Ben bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı ve Türkiye yaşayanıyım. Hiçbir siyasi partiye üye değilim. Üye olsam, kendi partimi eleştirdiğim için parti disiplini gereği, beni kısa bir sürede partiden ihraç ederler. 18 maddelik (önce 21 madde idi) yeni Anayasa Paketi, TBMM, Meclis Anayasa Komisyon’da adeta yangından mal kaçırılır gibi çıkartıldı. 2016 yılının son gününde, bu ülkenin bir vatandaşı olarak hem yazıyor hem de söylüyorum “Ben, yeni Anayasa Paketi’ne karşıyım ve paketin içerdiği maddeleri benimsemiyorum.”
*Anayasa Bir Kişiyi Değil Ülkenin Tüm Yurttaşlarını Kucaklamalıdır
Benim bildiğim Anayasa değişikliklerinde toplumsal uzlaşı aranır. Ortaya konan maddeler tüm ülke yurttaşlarını ve bireylerini kucaklar. Oysa yeni Anayasa Paketi’nin 18 maddesi de sanki kişiye özel maddeler gibi hazırlanmıştır. Böylesi bir hazırlığı yapan kurmaylar, sanırım sadece bir kişiyi, dört bir yandan sağlama almak adına, bu işe epeyce kafa yormuşlar…
*Meclis, Denetim Görevini Yapamaz Hale Getiriyor!
Yeni Anayasa Paketi’nde milletvekili sayısı 550’den 600’e çıksa bile, TBMM sembolik bir hale geliyor, milli mücadeleyi kazanan meclis, adeta kendini inkâra zorlanıyor. Meclisin, Cumhurbaşkanını denetleme gibi bir görevi yapması ise neredeyse imkânsız hale getiriliyor. Denetim için 600 sandalyeli meclis de, aşama-aşama, 301, 360, 400 milletvekili sayısı gibi ulaşılması çok da kolay olmayan sayılar ortaya konuyor.
*Anayasa Mahkemesi Güvencesi de Yok Oluyor!
Kim ne derse desin. 93 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurum ve kuruluşlarıyla tek elde, tek bir kişide toplanmasını kesinlikle mantıklı bulmuyor ve çok sakıncalı görüyorum. Yeni Anayasa Paketi, bizleri parlamenter sistemden uzaklaştıran, ülkemizi, sultanlığa, krallığa daha açık bir ifadeyle diktatörlüğüne götüren bir yönetim biçimi olur. Bugün 17 olan Anayasa Mahkemesi üyesinin 15’e düşürülmesi, bunların da 12’sinin Cumhurbaşkanı’nca seçilecek olması, Anayasa Mahkemesi güvencesini de net bir biçimde ortadan kaldırıyor.
*Ak Partili Bile “Bu Kadarı Fazla” Diyor!…
Yeni Anayasa Paketi, meclis komisyonundan, sayısal üstünlük ve oldubitti ile geçirilmiş olabilir. Yeni paket, 2017 yılı Ocak ayında meclise gelecek ve ya ret edilecek ya da kabul edilip referandum yolu açılacak. Çok samimi yazıyorum. Yolda karşılaştığım bazı Ak Partili dostlarım bile net bir biçim de “Bu kadarı fazla. Bu derece bir yetki, bir kişiye verilmez” görüşündeler. Yine keza kimi MHP’li dostlar, MHP tabanı ile Genel Başkan Devlet Bahçeli arasında, Yeni Anayasa Paketi için derin bir fikir ayrılığı olduğunu ima ediyorlar, parti disiplini gereği çok net bir biçimde genel merkezlerini ve liderleri Bahçeli’yi, bu konuda eleştiremiyorlar…
*Devlet Bahçeli, Dibi Görünmeyen Kuyuya İnmeye Çalışıyor
Hazır Devlet beyden yani Devlet Bahçeli’den bahsetmişken hemen onunla da ilgili birkaç cümle yazayım. Devlet Bahçeli için “kurt siyasetçi, bir taşla üç kuşu avlar” derler. Bahçeli’nin kendine göre vardır bir bildiği. Ancak dibi görünmeyen kuyuya Ak Parti’nin sarkıttığı iple inmeye çalışıyor ve o kuyudan su içmeyi umuyor. O iple kuyuya inilir mi? Kuyuda su bulunur mu? Bulunursa içilir mi? Su içilse bile o kuyudan, o iple geri nasıl çıkılır? Bunlar çok ciddi bilinmeyenlerdir. Elbet Sayın Bahçeli kendince tedbirini almıştır ama tek adam zihniyeti, yanında, yanı başında, güçlü ve aktif bir yardımcı istemez ve daha en başında yardımcı ve kilit nokta görevindekileri pasifleştirir.
