Her yıl “Orman Haftası” etkinlikleri düzenlenir. Allı pullu, süslü-püslü göstermelik demeçlerle “Orman ve Çevre”nin anlam ve önemi dile getirilir. “Ağaç sevgisi”ni topluma aşılamak üzere düzenlenen törenlerde dikilen birkaç fidanın önünde pozlar verilir. Bunlar “Dostlar alışverişte görsün” diye senede bir gün yapılan etkinliklerdir.
Çevre düzenlemesinin yararlarıyla ilgili, ağzı olan konuşuyor. İş uygulama safhasına gelince, herkes kendi köşesine çekiliyor, söylemler uygulanmadan kâğıt üzerinde kalıyor. İskenderun’umuzun ağaçlandırma bakımından durumu hiçte iç açıcı değildir. Ne yazık ki yarım asırlık “yaşlı” palmiye ağaçları bir-bir dökülüyor, nesilleri günden güne tükenme noktasına gelmiştir. Yılların ihmaliyle bu ağaçların yerini dolduracak yeni fidanlar dikilmemiştir.
Bir zamanlar İskenderun’da, adım başı “palmiye ve hurma” ağaçlarına rastlanırdı. Zaman geçtikçe bu iki ağaç türünün “nüfusu”nun azaldığı gözden kaçmıyor. Antakya, Hassa, Serinyol gibi yerleşim yerleri karasal iklime sahip olmasına rağmen, caddeler, parklar palmiye ve hurma ağaçlarıyla boydan boya donatılmıştır. Kaldı ki, palmiye ve hurma ağaçları Akdeniz ılıman ikliminin simgeleridir. Kentimiz bu iklim kuşağında yer almaktadır.
“Palmiye ve Hurma” ağacından yoksun bir İskenderun düşünülemez. Kentimiz betonlaştıkça “ağaç fakirliği” daha iyi hissedilmektedir. Adeta çıplak, solgun yüzlü ve asık suratlı bir insan görüntüsünü andırmaktadır. Başta sahil boyu, kentin şehirlerarası giriş çıkış güzergâhları, park ve yeşil alanların çevresi palmiye ve hurma ağacı fidanlarıyla donatılmalıdır.
Geçmiş dönemlerde belediyeyi yönetenleri defalarca uyardık. Kulak veren, ciddiye alan olmadı! Yıllar yılı ihmal edilen bu sorunun bir an önce planlanarak çözüme kavuşturulmalıdır. Zira İskenderun’a yakışır bir şekilde ağaçlandırma kampanyası kaçınılmazdır.
Dikilen fidanların olgunlaşıp ağaca dönüşmesi yılları almaktadır. Geleceğe dönük bugünden önlem alınmasında yarar vardır. Ağaçsız, çiçeksiz ve yeşil alanlardan yoksun bir yaşam, duyarsızlıktır. Uygarlık, doğayı koruma ve doğayı sevmekle başlar. Yeşil alanlar ve ağaçlar bir kentin aynasıdır. Bu zenginlik çağdaş kentleşmenin simgesidir.