit, benim idolümdün, sana çok şeyler borçluyum… Mezarın nurla dolsun, mekânın cennet olsun, Allah’ın selamı üzerine olsun. Sabi çocuklar gibi, rahat uyu. Sen bunu hak ediyorsun.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Bir Anı
Yıllarca önce, genç bir gazeteci iken, çalıştığım gazetenin basıldığı matbaada Sayın Ecevit’le karşılaştım. O zaman çalışma bakanıydı. “-Hoş geldiniz Sayın Bakan…” “-Hoş Bulduk.” “-Sayın Çulcuoğlu, makalelerinizi okuyorum. Oldukça sivri bir kaleminiz var ama devam edin.” “-Sağ olun Sayın Bakan.”
Bizim gazete elindeydi ve “Bizim takım galip gelmiş” dedi. Şöyle yandan bakınca, Galatasaray’ın Ankaragücü’nü 2-0 yendiğini gösterdi. O zaman Rahmetli Ecevit’in Galatasaraylı olduğunu anladım. Ve de, bana ismimle hitap etse bile onur duyardım. Düşünün ki, genç yaşıma rağmen “Sayın” diye hitap ediyor.
Ecevit öylesine kibar ve zarif bir insandı. Karizmasının, gazeteciliğinin, politikacılığının yanı sıra, muhteşem bir şairdi. Herkes gibi O’nu çok özleyeceğim. Ruhu şad olsun.
Günün Sözü
Dürüst Olabilmek Kolay Değildir
Öcal’dan İnciler
Demek ki Ecevit Zoru Başardı!