Yaşar Kemal, Yaşar!

0
410

“Edebiyatımızın en büyük adlarından Yaşar Kemal sonsuzluğa göç etti!” Bu manşet ve “Hayatı boyunca barış, insan hakları, özgürlükler ve demokrasi için mücadele etti, toplumun vicdanı oldu”  yorumuyla haberleştirmişti 28 Şubatta yitirdiğimiz yazar Yaşar Kemal’in aramızdan ayrılmasını 1 Mart tarihli Cumhuriyet gazetesi..

Necatigil, “Adı, soyadı / Açılır parantez / Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti / Kapanır parantez” der, “Kitaplarda Ölmek” adlı şiirinde.. Ya kitaplarda doğanların? İki tarih arası o kısa çizgide gizli olsa da ömürleri, parantezi kapanmaz onların.. Yaşar, yaşama değer, değere yaşam katarak kitaplarda doğanlar.. Yaşar, yaşamı kitap, kitabı yaşam olanlar.. Yaşar elbette zamana çentik atan Yaşar Kemaller..

Kimi insanlar çentiklenir zamana, kimileri çentik atar.. Zamana çentiklenenlerden ne bir ses kalır yarınlara ne bir seda.. Ya, zamana çentik atanlardan? Cevdet Kudret, “Biz sabah doğup akşam ölen böcekleri düşünerek ömrümüzü uzun sanıyoruz” cümlesiyle tuzlu sular çarpar yüzümüze.. Devamında, “Bunu evrendeki sonsuz zamanla karşılaştırmaya içimiz el vermiyor” diyerek ayna tutar..

Tutulan aynayı, “Bir merhaleden güneşle derya görünür, Bir merhaleden her iki dünya görünür, Son merhale bir faslı hazandır ki sürer, Geçmiş gelecek cümlesi rüya görünür” dizeleriyle buğulandırır Yahya Kemal de “Ömür” adlı şiirinde..

Şiirler, şairlerin kendi ömür aynalarını buğulayan nefeslerinden görüntüler olabilir.. Olabilir ve fakat dizeler, zamana atılmış birer çentiktir aynaların çerçevesinde.. Yahya Kemal, yaşıyor demektir bu anlamda.. Yahya; hayatta olan yaşayan demektir zaten.. Ve Kemal yetkinliğe ulaşmanın adı.. Kemal’e ulaşan tüm ozanlar Yaşar diyebiliriz bu halde.. Ve bu bağlamda örnekleyebiliriz Yaşar Kemal’i..  “İnce Memed” yaşarken kemalleşen ozanın destanının adı değil mi? Ozanlar ne yapar? İnsanlığın, “Yer Demir, Gök Bakır” zamanlarında, evrensel “Memedi” direniş duygularını, düşüncelerini yaşadığı ulusun diliyle ‘ince ince’ işleyerek destanlaştırır..

Sabahattin Eyüpoğlu’nun, “İnsan var, Karartır ak gündüzü, İnsan var, Ağartır gecemizi” dizeleriyle fotoğrafladığı Yaşar Kemal yok artık aramızda! Yok fakat, Dağlarca’nın, “Sevgi uçsuz bucaksız / Ben olmasam da / Yokluğum var” dizeleriyle duyumsayacağız yokluğunda varlığını edebiyat dünyamızda..

Edebiyat; “Nazımlı, nesirli güzel sözler” tanımıyla birlikte, “bir bilim kolunun türlü konuları üzerinde yazılmış yazı ve eserlerin tümü” tanımlı literatürü de karşılar..Bu bağlamda soralım: Türk edebiyatı denildiğinde, ‘literatürde’ kaç dev isim çıkar karşımıza? Yerelden evrensele listedeki ilk isim; Nazım’lı sözler ustası Hikmet! Ya ikincisi?

Yalçın Küçük, kimi yazarların; “düşün ürününü evrensel yapmak için, meta ihracatçısı gibi pazarladığını” ve “doğal olmayan yollardan” ‘evrensel ün’ sahibi olmaya çabaladıklarını yazar Bilim Ve Edebiyat adlı kitabında.. “Kapitalist bezirgân esintilerle” eğilip alçalan bu türden yazarlar ‘ün’ sahibi olsalar da, toplum vicdanında da vicdanlı insanların ‘dev isim’ listesinde de yer alamazlar diye düşünüyorum ben..

 “Söyle sevda içinde türkümüzü, Aç bembeyaz bir yelken, Neden herkes güzel olmaz, Yaşamak bu kadar güzelken?” der, yaşamın bizatihi kendisinin bir değer olduğunu duyumsatarak ‘Türkçemizin ses bayrağı’ Fazıl Hüsnü.. Yaşamın “aydınlık, karanlık” diyalektiğinde,  “Ben ışığın türkücüsüyüm” diye tanımlar kendisini,  ‘Türkçemizin kütüphanesi, sözlüğü, destanı’ Yaşar Kemal de..

“Yetmişinde bile mesela / zeytin dikeceksin” diyen Nazım örneği, elinde zeytin dalı kalemiyle ‘insanca’ bir ömür yaşadı Yaşar Kemal.. Yaşamın anlamı üzerine “tüy dikenlere” karşı, “zeytin dikmeye” çağıran Nazım’ın şiirleriyle keşfedebiliriz diye düşünüyorum ben, Yaşar Kemal’in   eserlerinde değer olan insanca yaşamın anlamını..

“..Ve dünya öyle büyük, / öyle güzel / öyle sonsuz ki deniz kıyıları / her gece hepimiz / yan yana uzanıp yaldızlı kumlara / yıldızlı suların / türküsünü dinleyebiliriz.. / Yaşamak ne güzel şey / Anlayarak usta bir kitap gibi / bir sevda şarkısı gibi duyup / bir çocuk gibi şaşarak yaşamak.. / Yaşamak / birer birer / ve hep beraber / ipekli bir kumaş dokur gibi.. / Hep bir ağızdan / sevinçli bir destan / okur gibi yaşamak.. / Yaşamak  / ne acayip iştir ki / bu ne mene gidiştir ki / bu gün bu / bu inanılmayacak kadar güzel / bu anlatılmayacak kadar sevinçli şey: / böyle zor / bu kadar / dar / böyle kanlı / bu denlü kepaze..”

Selam ve saygılar…           ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here