Sporla Beraber İbadet (1)

0
46

Değerli Okurlarım, sporu sevmek ve özellikle futbolla iç içe olmak oldukça değişik bir hadise. Futbolla yatıp, futbolla kalkıyorum diyenlerin sayısı hiç de az değil. Ligler Ağustos ayında başlayacak ama öncesinde ‘Mübarek Ramazan’ var. İslam Âlemi O’na odaklanmış olacak.

Bu makaleyi daha önce yazmıştım ve hatta ikinci kez yayınlıyoruz. İçeriğinde çok şeyler olmakla beraber daha çok, sporla uğraşan ve futbol oynayanlarla ilgili olacaktır. Ekmeğe haram karıştırmak var ya, işte onlardan da örnekler vereceğim. En ağır sporu yapan futbolcularla, bireysel spor yapanlar gündemimizi oluşturacaktır. Bizde onlar hakkında görüşlerimizi açıklayacağız.

Konumuz; genelleme yapacak olursak; “Sporcular oruç tutmalı mı, tutmamalı mı?” Yöneticilerin şu ya da bu nedenle sessiz kalmaları, teknik direktörlerin oyuncuların dümen suyuna akmaları falan… Bunlar bir yere kadar tamam da, ulusal basın ne yapıyor? Her şeyin en iyisini onlar biliyorlar ya. Bu konuda ciddi olarak, ısrarla, dikkat çekecek bir makale göremiyoruz. Onlar da okurlarının mı dümen suyuna gidiyorlar dersiniz.

Yine de ülkemizde az da olsa fiziksel etkinlikler, aktiviteler, futbol ve de dini inançlar arasındaki ilişkiler, ucundan kıyısından bile olsa, düşünülür durumda olması takdire şayan yaklaşımlardır. Türk toplumu için her zaman duyarlı bir konu olan inançlar ile futbol arasındaki farklılıklar veya birbirini destekler durumlar hakkında bilgilendirici dokümanlar, yeterince kaynak yoktur.

Çevremize şöyle bir baktığımızda, ‘Futbol karın mı doyurur- O top şunların kellesiydi…’ diyenler maalesef hala mevcut. Bu nedenlerle ilerlemeler, aşamalar, güzellikler oluşturmak Batı toplumlarının inhisarında olmuştur. Be nedenle de bizi sevseler de, sevmeseler de belli konularda Hıristiyan Âlemi’ni hep ön planda tutuyorum doğal olarak. Bunu söylerken de, dünlere göre İslam Âleminde de, yani körü körüne dinci olanların, o karanlığa gömülenlerin zihniyetinde de gözle görülür değişiklikler olmakta, örülen duvarların kerpiçleri teker-teker dökülmektedir.

Din kitaplarıyla propaganda yapanlar gibi riyakârlık paçalarından aksa bile, herkes uykudan uyanıyor, nohuda kömüre kanmıyor, vaatlere inanmıyor. Türk milleti şeffaflık, dürüstlük istiyor. Doğal olanı da bunlar değil mi? Şunları da söylemeden geçemeyeceğim. Özellikle Cuma namazlarında, badem bıyıklıların bulunduğu camilerde her şeyden söz edilirken, Atatürk’ten ve futbolumuzun kalite kazanmasından söz edilmemesi gerçekten düşündürücü…

Hıristiyan Âlemi’nin üst düzey yöneticileri şunları söylüyor; ‘Spor coşkusu sıhhi değerlere verdiği önem nedeniyle, insanın manevi ve tinsel yükselmesinde giderek daha gerekli olan bir araç haline ve bu şekilde düzenli, barışçıl bir toplum oluşturulmasına katkıda bulunacaktır…’

Efendim, korkunun egemen olduğu toplumlarda başarıdan söz edilemez, sporun ismi bile zikredilmez. Bunu bazı yobazlara anlatmak mümkün değil!

Mutlu olun, mutlu kalın…  SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here