Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Siyasiler meydanlarda, yağmurda ıslanarak, nutuk çekiyorken, birbirlerinden arakladıkları vaatleri sıralarken, Üç Mehmetçik yıldırım çarpması sonucu şehit düşüyor, o yetmiyor PKK’nın, saldırılarda füze kullandığı açıklanıyor. Evlere yine ateş topları düşüyor. Bir tarafta ateşli söylemlerle seçime hazırlanma, bir tarafta canla sınanmış acıdan, düşünemez hale gelen aileler, bir taraftan muharrem ayı matemi ve 5,5 gün tatil bunlarla gidiyoruz seçime.
Valla kendi hesabıma bu garip tatillere karşıyım, sanki herkes çok çalışmış, çok varlıklı, çok kazanıyor ve her tarafımızdan huzur akıyor, kan revan içinde değilmişiz gibi havadan tatil düşünüyoruz? Millet geçinemiyor, kış kapıda, yalnızca yakacak masrafı bütün getiriyi yutuyor, birde çoluk çocuk varsa okula giden, yoksulluğu ve çaresizliği düşünemiyorum bile! Ya geleceğimizi ilgilendiren bir seçim var önümüzde? Nereye gidiyorsunuz? Oy kullanmamız gerekiyorken, tatile çıkarım düşüncesi bile insanı çıldırtmaya yetiyor. Şahsen bendeniz bu tatili kendim için küfür sayıyorum.
Önümüzde kutlanacak Cumhuriyet bayramı var, bizi biz yapan, valla onu düşünen bile yok bu koşturmada? Allah’tan okullarda çalışmalar var da arada sırada bando sesi duyuyoruz, herkes tatile kilitlenmiş gibi ne ülke ne de seçimler, hepimiz günlük yaşıyoruz, günü kurtarma derdindeyiz. Bana dokunmayın siz ne yaparsanız yapın der gibi ancak bunu düşünenlerin yarın ağızlarını açıp tek kelime bile etme hakları olmadığı gibi ortadaki kaosa onlarında katkıları olmuş olacaktır. Allah hepimize birden akıl versin diliyorum….
Ve sevgili Çetin Altan hayata veda etti. Nur içinde yatsın, kendisi her ne kadar beni yakın ve küllerimi bahçedeki akasya ağacına gömün diye vasiyet ettiyse de şu an nur içinde uyusun her nerde ise. Hepimiz, büyük bir düşünür ve yazarı kaybettik. Düşüncelerine, inancına, siyasi görüşlerine katılırsınız katılmazsınız. Ancak onun yazım gücüne ve güzelliğine şapka çıkarırsınız diye düşünüyorum. Şahsen bendeniz her türlü yazıyı, kitabı, dergiyi hatta minik aptalca notları okuyan biri olarak, onun yazılarındaki tadı hiç bir kitapta ve köşe yazarın da bulamadım. Bekir Coşkun’un dışında kimsede bulmadığımı söyleyebilirim. O bir başka kullanırdı tümceleri, sözcüklerle dans ederdi. Kitaplarından en az birini okumadıysanız gerçekten öneriyorum okuyun. Çok zevk alacaksınız. Bence yalnız bizde değil dünyadan da bir yıldız kaydı.
& & & & &
Ve Muharrem ayı, Kerbela faciasını daha minik bir kızken okumuştum. O günlerde duyduğum acı ve dehşet hala iliklerimdeki kanı dondurur, peygamber efendimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin’in yalnızca kafirlere boyun eğmemesi ve hak istemesi ile sonuçlanan facia bir insanlık ayıbı yüz karası. Ancak sürekli gelen gidine aratıyor. O facianın üzerinden nice facialar nice Kerbela’lar yaşandı bu güzelim ülkede ve yaşanmaya devam ediyor. Daha minik bir kızken okuduğumda inanamadığım bu felaketlerle daha sonra yeniden yüzleşeceğim, söylense inanmazdım. Ancak durum bu…
Ve insan değişmiyor. Her çağda her devirde vahşi, en vahşi hayvandan daha büyük bir vahşi ve ne yazık ki ders almayan bir yaratık bu ay matem ayı aslında yalnızca muharrem ayı olduğu için değil. Daha dün toprağa inen 102 can ve sürekli arka arkaya gelen şehitlerimiz için matemdeyiz.
