Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Sadi (Fars şâiri ve İslam âlimi) “babanın mirasını istiyorsan bilgisini öğren… Onun parasını hemen harcayabilirsiniz” der. Bendeniz de bu söze candan katılıyorum.
Bize de rahmetli babamızın Bilgeliğini ve bilgelikle özdeşleşen adı miras kaldı. Kardeşimle onunla zaman geçirme olanağımız olmadı. Aklımız ermeden onu göklere yolladık, yıldız olsun diye. Bu yaşa kadarda onu yıldız olarak düşündük. Hiç başımızın üzerinden eksilmeyen yağmurda, kışta, fırtınada… Ne zaman onu arasak, ona ihtiyacımız olsa, bütün yıldızların toplamından çok parlıyor buluruz onu gökte, başımızın üzerinde omuzlarımızda eli.
Bize bilgeliğini ve devasa bir kitaplık bıraktı miras olarak. İçinde kaybolurduk küçükken, büyüdükçe, kitapların içeriği ile erimeye başladık. Küçükken onu ve bilgeliğini dinlerdik, eşten, dosttan, yakından, uzaktan, herkesten. Şimdide onu dışarıdan dinliyoruz. Hatta bizlerden onlarca yaş küçük tanıdık tanımadık herkesten. Onlarda kendi babalarından dinlemişler onunla yaşamış gibi. Bize her zaman ışık olarak, ölümsüz bir miras bıraktı. Biz bu mirasla büyüdük çalıştık çocuklarımızı da bu mirasla büyüttük.
Ve biz ancak bu mirasa layık olmaya çalıştık. Üzerine bir şey kattık mı? Hiç sanmıyorum. Ancak onun çocukları olduğumuzu hiç unutmadık. Bendeniz her zaman babamı Atatürk gibi düşünmüşümdür. Öyle bir miras bıraktı ki, üzerine bir şey ekleyemiyorsunuz, ancak onu korumaya ve layık olmaya çalışıyorsunuz bütün gücünüzle. Bize bu mirası bırakan babamızı her zaman rahmetle, saygıyla, sevgiyle görmediğimiz halde büyük bir şefkatle anarız.
“Çocukluk çağında baba korumasından daha güçlü bir ihtiyaç düşünemiyorum” demiş Sigmund Freud. Buna da katılıyorum tabi olarak ancak baba koruması yalnızca babanın beden varlığı ile olmuyor. Yani manevi olarak korunduğunuzu algılamamız gerekiyor. Ve biz bu manevi gücü hissederek büyüdüğümüz için şanslıyız. Ve düşünüyorum ki ne kadar mutlu çocuklarmışız aslında. Pratikte babasız sayılıyoruz, ancak belki babayı en babalı olanlardan daha çok hissederek yaşıyoruz.
Babalar günü
Dün kutladığımız Babalar günü ilk olarak 1907 yılında Amerika’da meydana gelen bir maden kazasında çoğunluğun “baba” olduğu 360 erkeğin ölümünün ardından her yıl önceleri anma günü olarak kutlanmaya başlanmış olmasına rağmen daha sonra kazayı takip eden birkaç yıl sonra, 1910’ da Smart Dodd, Sivil Savaş Veterineri olarak çalışan ve 6 kardeşi ile birlikte kendisini tek başına büyüten babasına, tıpkı anneler günü gibi özel bir gün hediye etmek istemiş. Bu yüzden babasının cesur ve sevgi dolu bir biçimde kendisini ve kardeşlerini büyüttüğünü tüm dünyaya duyurmak için bir günü düzenlemiş. Çokta iyi etmiş doğrusu. Ve böylece resmi olarak ilk Babalar Günü kutlanmaya başlamış 19 Haziran 1910’da…
Bu bapta bütün babaların ve kendini baba gibi algılayanların babalar gününü kutluyorum. Sağlık ve sevgiyle hep birlikte kalalım sevgili okuyucularım. Ve bugün ki şiirleri bütün babalara armağan ediyorum. Yase
Günün Şiiri
Baba!
Her yılbaşında
Sana söyleyecek bir tek
Sözüm var !
‘Seni ne kadar çok seversem’
O kadar
Çok olsun ömrümden geçen yıllar…’
Baba !
Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım
Ne zulüm, ne ölüm, ne korku
Başımı eğmez !
Yalnız senin elini öpmek için
Eğilir başım
Babam, ağabeyim, kardeşim
Arkadaşım…
Nazım HİKMET
Baba… Oy Baba
(A.Ekber ÇİÇEK)
Baba seni düşde gördüm.
Yaz-baharın kışda gördüm.
Bir el verdim, tutamadın,
Yüreğini yasda gördüm..
Oy baba…oy baba…
Gölgen düşmüş göğe baba.
Erenler safında durmuş,
Gök serilmiş yere baba…
Baba seni darda gördüm.
Yolunu çıkmazda gördüm.
Bir ses verdim duyamadın,
Kirpiklerin yaşda gördüm..
Oy baba…oy baba…
O nasıl tebessüm baba.
Türküler selama durmuş,
Sazın öksüz kalmış baba…
İsmet Onar
Günün Fıkrası
Heykel
Kadın sevgilisiyle birlikteyken kocasının eve girdiğini duyar.
“Çabuk! Köşeye geç ve bir heykel gibi davran. Adamın her yerine bebek yağı sürer, üzerine de bebe pudrası serper.”
“Sakın kımıldama ve heykelmişsin gibi davran!”
“Bu nedir hayatım?” diye sorar kocası kapıdan girer girmez.
“O mu? Sadece bir heykel… Smithler yatak odaları için bir tane almışlardı. O kadar sevdim ki bir tane de ben ısmarladım.” Kimse o andan itibaren heykel hakkında konuşmaz hatta yatağa girene kadar. Gece saat iki gibi koca kalkar ve mutfağa gider, bir kaç dakika sonra da elinde bir sandviç ve bir bira ile geri döner; “Al bakalım, der, bir şeyler ye. Ben 3 gün boyunca Smith’lerde idiyot gibi dikilirken kimse bana bir bardak su bile vermemişti.”
Günün Ayeti
Hazreti Ebu Hureyre (radıyallahü anh), Rasülullah (sallallâhü aleyhi vesellem) Efendimiz’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Kim, faziletine inanarak ve karşılığını yalnızca Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân, 28, Savm, 6; Müslim, Sıyâm, 203)
Günün Sözü
Babanın mirasını mı istiyorsun? Bilgisini öğren. Onun parasını hemen harcayabilirsin.
Sadi
Çocukluk çağında baba korumasından daha güçlü bir ihtiyaç düşünemiyorum.
Sigmund Freud
Babanın erdemleri çocuklarının servetidir.
Anatole France
İnsan babasına borçlu olduğu saygıyı, ancak baba olunca duyar.
Goethe