Değerli okurlarım, engelliyi, engeli olanları, engelli olarak yaşayanları anlama biçimlerimiz oldukça değişik. Yürüyemeyen, bir şeyi kavramayan ya da göremeyenleri “ENGELLİ” olarak değerlendiriyoruz. Bu saydıklarım bir yere kadar doğru. Doğru olmasına doğru da peki doğru olmayanı nedir? Onların hiç birisi kafadan engelli değildir. Hepsi işini bilen, elinden geldiğince işini yapabilen cin gibi insanlar. Ayrıca gördükleri insanları hiç unutmuyorlar. Şu aşamada şehrimizden söz ediyorum.
Geçenlerde bir yere gidiyordum ve “Öcal abi, Öcal abi” diye sesler duydum. Kalktığımda, sandalyeye oturmuş bir engelli kardeşimize bana el sallıyor. Burada gerçekçi olmak gerekirse; o kardeşimize el sallayarak geçiştiremedim. Karşıya geçtim, tokalaştık, başını okşadım, bir iki dakikalık sohbetten sonra yoluma devam ettim.
O engelli kardeşimiz yanılmıyorsam, tekerlekli basketbol takımında oynuyordu. Ne olursa olsun, ona moral verdiğimi ve onun beni motive ettiğini kesin olarak söylemeliyim. Ne kaybettim söyler misiniz? Hiçbir şey. Ne kazandık, çok şeyler, dünyalar!
O zaman şunları rahatlıkla söyleyebiliriz. İçinde bulunduğumuz toplumda aynı duyguları paylaşıyorsak, toplumsal barışı ve millet olarak mutluluğu yakalayabiliriz. Birbirimizin sorunlarına duyarlı olabiliyorsak sevgiden, saygıdan söz edebiliriz. Bu duygular olmadığı ve gelişmediği sürece dilediğimiz kadar yazalım, çizelim, konuşalım, samimi olmadığımız sürece bir yere varamadığımız gibi, havanda su dövmüş oluruz.
Şimdi, söyler misiniz? Hangimizin başına bir kazanın gelmeyeceğini garanti edebiliriz? Sağlıklı olup evimizden çıkıp, akşama aynı minval üzere dönebileceğimizi kim söyleyebilir?
Daha da gerçekçi olmamız gerekirse; tabi ki tüm tedbirlerimizi alıp dikkatli yaşayacağız, sorumluluklarımızı bileceğiz. Aldığımız bu önlemlere, hassasiyetlere rağmen, başımıza olumsuz şeylerin gelebileceğini de unutmayacağız. Örneğin, başımıza ne gelirse gelsin “Bu hadise olmasaydı, daha iyi olurdu” ifadesini kullanmakla beraber şu soruya odaklanmalıyız.
“Bundan sonra ne yapabilirim? Nasıl başarıp mutlu olabilirim ve kendi ihtiyaçlarımı giderebilirim?” Konu bu kadar basit! Yani, yaşam felsefemiz olmalı ve çevremizdekilere bunu benimsetmeliyiz. Bu söylediklerim doğrudur mutlaka ama yine de yanlışlarla beraber eksikliklerimiz fazla. Eksikliklerimizi, yanlışlarımızı anlatamayacağım, çünkü yerimiz izin vermiyor. Yarınki sayımızda engelli kardeşlerimin istihdamı, bizlerden bekledikleri duyarlılık ve de aklımıza neler geliyorsa onlardan söz edeceğim. Engelli sporcuları hiç aklımdan çıkarmıyorum, mutlaka söz edeceğim.
Mutlu olun mutlu kalın… SAYGILARIMLA