“Sığınmacı Memnuniyet Endeksi”ne göre, sığınmacıları gereğinden fazla memnun etmişiz… Suriyeli misafirlerimizi kucaklayarak çok hayırlı işlere girişmişiz. Dünya, bu örnek davranışımızdan ötürü, öve-öve bitiremiyor.
Olaya; ekonomik, sosyal, kültürel ve politik açıdan bakıldığında, ekonomimize olan maliyeti küçümsenemez. Bütçeye, yeni bir kara delik eklendi. Harca harca sepet dolmuyor, dipsiz kuyu sanki.
Dış ticaret açığımız son 9 ayda 62 milyar dolar civarında. Gider harcamaları, geliri solladı. Bütçe açık verdikçe, gelir-gider arası makas giderek açılıyor. Suriyeli misafirlerimize tomarlarla harcanan paralar, bütçe açığını iyice tetikliyor…
Aşımızı, işimizi, sağlık ve eğitim giderlerimizi onlarla paylaşıyoruz. Uzun bir süre daha paylaşacağımız şimdiden belli olmaya başladı.
Suriye sürecinin ne şekilde sonuçlanacağına dair fal baktırıp, “Bir yıl sonra mı desek, on yıl sonra mı desek…” tahminlerini yürütmek anlamsız ve gereksiz. Kendimizi kandırıp pembe tablo çizmenin bir anlamı da yok. Akıl var mantık var, göz var nizam var. “Görünen köye kılavuz istemez..!”
IŞİD ile mücadele henüz başlangıç noktasındadır. IŞİD’e yönelik yapılacak olan “Mıntıka Temizliği”ne ilişkin tahminler, en az üç yıllık sürece göre planlanmış. Ortalık, IŞİD belasından temizlenip sakinleşinceye ve Suriye’de iç barış sağlanıncaya kadar geçecek süre 8-10 yılı bulur.
Anlaşılan, uzun bir müddet daha cepten yiyeceğimiz yavaş-yavaş belirginleşiyor. Bu durumda misafirlerimizi 8-10 yıl daha sabır ve metanetle ağırlama görevini sürdüreceğiz. Suriye’deki mevcut yönetimin uzaklaştırılıp rejimin yıkılması, Türkiye’nin çıkarlarıyla örtüşüyor hesapları…
İzlenen yolda, “bir koyup üç almak” beklentisinde bir sapma yaşanacaksa, bunca emek, zaman ve çabalar nafiledir.