Spor, Siyaset ve Anılar (1)

0
70

Değerli Okurlarım, spor yazarı olmak, sporla ilgili konuları gündeme getirmek güzel de, bunun için sağlam bir alt yapıya, yeterli genel kültüre sahip olmak gerekiyor. Bu dediklerimden bizde azıcık var, şu ana kadar hiç zorlanmadım. Okurlarım öylesine dikkatli ki aynen şunları söylüyorlar: “-Öcal Hocam, spor makalelerinizi ve kültür sayfanızdaki yazdıklarınızı başka yerlerde ne okuduk, ne de yaşadık. Teşekkür ederiz.”

Ben de onlara teşekkür ediyorum. Anlattığım anılar tamamıyla gerçek ve onların yaşamamış olmaları da tamamen doğru. O aşamada dünyaya gelmemişlerdi daha. Fakat başka yerlerden ayrıntılı biçimde duymamış, okumamış olmaları da, bir dezavantaj! Bu nedenle de, birkaç konuyu ayrıntılı biçimde anlatarak unutulmamasını sağlamaya çalışıyorum. Okurlarımın mutlu olduğunu söylemek beni daha fazla mutlu ediyor.

Yaşamım boyunca, derby müsabakalarını hiç kaçırmadım, özellikle Galatasaray-Fenerbahçe derbylerini sektirmedim. Mesleğimi Ankara’da icra ettiğim yıllarda İstanbul’a gidebilmek hiç de zor değildi. Akşam geç vakit biniyorsunuz ve sabah erkenden İstanbul’dasınız. İzlediğim ilk derbylerde, duyduğum heyecanın dışında önemli olaylara da tanık olmuştum. O dönemde Dolmabahçe Stadı vardı ve tüm spor seveler aynı tribünde otururdu. Gol pozisyonlarında ve gollerde herkesin tarafgirliği ortaya çıkardı.

Başka ilginç görüntülerde vardı… Karınca Ezmez Şevki’de vardı ama melon şapkalı beyler, pür tuvalet hanımlar da bulunmaktaydı. Hayret ederdim… Bu insanlar düğüne baloya gelmiş gibiydiler. Taraftarlar asaletinden ödün vermiyordu. Ufak tefek sürtüşmeler başladığı gibi bitiyordu. Anlatmak istediğim, o zamanın taraftarları, utanmayı, arlanmayı, daha açıkça söylemem gerekirse centilmenliği ön planda tutuyorlardı. Bunun daha başka türlü izahı olamaz diye düşünüyorum.

Şimdilerde, ya her şey tamamen değişti… Ya da futbol tutkusu yozlaştı, burnuna kan kokmaya başladı. Zaten, futbol, günümüze gelinceye kadar o kadar çok can alıp verdi ki, neredeyse, bu tutku dolu spor devletler birliğiyle ortadan kaldırılmaya kadar vardı. Atalarımızın deyimiyle bu “TEPÜKLEME” yani ayak oyunu öylesine yerleşik düzen içinde kendine yer bulmuş ki, ortadan kaldırmayı düşünmek bile tepkiyle karşılandı.

Yakın tarihimize bir göz atalım dilerseniz. Ülkemizdeki ecnebiler takım kurup futbol oynarken, bizim gençlerimiz, ta 100 metre ileriden izleyebilirlerdi, biraz daha yaklaşanların kellesi giderdi. Futbol için devletler savaşacak duruma geldiler… Futbol için muhtemel ihtilaller bile ertelendi. Alt tarafı futbol, tepükleme, ayak oyunu diyemeyiz… Kurallarına göre oynansa, izlense tadına doyum olmaz.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here