Değerli okurlarım, engellilere sahip çıkmak, ülkelerin gelişmişlik ölçüsünün bir göstergesidir. Engelli vatandaşlarımızın sorunları, şimdilerde başlamış değil ki. Çocukluğumda bile bu insanların ne kadar zor günler geçirdiklerini bilenlerdenim. O zamanlar (yarım asır önce dersem daha iyi anlaşılır…) engellilerle ilgilenecek bir kurum yoktu. Ekonomik durumu iyi olanlar, yardımda bulunmak isteyenler, mahallenin önde gelenleriyle bir araya gelir, toplanan para ve gıda maddeleri belirlenmiş isimlere gönderilirdi. O işte bile torpil çalışırdı, bunu samimiyetimle delirtmek isterim. Demek ki adam kayırma, müsamaha o zamanlarda bile varmış. Şimdilerde, adam kayırma torpil ihaleler vs. paçalarımızdan akıyor. Çok yazık…
Bizler, ulus olarak önemli olduğuna inandığımız bir konunun neresinden tutacağımızı bilemeyiz ya da hemen karar veremeyiz. Birilerini bizi uyarması, en azından yol göstermesini bekleriz. Oysa herkesin yakinen bileceği, düzelteceği bir şey vardır. O da kendisidir. İşte bunun bir türlü farkına varamıyoruz, farkında olamıyoruz. 4+4+4’lerle bir amaca yönelik yola çıkılırsa, doğal olarak iyi şeylerin farkına varılmaz da, varılamaz da.
Türkiye gerçekten dünyanın büyük ülkelerinden biri ve sorunlarıyla da öyle… Fiziki konumu, yerleşim şekilleri, sosyal yaşam, siyaset ve de spor. Bunların üstesinden gelebilmek için çok çalışmanın şart olduğu bir gerçek. Ana, babayı yeni öğrenmiş bir çocuğu mecburen öğrenci yapmakla, dinden imandan söz etmekle gerçekleşeceğine inananlardan değilim. Günümüzde de, ileride de ülkeyi çıkmaza sokacak, dar boğaza itecek yaklaşımlara gerek var mı bilmiyorum.
Medeniyetin ve teknolojinin zirvesinde oturan ülkelerde bile, düşünemeyeceğimiz kadar sorunlar olduğunu bilmeliyiz. O ülkelerin oturmuş iç ve dış politikaları mevcut olduğu gibi B planları da mevcuttur. O ülkelerin dinle uğraştıklarını hiç duymadım. Rüşvet, adam kayırma, ihale hadisesi onlarda yok. Herkes hak ettiği kadar! Biz de öyle mi? Her ülkede olduğu gibi, bizde de sorunları göğüsleyecek ve çözecek güçler vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz… Siyasi güç (İktidar-Muhalefet), Polis Teşkilatı, Dernekler, Sendikalar falan. Hangisi olursa olsun, sorunların büyüğünden başlarlarsa, başarısızlık kaçınılmaz olur. Sorunlar küçükten büyüğe doğru giderse hem istikrar ve moral-motivasyon kazanılmış olur. Daha da önemlisi kardeşliğimiz bozulmamış olur. Gerçekten bu daha da önemli…
Farkında olmasak bile, spor da dâhil olmak üzere ülkemizde her şey değişiyor. Gördüğünüz bir şehri, bir yıl sonra tanıyamıyorsunuz. Çehresi değişmiş. Bu değişim bacası tüten fabrikalarla değil, çimento yerine toprak doldurulan binalarla oluyor. Daha sonra birileri hızlı öksürsün ye elektrikler kesiliyor ya da deprem oluyor. Ölenleri söylemiyorum. Ülkemizde insanların ne kıymeti var ki…
Şehitlerimize kelle hesabıyla “Birkaç Mehmet ölmüş” denildikten sonra, hayatını yitirenlerden neden söz edelim ki… Futbol maçlarında bile, ciddi şekilde sakatlanan oyuncularla artık kimse ilgilenmiyor. Pozisyon geçecek, muhtemelen ataktaki takım golünü atacak ve ondan sonra hakemlerimiz lütfedip sporcunun yanına gelecekler. Yani, skandallar ülkesinde yaşıyoruz. Sesimiz çıkmıyor, halimizden memnunuz. Gerçekten!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA