Yasama, yürütme ve yargıyı tek elde toplayan ve 80 milyonluk Türkiye’yi tek başına yönetecek olan “Tek adam sistemi” Türkiye genelinde kabul görmüş değil. Çevrilen ve vizyona giren sinema filmleri, peş peşe ekranlarda boy gösteren diziler, yazdırılan ve yazılan kitaplar, kurulan, kurdurulan ocaklar, dernekler yeterli olmamıştır. Sosyal medyadaki iktidar yandaşları, yandaş medya, yandaş medyanın televizyon yorumcuları ve köşe yazarlarına rağmen iktidar partisi ve bir diğer partinin genel merkezi ve bir bölüm taraftarı arzuladığı “Evet” oranına ulaşabilmiş değildir.
*”Evet” Tercihi İçin Devlet Kasasından mı Para Harcanıyor?
Eşit şartlarda yürütülmeyen propaganda çalışmaları, pano ve duvarlardaki fotoğraflı referandum tercih ve reklamlarındaki “Evet” fotoğraf ve afişler sayıca çok fazla yerde asılı iken, pek çok vatandaşımız bu pano ve duvarlara bakmıyor bile. “Hayır” tercihi yapanlar kendi ceplerinden propaganda masraflarını karşılarken “Evet” tercihi için devler olanaklarının, devlet kasasının kullanıldığı iddia ediliyor. Eğer iddialar doğruysa, iktidar benim, bizim yani milletin parasıyla “Evet” propagandası yapıyor. Hal böyle olunca da 16 Nisan 2017 sonrası tüm masraflar biz vatandaşlara vergi, zam ve kesinti olarak dönebilir… Referandum altı, yedi ay sonra tekrar yapılırsa bu ikinci kez fakirleşmemiz demektir…
*İş Dünyası Ekonomik Kokuları Erkenden Alır
Daha önce yazdım. İş dünyası her ne kadar “Evet” yanlısı gibi görünse de pek çok sebepten ağırlıklı olarak tercihini “Hayır” dan yana kullanacaktır. İş dünyası, ekonomik kokuları erkenden alma yeteneğine, ekonomik kaygı ve korkuları ise önceden sezme güdüsüne sahiptir. Geleceği planlayan, kılı kırık yaran iş dünyası, kafasında tercihi bitirmiş ve ağırlıklı olarak “Hayır” vermeye karar vermiştir. Bugün “Evet” diye ara sıra etkinliklerde ya da televizyonlarda boy gösteren kimi ünlü sanayicilerimiz, iş adamlarımız bizlerden daha keskin bir biçimde Hayır tercihi kullanmayı benimsemişlerdir.
*Son İki Güne Dikkat!…
16 Nisan 2017 referandumuna beş kala, son dakika kısa propaganda reklam filmleri, tam sayfa ilanlar, sponsorlu sosyal medya mesajları, Evet ya da Hayır zeplinleri, uçan paraşütle hayır ya da evet tercih propagandası yapan kişiler ve kurumlar görebileceğiz. Referanduma 48 kala çok çeşitli yollarla duygusu sömürüsü yapmak isteyenler olabilir. Yine bazı kışkırtıcılar sahne alıp, çakma bazı hadiseler yaratma gayreti içinde olabilirler. Tercihini ister Evet ister Hayır’dan yana kullanan olsun, böylesi tahrik ve oyunlara topyekûn gelmememiz gerekir…
*”Evet” Önde Gösterme Çırpınışları
Bazı kesimlere, yandaş medyaya, kendi sorunlarının derdine düşürülmüş yerel medyaya ve sayıca azınlıkta kalan tek tük muhalif medya ve köşe yazarına rağmen “Evet” tercihi istenilen düzeye ulaştırılamamıştır. Algı yaratmak ve moral bozmak adına sözüm ona medyanın amiral gemilerine transfer edilen bazı köşe yazılarının da sözde son üç, dört anketin sonucunu açıklayıp, “Evet” i birkaç puan önde gösterme çabası hem komik hem de çok ciddi bir telaşın, çırpınışın keskin bir işareti olmuştur…
Referandum başlangıcında açık-açık “Hayır diyecekler, diyenler teröristtir” diyenler, halkın yoğun tepkisi sonrası geri adım atıp, söylemlerini değiştirmeye ve yumuşatmaya çalışsalar bile “Hayır” tercihli seçmenleri yaralamış ve tercihlerini daha da sağlamlaştırmış ayrıca sandığa gitmeyecek olanları da harekete geçirmiştir…
*Dip Dalgası
