Devlet, kurum ve kurallar topluluğudur. Seçilmiş ve atanmışlardan oluşan devlet yönetiminin bir ayağı da bürokrasidir. Bürokrasi, devletin “ağır yükünü” sırtında taşıyan önemli bir konuma sahiptir. Devlet mekanizmasının yavaş işlemesi, “bürokrasi egemenliği”nin varlığından söz etmek için yeterli bir sebeptir.
Devletle ilgili işlerin yürütülmesinde çekiciliğe gereğinden fazla önem verilmesi, bürokratik yapının her açıdan söz sahibi olma isteğinden kaynaklanmaktadır.
Bürokratik oligarşi, ilerlemeyi, gelişmeyi engelliyor. Devlet kurumlarının arasındaki uyumsuzluk, iletişim kopukluğu, koordinasyon eksikliği, anlaşmazlık ve en dikkat çekici olanı da kurumlar arası rekabet… Bürokraside yaşanan ağır işleyiş, zaman, yorgunluk ve maddi kayıpları da beraberinde getiriyor.
Bürokrasideki hantal yapının giderilmesi amacıyla her ne kadar elektronik ortamlar yaygınlaştırılsa da, yasa ve mevzuatların çokluğu ve karmaşıklığı hizmetlerin aksamasına yol açabiliyor.
Eskiden devlet kurumlarına işi düşen vatandaşlar arasında “bugün git yarın gel” tekerlemesi yaygındı. Bu meşhur söz bürokrasiden dert yananların alaylı bir şekilde sitemkârlıklarını dile getiriyordu.
“Yap-boz, deneme yanılma” usulü ile devamlı olarak değişime uğrayan genelgelerin uygulanmaları aşamasında kafalar iyice karışıyor. Kamu görevlisinin tereddütlerine yol açıyor ve işlemlerdeki tıkanıklıklar nedeniyle de vatandaşların tepkilerine tanık oluyoruz.
Çünkü mevzuatlar ikide bir değiştirilince, herkes ayrı telden çalıyor, yorum farklılıklarıyla karşı karşıya kalınıyor. Ülkenin dört bir yanına gönderilen genelgeler aynı ama kişiden kişiye değişen yorum farklılıklarıdır.
Memur hata yapma endişesiyle sorumluluğu üzerine almıyor, topu bir üst makama atıyor, işlemler yarım bırakılıyor. Kurallara tıpatıp uyma alışkanlığı ya da zorunluluğu… İhmal, yanlışlık, bilgi eksikliği, beceri yoksunluğu, sorumsuzluk, erteleme, öteleme, mağduriyet, bezginlik ve hatalar zinciri…
Yasal çerçeve içinde gösterilmeyen esneklik, sistemin bazen düzgün ve hızlı çalışmasını engelliyor. İşçisi, emeklisi, işadamı, tüccar, yatırımcı hatta ülkeyi yönetenler bile “bürokrasinin hantal uygulamaları”ndan, işleyiş tarzından yakınıyor. Aradaki kalın ve yüksek duvarlar kaldırılmadıkça kalkınma, gelişme ve ilerlemeden bahsedemeyiz.
Elbette ki devlet çarkının dönmesi için bürokrasi gereklidir. Ancak yerinde ve zamanında işleyen bir bürokrasiye ihtiyaç vardır. Aksi halde az şeyler yapıp çok şeyler kaybederiz. Sonuçta sosyal ve ekonomik yönden hem devlet hem de vatandaş zarar görür. Görev, yetki ve sorumluluk üçgeninde kaliteli ve nitelikli bir bürokratik yapı, her şeyin üstesinden gelme başarısını gösterir.