Spor, Temizlik Aracı Değildir (1)

0
33

Değerli okurlarım, ‘Sporla temizlik maddelerinin ne ilgisi var?’ diyenleriniz mutlaka olacaktır. Konu ile ilgili olarak da beni telefonla arayanlarınız da bulunacaktır, bundan da eminim. Bu başlığı atma nedenini açıklayacağız ama arayan okurlarıma da şimdiden teşekkür ederim.

Geçmiş bir tarihte bir makalem yayınlanmıştı ve başlık da şöyleydi; “Spor Ruhu Temizler” Sporun ruhu temizlediği gerçeğiyle yola çıkmıştım. Fakat öyle değilmiş. Spor, her zaman ruhu temizliyormuş, üstelik bazen karartıyormuş da! “Spor, temizlik aracı değildir” başlığımızla o günkü makaleme gönderme yapıyorum. Kınama, yerme yok ama küçücük bir özeleştiri yapacağım, şu son aylarda yaşadığımız olaylar nedeniyle.

Yayınladığımız makaleler beyin ürünüdür, özellikle yaşanmış olaylardır. Yarım asırlık mütecaviz zaman içinde öylesine ilginç olaylar yaşadım ki, bunları okuduğunuz sütunlarda ve sanat ve kültür sayfamda sizlere sunmaya özen gösteriyorum.

Sporun mevsimsel etkinlikleri vardır ve zafiyet gösterdiği mevsimler bulunmaktadır. Öyle spor dalları vardır ki, soğuk ve lapa-lapa kar yağan ortamı sever. Salon sporları (basketbol, voleybol, hentbol vs.) bu spor dallarının nedense sık havada ve yağışlı yerlerde icra edilmeleri yasaklanmıştır. Okullarımızın birçoklarında soğuk havada mecburen oynanıyor da, yağışlı ortamlar da yine olmuyor.

Dünya ülkelerinin birçoğunda, dondurucu soğuğa rağmen ilgi ile izlenen bir spor dalı var: Kayakla Yüksek Atlama… Bu sporu ilgi ile izliyorum ve hayranlığımı gizleyemiyorum. Aynı zamanda o sporculara saygı duyuyorum. Ülkemizde bu sporların hiç birisi yapılmıyor ve de yapılamıyor. Palandöken’i derseniz, gayri resmi ve ekranlara getirilmeyen bir spor işte, nasıl anlarsanız!

Şöyle düşünelim, hiçbir güvencesi olmadan, çıkış panelinden kayarak metrelerce havada uçan bu sporcular, acaba bu sporu neden yapıyorlar diye çok düşündüm. Sonunda kendime göre bir yanıt buldum. Tabiata meydan okuyorlar. Bir defasında, panelden çıkarak havada uçan bir kayakçı, muhtemelen şiddetli rüzgarında etkisiyle dengesini bulamayarak buz zemine çakılmıştı. Kırılmadık yeri kalmadı diye anons edilen o sporcuya çok üzülmüştüm. Anlatmak istediğim dili, dini, rengi ne olursa olsun, o kayakçılara büyük saygı duyuyorum.

Ülkemizde, özellikle Doğu Bölgemizde yılın 5-6 ayı çarşaf gibi karla örtülüdür. Buna rağmen aynı dönemlerde örneğin şehrimizde gömlekle gezenler çoğunluktadır. Cenabı Allah’ın bir lütfüdür diye düşünüyorum. Evet, yılın yarısını kar altında geçiren bir bölgemiz var demiştim. Yaşam sükût etmiştir. Hastane doktor hak getire. Hasta olanlar ve hamile kadınlarımız doktor diye yola çıktıklarında, ya yolda anne olurlar ya da Hakk’ın rahmetine kavuşurlar. Bölgemizde böyle bir sıkıntı yok ama birisi hızlı öksürse hemen elektrik kesiliyor. O bölgelerimize medeniyet götürmezse Azrail cirit atar.

Avrupalı gibi olamıyoruz. Bir gün sonrası için bile plan program yapamadığımız gibi, gerçeklerle de yüzleşemiyoruz. Millet olarak bundan korkuyoruz. Oysa samimi olarak karşımızdaki aynaya bir bakabilsek, oradaki kendimizi görebilsek! Bunları da yarın anlatacağım.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here