*Böyle Bir Yasa Değişikliği Ülkeyi Daha Fazla Kaosa Sokar
93 yıllık Türkiye Cumhuriyeti, sultanlığa, dikta rejimine gidemez. Anılan yasa yine baskılarla, markajlarla, örtülü tehditlerle TBMM’nden geçebilir ve referandum yolu da açılabilir. Türkiye’nin başkentinin Ankara olduğunu, Ankara’nın nerede olduğunu bilmeyen, Kıbrıs’ın yerini harita da gösteremeyen, eğitim düzeyi çok düşük halk kitlelerimiz “Evet” dese bile böylesi bir yasa, Türkiye’yi geleceğe taşımaz, kesin olarak ülkemizi daha fazla kaosa sokar.
*Önceliğimiz Terörle Mücadele ve Ekonomi Olmalıdır
Defalarca yazdım. Tekrar yazıyorum. Türkiye’nin önceliği terörle mücadeledir. Bölücü terör, FETÖ, IŞİD ve diğer aşırı sol terör örgütleriyle mücadelemiz kesinlikle önceliğimiz olmalıdır. Suriye ve Irak cephesi açık iken, ekonomi sallantı içindeyken, ülkeyi tek bir kişiye teslim etmenin ne zamanı, ne de yeridir. 78 milyonluk Türkiye, sistem deneme ülkesi değildir. Ülke yönetimi tek adamla değil parlamenter sistemle, Yasama, Yürütme ve Yargı unsurlarının bir birlerini denetlemesi ve fren denge sisteminin korunmasıyla mümkün olur.
*2016 Yılının Son Gününde “Dikta Rejimine Hayır” Diyorum
İhtilal Anayasası’nın aksayan yönleri ortak bir mutabakatla değiştirilebilir. En kötü darbe anayasası bile bugün önümüze getirilen Dayatma Anayasa’dan, Tek Adam Anayasasından iyidir. Ülkemize, uzlaşı ve beraberlikle hazırlanmış, özgürlükçü ve hukukun üstünlüğünü esas alan bir Anayasa gereklidir. Parlamenter sistem, daha da güçlendirilmeli, Atatürk Türkiye’si, Atatürk Cumhuriyeti daha da ilerilere taşınmalıdır. Ben 2016 yılının son gününde bunları yazar ve söylerim. Yeni Anayasa Paketi’ne, hayır! Tek adam zihniyetine hayır!, Sultanlığa hayır! Dikta rejim girişimlerine hayır!
*2017 Yılında da Tek Adam Anayasası’na Direneceğim
Kaostan çıkmanın yolları bellidir. Yol, ülke önceliğini görmemizi, sistemin dayatma ve zorlamayla ile değiştirilmemesini, hukukun askıya alınmamasını, Cumhurbaşkanı Erdoğan dâhil, herkesin yasal sınırlar içinde görev yapmasını, çoğulcu sitemin daha da iyileştirilerek geliştirilmesini işaret ediyor. Yarın, 2017 yılının hayırlısı ile ilk günü olacak. 2017 yılında da, tek elde toplanmak istenen bir rejim değişikliğine karşı olacağımı bilmenizi isterim. 2017 yılında da Tek Adam Anayasa’sına direneceğim.
*Yandaş Medyadaki Çerçevesizlere Acıyorum!
Yandaş medyanın menfaatlere dayalı, maaşa bağlanmış kalemlerini, köşe yazarlarını bazen okuyor, tek adam rejimini savunan canlı yayın televizyon konuk ve program sunucularını, ekrandan ibretle izliyor, çelişkilerle dolu, ülkeyi, milleti yani çoğunluğun, Türkiye’nin menfaatini değil tek adam zihniyetini savunmaya çalışan ilkesizlere, çerçevesizlere acıyorum. Allah kimseyi, inanmadığı, bile-bile yanlış olduğunu bildiği konuları savunmak zorunda bırakmasın. İlkeli olmak, dik durmak herkesin harcı değildir. Bedel ve direnç gerektirir. Herkes bedel ödemeyi göze alamaz. Teslim olursan, teslimiyet içindeysen, aklın, fikrin ve kalemin de kiralanmış demektir. Bize hür ve bağımsız beyin, vicdan ve kalemler gerek…