Değerli Okurlarım, takdiri İlahidir, kaderin bir cilvesidir engelli olmak. Özenilecek bir şey değildir. Onları anlamak için de, bir kez olsun empati yapmakta fayda var. Engelsizlerin Allah’a şükretmelerinin yanı sıra, onları sevmeleri de şarttır. Nüfusumuzun yüzde 8 ya da 10’un engelli olduğunu duymaktayız. Az mıdır, çok mudur fikir yürütemeyiz ama engelsiz olarak geçinen o kadar engelli var ki aramızda saymakla bitmez. Bunları sınıflara ayıralım dilerseniz…
Dilinden engelli olanlar, Düşüncede engel olanlar, İnsanlara art niyet besleyen engelliler, Engellilere tepeden bakan engelsiz engelliler. Yani, sözünü sohbetini bilmeyen, yanlış düşünceli, herkese art niyetli, üstüne üstlük çaresizlere tepeden bakma gafletine düşenler. Bana göre bunlar en büyük engelli…
Engellilerle ilgili bu makale nereden çıktı diyeceksiniz… Şehrimizde ki engellilerin çoğunu tanırım, selamlaşırım ve hepsi de dostumdur. Terbiyeli saygılı güzel insanlardır. Ramazan içinde bazı engelli kardeşlerim bana sitem ettiler: “-Öcal hocam, bizi iyice unuttun…”
Her ne kadar sitem ama inanın bıçak gibi işledi, çok üzüldüğümü de söylemeliyim. Engelli kardeşlerimizi unutmamız söz konusu değildir. İşlerimizin yoğunluğundan, havaların sıcaklığından olmalı. Bunun ikisi bir araya geldiğinden “UNUTKANLIK” nasıl oluyor. Beni bağışlasınlar…
Bu makalemizde, tüm engelli kardeşlerimize (sporcu olsun ya da olmasın, benim için hepsi aynı) engelliler, engelli sporcular ve aynı zamanda engellik ahlakı, bu tanımın tanımlanması, benimsenmesi gerektiğini vurgulamaya çalışacağım. Öyle ya, bir şeyin tanımlanması ve ahlaki değeri vardır. Gerek gördükçe, bilgilendirmek bakımından bildiklerimizi sizlere sunmaya çalışacağım…
Her şeyde ahlak aranır, bunun rengi, dili, dini olmaz ama ahlak denildiğinde (sporda da sık-sık söz ediyorum) beyaz renk akla gelir. Gri bile olsa tedaviye ihtiyaç vardır. Böyle anlaşılmalıdır.
-İş Ahlakı (Genel Olarak),
-Siyasi Ahlak,
-Meslek Ahlakı,
-Spor Ahlakı.
Ahlakı, konumları itibariyle sınıflara ayırıyorsak da, sonuçta ahlakın tanımı biridir. Bizler, sözde engelsizler olarak, bu güzel insanlara sakat, özürlü tanımlamasını yapıyoruz. Onlarda her Türk vatandaşı gibi aynı haklara sahiplermiş gibi gözüküyorlar. Ancak, onlara insanca davranılıyor mu? Değer veriliyor mu? Özlük hakları savunuluyor mu? Onlara sahip çıkma erdemini gösterebiliyor muyuz?
Bu tür soruları kendimize sorduğumuzda, “acaba” diyorum “vicdanımız bizi rahatsız ediyor mu, etmiyor mu?” Büyük bir ülkeyiz ve buna paralel olarak sorunlarımız da dağ gibi. Mağdurlarına şefkatle ve samimi olarak eğilen ülkeler bana göre büyük ülkelerdir. Sadece bizim için değil, herkes için bu böyledir ve böyle olmalıdır.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA