Değerli Okurlarım, acının ne olduğunu anlayabilmek için, yaşam savaşının ne olduğu erdemine varmak için, adam gibi adam olmayı içimizde sindirebilmemiz için, daha çok yol almamız gerekiyor. Bu sözlerimle ne futbolumuzu nede ülkemizi ima yollu bile suçlayacak değilim. Aklımdan bile geçmediğini hemen söylemeliyim…
Ancak, suçlaması gerekenler varsa, o da bizleriz. Yani bu ülkede yaşayanlar, ülkeyi yönetenler, futbolumuza sözde yön verenler, burunlarından kıl aldırmayanlar… Yani bu topraklarda yaşayanlar, ölümsüzlük varmış gibi her tarafı parselleyenler, masum insanları muhtelif kuruluşları mağdur edenler, tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyenler, namazını kıl da, daha sonra ne yaparsan yap diyenler…
Şunları söylemeye çalışıyorum: Suçlu aramaya gerek yok, suçlular “Biz Buradayız” diye avaz-avaz bağırıyorlar… Yani suçlu biziz, bizleriz! Futbolumuzda suç işleyenler ceza almazlar, hatta uyarılmazlar ama öyle teşvikler gelir ki, şaşar kalırsınız. Bazı adam gibi adamlarla beraber, futbolumuzda acılar içinde. Bu acıyı herkesin hissetmesi, yaşaması gerekmiyor mu?
Aslında, yaratılan acıları herkesin çekmesi gerekmektedir. O acıları, ortak vücuda sahipmişiz gibi, o acılardan bir miktar alıp, onun ortadan kakmasına ve de güzelliklerin ve adaletin gelmesine önayak olmalıyız. Bunları söylemek ve yazmak o kadar kolay ki ama uygulama safhasına gelince, adam gibi adamları ara ki bulasın. Onlar ya toz olmuşlardır ya da duman, sık-sık da arazi olurlar göbeklerine bakmadan.
Futbolumuzda, hepimizi ilgilendiren ve üzülmemiz gereken bir olay olduğunda, ilginç gelişmeler hemen kendini gösterir. Delikanlı ulusal basın hemen tarafgir olur ve onunla da kalmaz (kendi satılık ya) suçlunun lehine hayatının yazılarını yazar ve çizer. Kendisinin başka şansı yoktur. Aldığı para uğruna futbolumuzun zarar göreceğini bile-bile o kişi ya da kişileri savunur, parçalarından namus akıyormuş gibi, elini kolunu sallayarak gezer. Bunlar gazeteci maalesef!
Efendim, ülkemizde isim yapmış, yayınladıkları spor makaleleriyle haklı (!)olarak tanınmış, ünlenmiş kalemşorlar, yani delikanlı gazeteciler; gerçekleri yazmazlarsa, suçluyu savunurlarsa, aldıkları gayri kanuni maaşları, hak etmeye özen gösterirlerse…
Daha sonra da, “Herkes ne kadar namusluysa, bizde o kadar namusluyuz” diyerek yaptıkları pisliklerden yakayı sıyırmaya kalkarlarsa, futbolumuz acılardan kurtulamaz acılar içinde kıvranır durur. İlginçlikler devam ederken, ekstradan ben de sizlerle ilginç bir şey anlatmak istiyorum ama yerimiz izin vermedi. Yarına!
Mutlu olun, mutlu kalın…SAYGILARIMLA