Değerli okurlarım, insanlar olarak da, ulus olarak da, ne çekiyorsak hep dilimizden çekmişizdir. Şu dil var ya dil, onu biraz ya da gerektiği zaman ısırmayı bilmemiz gerekiyor. Bunu önemli işi becerebildiğimizi söylememiz mümkün değil. Örneğin, yaşadığımız ortamda, çevremizde, mahallemizde, neden bizleri kimse sevmez dersiniz ya da sınır komşumuz ülkeler ve hatta Avrupa ülkeleri, neden bizi ciddiye almaz, zor günlerimizde sırt çevirirler dersiniz.
Çünkü biz onlara (öyle ya da böyle) muhtaç olmamıza rağmen matah bir şeymişiz gibi ileri geri konuşuyoruz. Dilimizi tutmayı, yeri geldiğinde ısırmayı beceremiyoruz. Dilin açtığı yara, kurşun yarasından daha etkilidir. Kurşun yarası iyileşiyor da, DİL YARASI nedense iyileşmiyor.
Bunları neden yazdım biliyor musunuz? Hani, birkaç sezon önce gereksiz bir konu geldi gündeme. Kadınlar Futbolda Söz Sahibi Olmalı mı Olmamalı mı? Konu itibariyle cemaatçileri dinleyelim…
“Hiç öyle şey olur mu? Allah’a karşı gelmek demektir. O’na şirk koşmaktır. Onlar çocuk doğururlar, ev işleriyle uğraşırlar, evlatlık yaparlar…”
Bu ifadelerin hiç birisini ciddiye almıyorum, ipe sapa gelmeyen sözlerde ondan. Bunları anladık da, olmuş yazmış sözde medeni olan cemaatçiler var, onlar daha da tehlikeli. Spora tahrik egemen olunca, bir anda onu temizlemek, ortadan kaldırmak mümkün değildir. Aklıselim insanlar göğüs germezse, bu iş katlamalı olarak devam eder gider.
Kimler, hangi kurum ve kuruluşlar olduğunu söylememe gerek yok, herkes tarafından iyice biliniyor. Ulusal basın (yerel basın da dahil), verilen beyanatlar, gazetelerde sporla iştigal eden büyük yazarlar ve yöneticilerin olumsuz beyanatları, duygusal olan sporseverlerin ve özellikle fanatiklerin, tribünlere taşımasıyla ve tribün amigolarının tahrikiyle olaylar boyut kazanmaktadır.
Bu aşamada hakemlere söz söyleme lüksümüz olmadığını düşünüyorum. Zira Hakemlerin karar verirken türlü imkanlarını kullanmalarının yanı sıra, hakemler en önemli pozisyonlarda bile, bir anda düdük çalmak zorundadırlar.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, futbol müsabakalarında bu türden olayların, futbolcuların acımasızca zarar verici yaklaşımlarına ses çıkarmamak, onları haklı bulmak düşüncesine sahip olmalıyız. Spor dostluktur, Spor kardeşliktir, Spor en olumlu bir yaklaşımdır, Spor en iyi reklamdır, falan-filan… Tribünlerin ayağa kalkması, oyuncuların birbirini kırması, sahaların kapatılması, müsabakaların iptali… O zaman bu güzel sözlerin anlamı ne? Bu sözler havada kalmıyor mu? Bunları bilmemize rağmen yine de dilimizi tutmuyoruz.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA