Ortadoğu’nun büyük ve güçlü ülkesi Türkiye, çapsız ve yetersiz idareciler yüzünden zor günler yaşıyor. Suriye’nin Ayn-el Arap (Kobani) kasabasında meydana gelen olaylar, Türk Dışişlerinin tutarlı ve oturaklı politikalardan tamamen uzak, başka ülkelerin güdümünde bir politika izlediğini ortaya koymuştur. Türk hükümeti, terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD’nin terör örgütü olmadığını ve ona silah yardımı yaptığını söyleyen ABD’ye karşı sesini çıkaramamış ve hatta ABD’nin isteği doğrultusunda bu terör örgütüne yardıma giden peşmergelere sınırlarını açarak büyük bir ‘açmaza’ düşmüştür.
Meseleye en başından bakacak olursak; Türkiye, güney komşusu Suriye ile çok iyi ilişkiler kurmuşken, birdenbire 180 derece bir dönüş yaparak Suriye’yi düşman ilan etmiştir. Ne oldu da Türkiye Suriye’yi düşman ilan etti? İşte bu sorunun cevabını henüz kimse veremedi. Çünkü böyle tutarsız politika, ancak başka devletlerden icazet ve emir alarak politika yapan devletlerde olur.
Türkiye’nin, Suriye’ye anlamsız bir şekilde düşman olmasının çok kötü sonuçları olmuştur. BOP yani “Büyük Ortadoğu Projesi”nin Suriye ayağı işlemeye başlamış ve Suriye içersindeki muhalif guruplar tahrik edilerek Esad iktidardan düşürülmeye çalışılmıştır. Ama evdeki hesap çarşıya uymamış ve Esad düşürülemediği gibi, çıkan karışıklıklardan dolayı Suriye’yi terk eden 2 milyon insan Türkiye’ye sığınmış ve Türkiye için maddi ve manevi problemler meydana gelmiştir.
Tabii bu arada İsrail’in önü açılmış ve karşısında güçlü bir Suriye kalmayan İsrail, Gazze’yi, Filistin’i ve kendisine rakip gördüğü herkesi bombalamaya başlamıştır. Suriye’deki iktidar zayıflığından istifade eden Kürtler de Suriye’nin kuzeyinde bağımsız bölgeler ilan etmişler ve kurulması düşünülen büyük Kürdistan’ı Akdeniz’e bağlama gayretine girişmişlerdir.
Bu durumda bile Türkiye uyanamamış ve zayıf, basiretsiz politikalarına devam etmiştir. Türkiye IŞİD’e karşı ABD’nin Kürtlere destek vermesine karşı Özgür Suriye Ordusunu (ÖSO)’da devreye koyarak bir denge kurmaya çalışıyor. Ancak stratejik açıdan üstünlüğü ABD’ye kaptırdıktan sonra taktik bir başarı kazanmanın neticeye tesir etmeyeceği tabiidir. ABD, İsrail karşısında büyük bir güç olan Suriye’yi, Türkiye aracılığı ile zayıf düşürmüştür. Şimdi Suriye’de IŞİD, Kürtler, ÖSO gibi birbirlerine düşman örgütler kıyasıya savaşacaklar. Binlerce insan daha ölecek. Yüz binlercesi de daha önce giden akrabaları gibi Türkiye’ye sığınacak. Aynı oyun defalarca tekrar edecek, ta ki BOP’taki Suriye gerçekleşinceye kadar…
Suriye’den sonra sıranın başka bir ülkeye geleceğini bilmek için kâhin olmaya gerek yok. Temenni edelim de bu ülke Türkiye olmasın. Keşke böyle netameli bir ortamda Türkiye’yi idare edenler işin ehli kişiler olsalardı. Ne yazık ki Dışişleri Bakanlığı yaptığı sırada Türkiye’yi deneme tahtasına çeviren, “Komşularla sıfır sorun” diyerek bizi bütün komşularımızla düşman eden Ahmet Davutoğlu şimdi Başbakan oldu. Türk Milleti bu şartlarda Ahmet Davutoğlu’na ne kadar güvenebilir?
Maalesef Orta doğu dengelerinin değiştirilmeye başlandığı bu günlerde konuyu bir bütün olarak kavrayabilen idarecilere sahip değiliz. Tıpkı meşhur fıkradaki gibi; “…İçki içmesi ile meşhur Bekri Mustafa’ya her nasılsa bir cenaze namazı kıldırırlar. Namazdan sonra Bekri Mustafa tabuta doğru eğilir ve bir şeyler söyler. Ne söylediğini soranlara da şöyle der: ‘Tabutta yatana dedim ki, sana dünyada işler nasıl diye sorarlarsa, onlara de ki Bekri Mustafa’ya cenaze namazı kıldırıyorlar… Gerisini siz düşünün..!’
Türkiye’nin, günübirlik politikalarla iş yapan ve yaptığı yanlışlarda ısrar eden bu hükümetten süratle kurtulması ve yönetimin ehil ellere verilmesi lazımdır. Akıl için yol birdir!