İzmir Kadifekale

0
110

İzmir ve Manisa’nın benim için çok ayrı bir yeri vardır. Çocukluğumun bir kısmı oralarda geçti. İnsanın babası memur olunca nerede ne zaman duracağını, hangi okulda öğrenime başlayıp, hangisinde bitireceğini bilemiyor. Bizde aynen öyle olduk ve bir okuldan diğerine dolaştık durduk. Uzun yıllardan sonra gezmek ve eski güzel çocukluk günlerimi tekrar yaşamak için İzmir’e gittim. Ama ne yazık ki çocukluğumun o güzel İzmir’i yerine tamamen betonlaşmış bir İzmir’le karşılaştım… Gerçi diğer şehirler de çarpık şehirleşmeden nasiplerini aldılar. Gene de ben bütün bu beton yığınları arasına sıkışıp kalmış eski İzmir’in güzelliğini yaşama imkânını buldum. Konak’taki Saat Kulesi, Asansör, İnciraltı, Milletlerarası Fuarı, Karşıyaka’daki Atatürk’ün annesinin mezarı, Kordon ve daha birçok isimlerini sayamayacağım güzel ve tarihi yerler…

İşte tarihi Kadifekale’de bu güzel mekânlardan biri. İzmir’in güneyinde Tepekule denilen yerde kurulmuş, İzmir’e hâkim bir kale. Manzara eşsiz… İzmir’i yüksek bir yerden seyretmenin tadına doyum olmuyor. Bütün İzmir tabir caizse ayağınızın altında… Roma, Helen Bizans ve Osmanlı medeniyetleri ile tanışan İzmir, sonunda Türkiye Cumhuriyetinin gözdesi olmuş. Kadifekale’nin içi oldukça geniş. Osmanlılardan kalma bir mescit ile sarnıç kalıntıları var. Mescit hemen-hemen yok olmuş ama su sarnıcı oldukça sağlam kalmış. Verilen bilgiye göre su sarnıcı 2650 ton suyu tutabilecek kapasitede. Tahminen 15-20 bin kişinin su ihtiyacını karşılayacak kapasitede imiş. Sırf bu sarnıcın büyüklüğü bile Kadifekale’nin önemi hakkında bize bilgi verebilir.

Kadifekale’nin bugünkü durumu ise maalesef içler acısı. Eski bir vakıfçı olarak tarihi eserlere aşina olduğumdan kalenin her tarafını ilgiyle gezdim. Kalenin çevresi göçlerle tam bir gecekondu mahallesi olmuş. Kalenin içi ise gecekondu sakinlerinin çocuklarına oyun sahası, yetişkinlere de gezinti yeri olmuş. Daha önceleri çamaşırlarını kurutmak isteyenler buraya gelirlermiş. Şimdi Kalenin onarıma alınması sebebiyle bu olumsuzluklardan kurtulacağını ümit ediyorum.

Kadifekale’nin İzmir gibi Türkiye’nin incisi bir şehre yakışacak bir kale olması gerekir. Kalenin çevresindeki gecekondu mahallesinin kaldırılması, kale içinde ve dışında oturma ve seyir teraslarının yapılması gerekir. Avrupa’da kalelerin, şatoların turizme açık birer tarih hazinesi olarak değerlendirildiğini, hele Amerika’da kuzey-güney savaşlarının bitmek bilmez tarih ve turizm kaynağı olduğunu gördükçe insan kendi ülkesi namına üzülüyor. Amerikalı, eski bir kovboy kulübesini tarihi eser olarak saklarken ve bununla övünürken, biz yüzlerce yıllık maziye dayanan tarihi eserleri tahrip ediyoruz. Sadece Kadifekale değil, Türkiye’nin her tarafındaki tarihi eserlerimizin insanlarımız tarafından hor kullanılmasını, tahrip edilmesini önleyemiyoruz. Hatta en yetkili makamlardaki insanlarımız tarafından tarihimizin yok edildiğini görüyoruz.

Örnek isterseniz size Antakya’nın Asi köprüsünü gösterebilirim. Bu köprü Romalılardan kalmış, Yavuz Sultan Selim tarafından onarılmış ve tabiatın bütün tahribatına dayanmış bir köprüdür. Ama her nasılsa yetkili yerlere gelebilmiş tarih sevgisi ve şuurundan yoksun bazı kişiler tarafından yok edilmiştir.

İzmir Kadifekale’den, Antakya Asi köprüsüne kadar tarihi eserlerimiz bize atalarımızdan miras kalmıştır. Bizim görevimiz bu eserleri bizden sonraki nesle yok olmadan ulaştırmaktır. Aksi halde her iki dünyada da bunun vebalinden kurtulamayız.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here