Grekçe kök anlamında “yazmak, çizmek” fiili bulunan karakter sözcüğü; “Birey ve nesnelerin, kendine özgü yapısı, onu başkalarından ayıran temel belirti” anlamıyla tanımlanır sözlüklerde.. Matbaa harflerinde görebiliriz mesela kavramın “ayırıcı nitelikler içeren” anlamını.. Ki, her harf bir karakterdir zaten yazı dilinde..
Karakter kavramı; “Bireyin davranış biçimlerinin bütününü belirleyen ana özellik” anlamıyla kullanılır felsefede.. Eğitimde ise; “Kişinin kendisine egemen olmasını, kendisiyle uyum içinde bulunmasını, düşünüş ve eylemlerinde tutarlı, sağlam kalabilmesini sağlayan özellikler bütünü” bağlamında “üstün manevi özellikler” kazanımı anlamıyla yer alır..
Kişilerin, izi kendine özgü olan parmaklarıyla kalemi tutarak attıkları imza gibi çizimlerde de kullanırız karakter sözcüğünü.. İmzanın izini taşıyan kağıdın ve kalemin de vardır elbette kendilerine özgü birer yapısı.. Kaldı ki, yoksa bile, atılan imzanın izinde kazanırlar kendi karakteristik niteliklerini..Kimya dalında Nobel’e imza atan Aziz Sancar’ı yetiştiren Cumhuriyetimizin ve onun eğitim kurumlarının kurucusu Mustafa Kemal’in; “Benim karakterim özgürlük ve bağımsızlıktır! Manevi mirasım bilim ve akıldır!” sözlerinin izinde kazanırlar eğitim sürecindeki çocuklarımız da karakterlerini..
Pedagoglar, çocuğun karakterinin, 0-6 yaş arasında ailede oluşmaya başladığını, çevresel etkileşim sürecinde yazılıp çizilerek kökleştiğini söylerler.. Özetle karakteri, insana doğal ve sosyal çevre tarafından yazılan, çizilen öz yapı oluşumları olarak tanımlarlar..
Doğmadan önce, içinde bulunduğu rahimsel ortamdan duyular yoluyla başlar izlenimleri özümlemeye bebelerimiz.. Doğum sonrası çevreden gelen seslerle çizerler resimleri.. Özümleyerek tabi ki zihin tanımlı beyin duyum merkezi hücrelerinde izlenimleri.. Aynı sesi tekrar duyduğunda, o sesle bağlaşımlı çizdiği resimle eşleştirerek anlamlandırır çevresindekileri.. Sürecin devamında, zihinde çizdiği resimlerin anlamını karşılayan sözler olarak algılar sesleri..
Edinilmiş izlenimler arasında bağlantısal akışımla başlar düşünme olgusu.. Çıkar açığa, yöneldiği sözün nedenlerinde akıl.. Nedeni söz olan yönelişlerle başlar akıl yürütmeleri.. Sonra? Sonra, seslerle taklit etmeye başlarlar sözleri.. Taklidi seslerle zihinsel resimler arasında bağ kurarak elbette.. Zihinde çizdiği soyut resimleri, dille somutlaştırma amaçlı seslemeler yapar diğer ifadeyle. Özetle, duyumsayıp yöneldiği sesleri, sözleri; zihinsel resminin anlam karşılığı olarak isimleştirip kelama başlar çocuklarımız.. Eş zamanlı geçerler isimlerle zihinde çizdikleri soyut resimleri, elle somutlaştırma amaçlı çizgileme sürecine..
Tarihi, yazının bulunuşuyla başlatır tarihçiler.. İyi de, peki yazıdan önce dünyanın tarihi yok muydu? Olmaz olur mu? Yazıdan önceki tarihin varlığını bize anlatan ne? Resim.. Mağara duvarlarından kayalara, kayalardan taşa, toprağa, topraklardan kil tabletlerine, kil tabletlerinden keten bezlerine; yazı başlangıcından beri resimdi zaten.. Okul öncesi çocuklarımızın biz büyüklere düşsel gibi gelen, gerçekte ise düşünsel resimleri örneği karikatürsel çizgilerde keşfedilmiş yazı.. Zihindeki soyut resimleri, elle somutlaştırma amaçlı çizgileme sürecinde icat edilmiş harfler..
Önce duvarlara çizmişiz okul öncesi çocuklarımızın kalemle oyunlarındaki gibi tarihte karikatürsel resimleri.. Heceleyerek okumuşuz çizdiklerimizle kastettiğimiz resimlerin anlamını.. Tek tek karakteristik harfe dönüştürmüşüz sonra, soyut resimleri dille somutlaştırma amaçlı isimleyip seslendirme sürecinde..
Mini mini birlerin öğretmeni olduğumu yazmıştım “Kalemle Oyun” başlıklı önceki yazıda.. Tek tek harfe dönüştürdüğümüz soyut resimleri, dille somutlaştırma amaçlı seslendirme, elle somutlaştırma amaçlı çizgileme sürecimiz devam ediyor..
Son tahlilde kendi kendilerine egemen olma, düşünüş ve eylemlerinde tutarlı, sağlam kalabilme kazanımlı eğitim sürecindeki, (her birinin izi kendine özgü olan parmaklarıyla kalem tutan) kelamı ışıklı öğrencilerim; Ali, Enes, Ela, Melis, Arel, Derin, Ege, Meltem, Orkan, Tuana Uçmaz, Sude , Ezel, Toprak, Ayşenur, Yunus, Beril, Yusuf, Tuana Bedir, Deniz, Doğukan, Damlasu, Zelil, Arda Mete, Efe, Ada, Katibe, Çınar, Sude Türkan, Rüya, Asel, Dilara, Elif, Yusuf Emre, Enver, Tuana Şirin, Orhun, Tuna’nın, çizgileriyle imzalıyorum eğitimin karakteri başlıklı yazıyı..
Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com