16 Nisan 2017 referandumu için “Hayır” çalışması yapanlar arasında oldukça ilginç ve önemli isimler vardır. Bunların isimlerini burada tek-tek yazmak istemiyorum. Nedeni şu. Türkiye’nin dört bir yanındaki isimsiz kahramanlar, bu anlı şanlı isimlerin önüne geçmiştir. Alttan gelen dip dalgası, kalan sürede daha da artacak ve gizlenmek istenen rejim değişikliği isteğine, yüce Türk Milleti çoğunlukla “Hayır” diyecektir. 7’den 70’e Anadolu insanı ciddi bir dayanışma ve rejimine sahip çıkma zinciri oluşturmuştur. Bu insan ve yürek zinciri, siyasi farkı gözetmeksizin partiler üstü bir bilinç, anlayış ve rejimi koruma kalkanı oluşturmuştur. Zaten bize bu günlerde gerekli olan şey X bir siyasi partinin parti ruhu, X bir siyasi liderin ruhu, X bir görüş ya da X bir kişinin anlayışı değildir. Bizlere gerekli olan milletin kendi ruhudur…
*Danışmanlar İtiraf Ediyor
Beştepe’de görev yapan ve maaşlarını bizlerin ödediğimiz bazı danışmanlarımız 16 Nisan 2017 referandumunda “Hayır” çıksa bile Tek Adam Anayasası’ndan vazgeçilmeyeceğini ve muhtemelen Kasım 2017 tarihinde yeniden aynı konuda milletimizin referanduma götürüleceğini buyuruyorlar. Benim şahsi fikrim şudur. 16 Nisan’da “Hayır” diyen seçmen aynı konu ikinci kez önüne gelirse bu kez “Katmerli Hayır” verir. Bunlar nafile uğraşlar ve boşa zaman kayıplarıdır…
Oysa ülkemizin bir dakika bile kaybedecek zamanı yoktur. Terör, ekonomi öncelikli sorumuzdur. Enflasyon yeniden ciddi manada tırmanışa geçmiştir. İşsizlik artmış, Suriye’den gelen sığınmacılar işsizliği daha da tetiklemiştir. Dolar ve Euro ya da döviz yükselişe geçerek sanayicilerimizi, ithalat ve ihracatçılarımızı zorlar olmuştur. Piyasalar durgunlaşmış, hükümetin 16 Nisan referandumu hatırına hayata geçirdiği süreli bazı ekonomik tedbirler piyasayı canlandırmaya yetmemiştir…
*Asıl Diriliş
Böyle giderse, ekonomist Kemal Derviş’i yeniden ülkemizde görebiliriz. Bu millet kemer sıka-sıka bir hal oldu. Kemerlerinde delik, ceplerinde metelik kalmadı. Bu yüzden devlet ve hükümet yetkilileri önceliklerini, ülke önceliklerine ekonomiye, teröre ve işsizliğe vermelidir. Türkiye bir an önce OHAL yönetiminden çıkıp normal eski yönetim sistemine dönmelidir. Yasal sınırları içindeki bir Cumhurbaşkanı, çoğulcu parlamenter sistem, gerçek hukuk, özgür basın, insan hakları ve komşu ülkeler ve dünya ile barış içinde bir Türkiye asıl dirilişimiz ve kurtuluşumuzdur. Elbette 18 ay veya 24 ay süre sınırıyla hazırlanacak, büyük uzlaşıyla kabul görecek anayasa değişiklik paketiyle mevcut sistemin aksayan yönleri iyileştirilebilir, Türkiye gerçek demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün egemen olduğu huzurlu ve çok daha fazla kalkınan bir ülke olabilir.
*Asırlar Boyu Sürecek Türkiye Cumhuriyeti Tercihimizdir
Bütün bu işleri tek adam, tek akıl değil ortak akıl ve çoğulcu demokrasinin unsuru, parlamenter sistem gerçekleştirebilir. Mutlaka çok büyük yığınlar Ulu Önder Atatürk’ü kurduğu Laik Cumhuriyet ve önemli ölçüde işleyen devlet sistemi için kutlamıştır ve ona defalarca teşekkür etmiştir ama ben kendi adıma da Atamıza, Atatürk’e teşekkür etmek istiyorum. Teşekkürler Ulu Önder Atatürk. Kurduğun Cumhuriyet ve zaman-zaman bazı yönleri aksasa da devlet sitemin bizi 94 yıla taşıdı. Elbette bizler 94 yıldan fazlasını istiyoruz. Bir asır, iki asır sonsuza dek yaşayacak Laik Türkiye Cumhuriyeti tercimdir, benim gibi düşünenlerin tercihidir.
*Seçim Sonuçları, Erken Sevinç ya da Üzüntü
16 Nisan 2017 tercihim ise daha önce defalarca yazdığım üzere “Hayır” olacaktır. Lütfen sandıklara gidelim, seçime katılma oranını en üst düzeye ulaştıralım. Seçim sonuçları akşam saatlerinde internet, sosyal medya, televizyon ve radyolardan açıklanırken ne erkenden sevince ne de erkenden üzüntüye kapılalım. Algı yaratmak için çeşitli seçim sonuçları kimi çevrelerce maksatlı olarak gerçek sonuçlardan uzak bir şekilde açıklanabilir. Algı tuzağına düşmeden yeterli bir süre sonunda gerçek seçim sonuçlarını bekleyelim ve gerçeklere ulaşalım. Sonrasında hangi duyguyu isterseniz onu yaşarsınız. Referandum ve tercihiniz şimdiden hayırlı olsun…