Değerli okurlarım, futbolun bir sanat olduğuna yürekten inananlardanım. İnanmamakta mümkün değildir. Bir örnekle sözümüzü güçlendirelim diyorum. Onda ki estetik hangi sporda var. Efendim, dünkü yazımızda birçok açılımlar ve de değişimleri yazdım da, bizim futbolumuzdaki çok önemli açılımımızı, biraz da yerimiz darlığı nedeniyle yarım bırakmıştım. Bir cümleyle tamamlamak istiyorum.
Futboldaki değişimimiz açılımımız çok müthişti, biraz da onurumuzu okşamış, gururumuzu yüceltmişti. Doğru söylemek gerekirse… Dünde söylediğim gibi, 80 milyonluk Türkiye’de, yıllar önce de olsa, Futbol Milli Takımını çalıştıracak bir hoca bulunmadı. İllaki Hollandalı (hâlbuki bizde neler var?) İlla ki Guus Hidding denildi, başka türlü olmazdı da ondan.
Oysa Milli Takımı Dünya üçüncüsü yapan hoca bizde! Milli Takımı Avrupa üçüncüsü yapan da bizde! UEFA Kupasını kazandıran da bizde! Bunların hangisini yabancılar yapacak ki? Biz tekrar kaldığımız yerden devam edelim. Dikkat ederseniz içinde bulunduğumuz ortamda, bu değişimleri yaratma ve değişimlere açılımlara uyma konusunda başka seçeneğimiz olmadığı gibi, her alanda kalitenin, başarının sağlanması, kaliteli ve centilmence futbol oynama şuurunun tüm sektörlere yaygınlaştırılması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Rekabet ve başarı şansımızın daha da arttırılması sözle gerçekleşemeyeceği ve bunun bazı koşulları olduğunu hemen belirtmeliyim. Öncelikle, Sporcunun kendine saygısı, Sporcunun insanlara saygısı, Sporcunun rakibine saygısı, Sporcunun yaptığı spora saygısı olmalıdır. Biz bu önemli değerleri enine boyuna, özene bezene, noktasına virgülüne dikkat ederek yazıyoruz ama, devede kulak misali anlayan yada uygulayan o kadar az ki…
Uzak bir kıtanın finalini izliyoruz televizyonlarda, adam döktürüyor. Ondaki insanlar futbolu sanat haline getirmişler ki; biz de zaten futbol sanattır diye yola çıktık. Avrupa Şampiyonlar Ligi finalini izliyoruz, futbola doyuyoruz, oradaki oyuncular bu işin ahlakını ve sırrını özümlemişler.
Birinci Ligden Süper Lige terfi edecek son takımı (3. takımı) belirleyecek maçlarda, ekrana bakmaya korkuyorsunuz. Tekmeler nereye gidiyor, nereden ses getiriyor şaşırırsınız. Avrupalı bu sanatı daha da olgunlaştırırken, bizler bu sanatı katlediyoruz. Suçlu sadece onlar değil, hepimiz.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
