Tarih 27 Ocak 2016 Çarşamba. Saat 09.05 civarı. Yer, İskenderun Yeni Devlet Hastanesi’ne arka tali yolu yani Numune Mahallesi 194. sokak. Bisiklete bağlı plastik bir sebze kasası içinde, sebze ve meyve yerine, sarıp sarmalanmış sevimli bir yavru, hemen önümüzde, yetişkin birinin kullandığı bisiklet ile ilerliyor. Bisikletli sürücü, sebze kasasının içindeki çocuğun babası olsa gerek…
Sen kimsin çocuk? O kasanın içinde işin ne? Hasta mısın, hastaneye mi gidiyorsun, derdin ne ki böylesi tehlikeli bir yolculuk içindesin? Gözlerindeki ifade korku mu, çaresizlik mi, nereye gittiğini bilmeme me hali mi? Kız mısın, erkek misin? O da belli değil çocuk!…
Otomobil, kamyon, otobüs ve diğer taşıtların işlediği yolda sen sepetli ve oldukça riskli tehlikeli yolculuğunu sürdürüyorsun. Ya ip kopar plastik kasa, işleyen trafiğin ortasına düşerse ne olur halin çocuk? Arkadan gelen taşıtlar seni çiğnemez mi çocuk? Elbet bu soruların yanıtını sen veremezsin çocuk…
*Anlaşılan o ki Baban da Çaresiz
Peki ya baban verebilir mi bu soruların cevaplarını? Belli ki baban da çaresiz. Babanda ister seni bir ticari taksi ile hastaneye ya da evine ulaştırsın. Anlaşılan o ki babanda çaresiz. Cep delik, cepken delik. En sevdiği yavrusunu, çaresizlikten, en tehlikeli yolculuğa kendi eliyle çıkartıyor…
Adını bilmiyorum ama ben seni sevdim çocuk. Yeni Devlet Hastanesi kamera kayıtlarından hastaneye girişin tespit edilirse, seni görmek ve imkanım dahilinde sana bir şekilde yardım etmek isterim çocuk… Hastaysan sana şifa diliyorum. Evine gidiyorsan, evine sağ salim kavuşmuş olmanı temenni ediyorum.
Bir de çocuk senin adını bilmiyorum ama adını öğrenene kadar sana Umut demek istiyorum. Kötü başlamışsın hayata. Ancak umudunu yitirmezsen belki senden sonraki çocuklara Umut olursun… Hanlarda, saraylarda, köşklerde oturan yaşıtların ve onların anne ve babaları senin bu sepetli yolculuğuna inan ki bir anlam veremezler. Çaresizliği yaşamadıkları için bilemezler…
*Gözlerin Bizi Göreve Davet Ediyor
Sen yaşamalısın Umut çocuk. Daha nice umut yolculuğu için direnmelisin… Gözlerindeki ifade“her şeye inat yaşayacağım” der gibi. Yüzün gülmüyor ama düşünceli halin ve gözlerin bizleri göreve davet ediyor. Ben bakışlarından kıssadan hisse kendime bir pay çıkardım. Umarım, ülkeyi yönetenler, Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, bakanlarımız, muhalefet liderleri, milletvekillerimiz de üzerlerine düşen payı hemen çıkartırlar.
*Offf, İçlendim Be Çocuk…
Umut’a devam, Umut çocuk… Pes etmek yok. Varsın bir yolculuğun sebze kasasında olsun. Olsun ama ilk ve son olsun. Sen de bu ülke yaşayanısın ve senin yerin bisiklet üzerindeki meyve kasası değil bir otomobilin, bir ambulansın bilemedin bir Halk Otobüsünün içidir…
Offf, ben içlendim, sen içlenme be çocuk. İnan bana yarınlar güzel olacak. Sen hep böyle masum ve anlayana çok şey ifade eden gözlerle çevrene bakmaya devam et… Nasılsa seni bir gün anlayacaklar Umut çocuk. Ha gayret sık dişini az kaldı…