İskenderun Kadın Platformu, önceki gün kentimizde yaşanan kadın cinayetiyle ilgili basın açıklaması yaparak tepkilerini dile getirdi.
Platform adına konuşan Fatoş Çınar, İskenderun’da erkek şiddetinin bir kez daha yaşanmasından ötürü üzgün ve öfkeli olduklarını söyledi. Çınar; “İskenderun ilçesinde 29 yaşındaki Gökhan Yıldız, eski eşi 28 yaşındaki Esra Yalçın ve 5 yaşındaki kızı Beren Yıldız’ı bıçaklayarak öldürdükten sonra yaşamına son vermeye çalıştı. Olay, ilçemiz Mustafa Kemal Mahallesi’nde Buse Coşkun Irmak Apartmanı’nda meydana geldi. Gökhan Yıldız, bir süre önce ayrıldığı eski eşi Esra Yalçın’ın evine gitti. Gökhan Yıldız, Esra Yalçın’ı boğazını keserek öldürdü. Ardından öz kızı Beren Yıldız’ı da bıçaklayarak öldürdü. Canice işlenen katliamı nefretle kınıyoruz” dedi.
Yaşanan bu ve benzeri olaylardan iktidarı sorumlu tutan Çınar; “Yaşanan vahşetin sorumlusu; iktidara geldiği günden beri, kadının kimliğini yok eden, aile içine hapseden ve kadın bedenini namus kavramının odağına koyan anlayışı/yaşam biçimini topluma bir model olarak dayatan iktidardır. Kadın lehine emsal kararları görmezden gelen mahkemelerdir, hakimlerdir, erkek adalettir.
Açıkça ‘kadın erkek eşit değildir’, ‘kızlı erkekli aynı merdiveni kullanıyorlar, kızlı erkekli aynı evde kalıyorlar, her kürtaj bir Uludere’dir’ demekte hiçbir sakınca görmeyen; kahkaha atmayı iffetsizlik olarak gören; ayrılmak isteyen kadınların tehdit ediliyorum seklindeki şikâyetlerinin takibini yapmayan, hamile kadınların sokağa çıkmasını gayri ahlaki bulan, “annelik bir kariyerdir” diyerek anneliğin kazandırdıklarıyla, sadece erkeklerin adaletine sığınarak var olabileceklerini söyleyen; ‘tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar’, ‘tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur’ diyebilen; kadına yönelik şiddetin değil, konuyla ilgili çıkan haber sayısının arttığını iddia edebilen AKP’dir.
Bizler, İskenderun kadın platformu’ olarak, evde sokakta ya da çalıştığımız yerlerde kadınlar olarak yaşadığımız baskı, şiddet ve sömürünün arkasında erkek egemen anlayışın olduğunu biliyoruz. Dilimiz, rengimiz, etnik kökenimiz, inancımız, statümüz, yaşımız farklı olabilir ama maruz kaldığımız sömürü, baskı ve şiddet aynıdır. Bizi yok sayan, emeğimiz ve bedenimiz üzerine çöreklenen bu erkek egemen tahakkümünü, eşitliğin değil adaletin savunulması gerektiğini söyleyenlerin adaletini reddediyoruz” diye konuştu.
Kadınlar olarak adalet sağlanıncaya kadar mücadele edeceklerini vurgulayan Çınar; “Her gün yanı başımızdan kadınlar eksiliyor. Kadınlar olarak Esra ve Beren’in cenazesine sahip çıkacağız. Ama biz kadınların ölülerine değil, yaşam sevinçlerine sahip çıkmak istiyoruz. Her gün 5 kadının erkekler tarafından katledilmesi, spor yaptığı, eşinde boşanmak istediği, şort giyindiği için kadınların şiddete maruz kalması her geçen gün yeni isyanlar ekliyor diğerlerinin arasına. Geçmişten bugüne yaşadığımız ülkede kadınların hayatları değersizleştirilmiş, kadın cinayetleri normalleştirilmiştir. Hayatlarımızı şiddet sarmalı ile kuşatmış eril zihniyet ve onun kurumsallaşmış hali kadının yaşamını, sözünü, bedenini tahakküm altına almaya çalışırken bizi itaate zorlamış ve buna uymayan kadınları katletmiştir. Kadınların elleri ile eşitlik ve özgürlük için kız kardeşliğin ülkesini kuruncaya, emeğimiz ve haklarımız özgür oluncaya dek mücadelemiz devam edecektir. Bir kişi daha eksilmeyeceğiz. İtaat etmiyor isyan ediyoruz. Bizler kadın şiddetine ve katliamlarına itaat etmiyor, isyan ediyor, hayatlarımıza sahip çıkıyoruz. Bizler, kadın katliamlarına, kadına yönelik şiddete, tacize ve tecavüze karşı en büyük silahımızın ‘kadın dayanışması’ olduğunu biliyoruz. Erkek şiddetine karşı, erkek devlet mekanizmasını, erkek yargıyı geriletmenin, kadınlar lehine kazanımlar almanın yegâne yolunun da bu olduğunu düşünüyoruz. Bizler, kadın katliamlarına, kadına yönelik şiddete, tacize ve tecavüze karşı, içimizde büyüyen öfkemizle daha güçlü bir şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı. (Haber: Meral SADREDİN)