Çocukluk Döneminin Edebiyata Etkileri Konuşuldu

0
177

ayna derneği1İskenderun Ayna Kültür ve Sanat Derneği, geçtiğimiz hafta sonu iki yazarı ağırladı. Yazar Müslüm Kabadayı ve Yazar Musa Artar, ‘Çocukluk ve Edebiyat’ söyleşi ve imza etkinliğinde kitapseverlerle bir araya geldi.

Etkinlikte ilk olarak söz alan Yazar Müslüm Kabadayı, kitaplarındaki şiirlerden dörtlükler okuyarak, şiirde anlatılmak istenenler hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Edebiyatçıların en önemli özelliklerinin her şeyi yaşamla ilişkilendirmeleri olduğunu kaydeden Kabadayı, özellikle çocukluk döneminin büyük önem taşıdığını söyledi. Çocukların büyüklerinden aldığı örneklerin yaşamlarını şekillendirdiğini ifade eden Kabadayı, bu nedenle çocuklukta yaşananların ileriki yaşamda çok büyük önem teşkil etiğini vurguladı. Çocuklukta oynanan oyunların, oyunlarda söylenen sözlerin dahi önemli olduğunu belirten Kabadayı, kendi çocukluğunda yaşadıklarının, oynadığı oyunlarda kullandıkları sözlerin günümüze yansımasını anlattı.

Daha sonra söz alan yazar Musa Artar da çocukluk döneminin önemine vurgu yaptı. Artar; “Yaşantılarımızın çocukluk dönemindeki izlerini yazmak önemli. Psikoloji uzmanları bütün hayatımızın çocukluktan ibaret olduğunu söylüyor. İnsanın ilk 4 yılı tüm yaşamını etkileyecek bir dönem. İnsanın her şeyi 0-4 yaş aralığında oluşuyor. Çocuk öğretmene geldiğinde zaten eğitimi tamamlanmış durumda. Biz öğretmenlere düşen ise, varsa olumsuzlukları düzeltmeye çalışmak, olan temelin üzerine binayı inşa etmek” diye konuştu.

ayna derneği2

Değişimin gücüne de değinin Artar; “Hayatın her alanında, her döneminde değişim yaşanmakta. Her değişim de bizi geçmişle ilişki kurmaya zorluyor. Nüfusun az olduğu eski dönemlerde herkes birini tanırdı. Geleneksel eğitimin izlerini görürdük. Yanlış yaptığımızda komşumuz kulağımızı çekebilirdi. Nüfus arttı, sadece nicel bir değişim yaşanmadı. Çok kültürlü yapıya sahip ‘mozaik’ diye gururlandığımız o yapıdaki bazı renkler de soldu maalesef. Hatay çok şeyler kaybetti. Her şey çok hızlı değişiyor. Son 30-40 yılda yaşanan değişim, 40 yıl öncesindeki 500 yıl içinde bile yaşanmamıştır. Bu değişim de bizi geçmişle ilişkilendirmeye götürüyor. Bu hızlı değişim, yaşadığımız kirlenme geçmişe dönme isteği doğuruyor.

Üretimin kesilmesi kirliliği arttırdı. İnsanın üretimle ilişkisinin kesilmemesi gerekiyor. Yaptıklarımızın ve yapmadıklarımızın bedelini ödüyoruz” şeklinde konuştu. (Haber: Helga TERBİYELİ)

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here