Ertuğrul Günay (Kültür ve Turizm Bakanı): “…Değerli basın mensupları, mutluluk ve sevincimi sizlerle paylaşmak istiyorum bir başarıya daha imza atmanın gururunu milletçe yaşıyoruz. Hatay’ın Reyhanlı ilçesine bağlı Tayinat Höyüğü çevresinde “ucube’ birinin dolaştığına dair bakanlığımıza bir ihbar geldi. Ekibimiz ihbarı değerlendirmek üzere hemen harekete geçti. Aylarca süren arama tarama faaliyetlerinden sonra mağaraya gizlenmiş 3000 yaşlarında bir adamı uyur vaziyette karşımızda bulduk.
Gürültüden uyanan yaşlı adam bizi aniden karşısında görünce şaşkına döndü. Gördüğünüz üzere gözleri heyecandan fal taşı gibi açılmış durumda. Korkusundan olacak ki, yaşlı adam oracıkta donup kaldı, birden taş kesildi.
Belli ki, yaşlı adamın hayatında hiç rastlamadığı “güneş gözlüklü, elinde cep telefonu, telsiz, detektör ve projektörlü, kravat takmış takım elbiseli…” insan tipleriyle karşılaşması doğal olarak onu ürkütmüştür. Yaşlı adamın zaman kavramının yok olduğu, hangi devirde yaşadığı ve aradan 3000 yıl geçtiğinin farkına varmadığı anlaşılıyor. Kendini hala yaşadığı çağda sanıyor.
Kimlik soruşturması sonucunda yaşlı adamın HİTİT vatandaşı olduğunu saptadık. Bu un üzerine Hititçe bilen bir tercümanın aracılığıyla yaşlı adamı sorgulamaya başladık. Şimdi masum bakışlı bu ihtiyar delikanlın kimliğini açıklıyorum. Sizde şaşıracaksınız. Evet… Huzurlarınızda Hitit Kralı SUPHİ Bey!
Tercümanın anlattığına göre, kral SUPHİ’nin ülkesi saldırıya uğramış. Saraydan kaçarak canını zor kurtarabilmiş ve bir mağaraya gizlenmiş. O gün bugündür hayatını bin bir zorluklarla devam ettirebilmiş. Tercüman aracılığıyla kral SUPHİ beye şunları ilettik: ‘Onun gibi bir inan olduğumuzu aramızda sadece çağ farkından kaynaklanan bir değişime uğradığımızı, bizden korkmamasını’ belirttik. Ayrıca Antakya Açık Hava Müzesi’ndeki huzur evine yerleştirip, 3000 yıldır yokluk ve yalnızlık içinde çektiği ıstırabı unutturmak amacıyla sağlık, barınma ve beslenme dâhil her türlü ihtiyacını karşılama müjdesini verdik.
Biz Türkler, geleneğimiz gereği misafirperverliğimizi göstereceğiz. Kral SUPHİ Bey artık Türk milletine emanettir! Unutmadan bir ayrıntıyı daha size ileteyim. Kral SUPHİ, tercümana “Bu ülkenin kralı kimdir?” diye sormuş. Tercümanımız da “Bu ülkede kral yoktur. Demokrasi dediğimiz kendi kendine yöneten bir halk vardır” demiş. ‘Bu devirde kimse kral değil, şah değil, padişah değil, bezirgân değil…” şarkısıyla SUPHİ beye izah etmeye çalışmış.
Kral SUPHİ’nin bizden bir ricası var: “Eşi kraliçe SUPHİYE’nin bir an önce bulunup yanına, huzurevine getirilmesi…” Herkesi hoşgörü kenti ve medeniyetlerin beşiği Hatay’a, Antakya Müzesi’ni ziyaret edip Kral SUPHİ beyle tanışmasını ve 3000 yıl önceki hayat hikâyesini ondan dinlemelerini tavsiye ederim. Basın toplantısı bitmiştir arkadaşlar.”