Muharrem ayını ve Kerbela felaketini iki kelimeye sığdırırsak hak ve adalet arayışının hazin sonu diyebiliriz. Ve ne yazık ki her zaman haksızlar kazanacaktır. Aslında zavallı ve sefil olduklarını unutmayarak… Şems ne demişti “cahile konuşma seni yener” ve bir cahil ordusu 72 saf çoluk çocuktan oluşan cana saldırsa ne olur? Ve biz Hz. İsa gibi cahiller bilmiyorlar onları affet demeyeceğiz. İsa, onu çarmıha germeye götürürken Allah’ına yakarıyordu katilerini affetmesi için. Allah’tan bulsunlar Allah’ın aslanı Hz. Ali ve Allah’ın sevgili peygamberinin torunlarını, evlatlarını yakanlar. diyoruz. Allah bize bu günleri aratmasın.
Ve sevgili okuyucularım sağlık ve sevgiyle kalalım ayrımsız gayrımsız inadına her zaman. Yase
Günün Şiiri
Beş Kuruşa Aşk Şarkıları
Bir yalnızlık büyütürdüm saksıda
kalandı çok eski günlerden
bir bana yetsin, hıncımı arttırsın
aşkımı pekiştirsin diye sevince.
Günüydü, gelip durdu hüznümün önünde
gidilmemiş bir saklı deniz sandım.
Kıpırdamazdı yapraklar geceyle
tüketirdi çiçeği, kuşu sevdiremeyen konyak
bana neydi gülmeler, şarkılar
otobüs durakları, alandaki kalabalık
geldi durdu, alana merhaba dedim.
Bir göz bozgundur yerine göre
vururdu pencereme rüzgâr,
ben hep öyle bir gözdüm
çığlığını kendine saklayan.
Düş kurmazdım, beklemezdim şurda burda,
çiçek demetleri, bisikletler geçmezdi
apansız geliverdi sokağıma.
Hıncım bana kalsın gayrı
sen yalnızlığımı götür.
Bana çay demlemeyi öğret
elimi yüzümü yıkamayı,
ağzıma rakı koydurma.
Hıncım bana kalsın diyorum
çünki ben bu kenti kendimde büyüttüm
bir barbarın vahşi ateşiyle,
çünki yapılarının taşında onulmazlığım
çünki şarkılar kanımın bedeli.
En sevdiğim kelimeler gibisin
örneğin öfke gibi
hani bir zamanlar
dağda ve sokakta açan.
Örneğin umut gibi
günde, gecede yitip durduğumuz
zeytin dalını dal eden.
Örneğin aşk gibi
denizlerin üzerinde yürüten.
Örneğin kavga gibi
yüreğimi sıkı, saçlarımı kara tutan
kayaları yumuşatan kavga gibi.
Denizler benim kadar kıpırdayamaz
bak şimdi parklardayım
bir çocuğun menevişli gözlerinde.
Hüzünleri bırakmanın günü
günü çığlığı olmak dünyanın,
hüznümü iki kat ediyor ama
gecede alnıma dayalı alnın.
Ahmet OKTAY
Günün Fıkrası
Baba kutup ayısı ile oğlu dolaşıyorlarmış. Yavru ayı: “Baba, benim dedem kutup ayısı mıydı?” diye sormuş. Babası da: “Tabii ki oğlum” diye cevaplamış. Biraz daha yürüdükten sonra Yavru ayı: “Peki, dedemin babası kutup ayısı mıydı?” Baba biraz meraklanarak: “Tabii ki yavrum, dedenin babası da kutup ayısıydı, niye merak ettin ki?”
Yavru ayı: “-Hiiç…” diye cevap vermiş. Biraz daha yürüdükten sonra Yavru ayı yine: “Peki, dedemin annesi?” Baba, biraz da sinirlenerek: “Evet yavrum, o da kutup ayısıydı” sertçe karşılık vermiş. Aradan fazla geçmeden Yavru ayı yine: “-Peki baba, dedemin babasının babası, annesi, amcası filan hepsi kutup ayısı mıydı?” diye sormuş. Babası bu sefer kızarak: “Evet, hepsi kutup ayısıydı. Benim babam, annem, annenin babası, annesi, onların babaları, anneleri, senin bütün sülalen kutup ayısı tamam mı?” diye bağırmış. Ardından da “niye soruyorsun bunları” diye azarlamış oğlunu. Oğlu da: “-Nerden bileyim. Üşüyorum”
Günün Sözü
Dehanın yüzde biri ilham, yüzde doksan dokuzu terdir.
Thomas EDİSON
Attığınız tokada karşılık vermeyen kişiden sakının: O hem sizi bağışlamaz hem de kendinizi bağışlamanıza olanak bırakmaz.
Bernard SHAW
Hayatta en büyük eğlence, başkalarının “Yapamazsın” dediğini yapmaktır.
Walter BAGEHOT
Övülmek isterseniz, alçakgönüllülüğü yem olarak kullanabilirsiniz.
Chesterfield