Değerli okurlarım, çok iyi hatırlayacağınız gibi, dünkü sayımızın son paragrafında önemli bir bitkiden söz edeceğimi bildirmiştim. Yemeğin yanında müthiş dayanılmaz bir kokusu olmasına rağmen, limon altında oturanlar ve de bizim gibi daktilo başında duygularını dile getiren yazarların vazgeçemeyeceği bir bitkidir. Bu müthiş bitkinin adı Sarımsak! Bildiniz değil mi?
Bunu neden hatırlattığıma gelince; Sporcu olsun ya da olmasın, herkes bu bitkiyi yesin kardeşim. Boşuna değil, çok önemli faydaları vardır. Önemli bir antibiyotiktir. Sarımsak, tıbbi değeri binlerce yıldır bilindiği için yaygın biçimde kullanılan çok değerli bir bitkidir. Soğuk algınlığı, öksürük ve değişik mikroorganizmalara karşı olan etkisinden dolayı ‘Halk İlacı’ olarak kullanılmıştır. Aynı zamanda sarımsağın damar sertliğini azaltıcı, kanı sulandırıcı, kolesterolü ve tansiyonu düşürücü etkilerinin bulunduğunu hepimiz bilmekteyiz. Bu nedenlerle sarımsak her zaman gündem oluşturmuştur.
Bitmedi. Sporcu olsun olmasın, herkese önerdiğim (limon altında oturanlar da buna dahil) bu müthiş bitkinin iyi bir doğal antibiyotik olduğudur. Sadece bakterilerle savaşmakla kalmayıp, mantar ve diğer mikro organizmaların çoğalmasını da yavaşlatır. Zayıflama programlarında kilo vermeye yardımcı olur. Taze sarımsağın hoş olmayan kokusu, midesi hassas kişilerde rahatsızlığa yol açtığı için değişik yöntemlerle azaltılmıştır. Tablet veya kapsüllerinin kullanımı da son yıllarda giderek yaygınlaşmıştır.
Ancak midesi çok hassas olan kişilerde, mide ve bağırsak rahatsızlıkları, bağırsak gazı, bulantı yapabilir. Ayrıca bazı düşük tansiyonlu kişilerde, ender de olsa tansiyonu daha da düşürdüğü gözlemlenmiştir. Bunlara da dikkat etmek gerekiyor.
Sarımsakta bulunan bazı etken maddeler kanın pıhtılaşmasını engeller. Bu yüzden kan sulandırıcı etkisi olan ilaçların, bu ilaçlarla beraber alınması önerilmez. Sarımsağın kıssadan hisse insanoğluna faydaları bunlar. Sarımsağın tarihçesini de hazırladım. Müsait zamanda sanat sayfamda sizlere sunacağım.
Bayanlara sunduğum egzersizle ilgili bir paragrafım daha var. Burada da oldukça bilinçli olmak gerekiyor. Egzersizden sonra, hemen her şey bitmiyor. Kaybedilen suyu telafi etmek ve duşu ihmal etmemek gerekiyor. Duştan sonra, bayanların kese yapmaları o kadar isabetli olur ki, ciltleri pırıl-pırıl olur.
Egzersizle ilgili önerilerimiz bitmedi ama uygulanırsa bu kadarı yeterli. Tekrar etmekte yarar var diye düşünüyorum. İdman, egzersiz ne yaparsanız yapın ama mutlaka vücudun kaybettiği su oranını mutlaka telafi etmelisiniz. Güzel bir fiziğe, muhteşem bir görüntüye sahip olmak isteyen bayanlar günlük egzersizden sonra, iki küçük şişe doğal maden suyu, 7-8 bardak fazla soğuk olmayan su, iki fincan da ada çayı içmelidirler. ‘Ne faydası var’ demeyin. Bu dediklerimi uygulayan sonucunu gözlerinizle göreceksiniz.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA