“Etkisini duyumsayıp içerdiğimizde” yazarız dilimizdeki sözlerle isimleri.. Ve çizeriz “ışığını duyumsayıp içerdiğimizde” elimizdeki izlerle resimleri.. Varlıkların soyutlanmış halidir çünkü isimler.. Ve somutlanmış halidir resimler..
İsim ve resim.. Ya da söz ve ışık.. Yahut kelam ve nur.. Ne vardı başlangıçta? “Başlangıçta söz vardı” diye başlar “Yuhanna İncili” ve sözün yaratıcı kaynak oluşunu “hayat onda idi ve hayat insanların ışığı idi” diye tanımlar.. Ki zaten “aşkın” nitelikli her kutsal kitabı okuduğumuzda “varlıkların oluşuna neden” yaratıcı kaynak anlamlı bir “ışıklı söz” kavramı bulabiliriz.. Bu anlamla “başlangıçta var olan söz ışıklı idi” diyebiliriz..
Cemil Meriç, “Kültürden İrfana” adlı kitabında “başlangıçta ne vardı?” diye sorar ve yukarıdaki anlatımı çarpıcı bir şiirsellikle özetler: “Işık ve söz.. Göklerin sözü olan ışık ve gönüllerin ışığı olan söz..”
“Her sözün bir şiir olduğu anı severim” der Çinli bilge şair Hsü Wie de.. Her sözün şiir olduğu bir an, miladi geçmişle, hicri gelecek arasında asılı duran ömür takvimimizin bir yaprağında kayıtlıdır mutlaka.. Tüm anları şiir olan barış örneği sözcüklerle birlikte elbette..
Ya umut? Umut, ki o; hayat nefhası anlamında, nefesimizin her anının ışıklı sözcüğü.. Niçin? Kaybedersek bu ışıklı sözcüğü, kalmaz ki çünkü bir anlamı hayatımızın.. Selamlamak ne güzel bu anlamda Nazımca umudu! “Güzel günler göreceğiz, Güneşli günler, Motorları ışıklı maviliklere süreceğiz!” Nazım’ın çektiği fotoğraftan ilhamla “ışığını duyumsayıp içererek” çizebiliriz diye düşünüyorum ben umudumuzun resmini.. Ve fakat önce palete renk katar umuduyla kısa bir öyküyü aktarmak istiyorum.. Bir resim sergisinde, “orman içinde ev” tablosunun önünde uzun süre bekleyen izleyiciyi fark etmiş ressam.. Resminin beğenildiğini umarak gelmiş yanına.. “Sanırım çok beğendiniz..” demiş.. İzleyici, tablodaki evin kapı ve penceresini göstererek “perspektif hatası yapmışsınız” demiş ve eklemiş: “Bu evin kapısı da penceresi de açılmaz, umarım içinde kimse yoktur..”
Kapı, pencere kapalı.. Umut yok.. Kapı, pencere açık.. Umut var.. Umudumuza varlık veya yokluk anlamını veren ne? Nerede duyumsarız anlamını umudumuzun? Çerçeveli alandaki kapı, pencere sözcüklerinde mi? Yoksa ışıklı maviliğin derinlikli hacmini içeren kapalı veya açık eylemlerinde mi?
Maviliğe açık duygu pencerelerimizden bırakalım sızsın gökyüzü.. Sızsın bırakalım, güneşe açık düşünce kapılarımızdan ışık.. Bırakalım gülümsesin gökyüzü de, güneş de ışıklı bir mavilikle gönlümüzde.. Gülümsesin ışıklı mavilik.. Yaşama sevinci olsun ve dolsun içimize.. Sonra, açalım biraz daha duygu pencerelerimizi beslemek için ışığımızı gökyüzünün maviliğinden.. Biraz daha açalım düşünce kapılarımızı güneşli ışıklardan beslemek için maviliğimizi.. Taşısın duygularımızı, yüreğimizden beynimize ışıklı mavilik.. Taşırsın beynimizden yüreğimize düşüncelerimizi..
Umut, duyumsanan diriliğin adı.. Duyarlı düşünsel beklentiler yolculuğu umut.. Umut; kimi kez bitti denilen duraklarda kara tren manevrası.. Kimi kez battı denilen denizlerde mavi yelken heyamolası.. Umut; kimi kez sarışın ekinlerde yeşeren başak.. Kimi kez yeşeren ekinlerde sarışın başak.. Beklentilerimizin zaman içinde gerçekleşmesine yönelik, beynimizin hücreleri gri labirentlerinde, kalbimizin kırlangıç dönüşü kanat izlerindeki beyaz güvercinin adı umut.. Umut, göğüs kafesimizdeki yüreğimizin sesi, barış örneği sözcüklerimizin nefesi umut..
Umarım, içeriye doğru açılan kapısında, penceresinde herhangi bir perspektif hatası yapmamışımdır çizmeye çalıştığım umudun resminde.. Artı, çerçeveleyebilirim bu bağlamda Ludwing Wittgenstein’e ait; “Bir insan kilitli olmayan fakat içeri doğru açılan bir kapıyı boyuna itiyor, çekmek aklına gelmiyorsa, odadan kurtulma umudu yoktur” sözünü.. İmza yerine yazabilirim Necip Fazıl’a ait; “Çerçeveyi bırak resme bak” sözünü.. Ve yazabilirim yorum anlamında Cesar Flaischlen’e ait “Gönlünde olsun güneşin” şiirinden dizeleri..
“Güneşin olsun gönlünde, Kar bile yağsa, ya da fırtına olsa, Gök bulutlarla ve dünya kavgayla dolsa! Güneşin olsun gönlünde, O zaman gelsin ne gelirse, Doldur ışıklarla, En karanlık gününü..”
Bu duygularla kutluyorum, Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Sayın Rızkullah Terbiyeli Ağabeyimin doğum gününü…
Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com