Ahlakı İçimize Sindirelim (1)

0
54

Değerli okurlarım, bir süre önce sizlere sunduğum bir makalemde bundan böyle ahlakla ilgili hiçbir şey yazmayacağımı söylemiştim. Nedense bu konuda sözümde duramayacağım. Çünkü görünüşte hem sosyal insanlarız ve de futbolla yatıp, futbolla kalkıyoruz. Bu azımsanacak bir hadise değildir. Buna rağmen spora da ahlaksızlık egemen oldu.

Konuya şöyle bakalım dilerseniz. Sporun başlı başına bir yarış olduğunu ve müsabıkların birinci olamayacağını, centilmenlik ve dostluğun kazanmasına yardımcı olmanın en büyük erdem olacağını içimize sindirebilsek bir sorun yaşanmayacağı gibi şike, doping, teşvik primi gibi çirkinliklere itibar edilmeyeceğini, itibar görmeyeceğini düşünmek doğal bir olay, ayrıntı bir haber olarak belleklerde yerini alır diye düşünüyorum.

Bir de, sporcu denilince şu özellikler akla gelmeli! Sporcu örnek bir insandır, Sporcu uzaktan fark edilir, Sporcu centilmendir. Sporcu nezihtir, dürüsttür, Sporcu özellikle ahlak kurallarını istismar etmez. Bunları çoğaltabiliriz ya, bu özellikleri sporcularımızda görelim yeterde artar bile diyoruz. Biz öyle düşünüyoruz ama kazın ayağı öyle değil işte. Bizim aslan idarecilerimiz, yöneticilerimiz sporcularımızı rahat bırakmıyorlar ki. Karanlıkta göz kırpar gibi, bazı gelişmeleri görmezden geliyorlar.

Futbolu değil de, olimpik sporlara şöyle bir göz atalım. Sporcularımızın birincilik kürsüsüne çıkabilmeleri için gökten altın yağdırıyoruz. Bu ne zenginlik anlayamıyoruz. Resmen teşvik ediliyor ve buna bizim bir itirazımız olamaz. Teşvikle birlikte bu sporcuların yabancı madde kullanmalarına göz yumuluyor. Aksilik bu ya bunun adına da “Doping” deniliyor.

Neden gökten altın yağdırılarak, yabancı madde kullandırılarak sporcuların birincilik kürsüsüne çıkmaları önem kazanıyor ki? Bakın anlatayım. Birinci olan sporcularımızın bu işte fazlaca bir menfaatleri olduğu söylenemez. Vaat verilen altınların dışında basında çıkan küçük haberler o kadar. Pastanın kremasını başkaları yiyor. Hele en baştaki neler söylemiyor ki?

“…Bizim zamanımızda ‘Allah’ın izniyle’ sporumuz gelişti ve genç kardeşlerimiz kürsüye çıktılar, kardeşliğin timsalidir bu. Bu millete neler yaptık neler, daha da yapacağız. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın…”

Şimdi yayımlanmış bir makalemden iktibas yapıyorum… “…Hastaneler yaptırdık, şifa bulmaya, kardeşleri zenginleştirmeye! Köprüler yaptırdık, gelip geçmeye. Çeşmeler yaptırdık soğuk sular içmeye! İhaleler dersen, Allah’ın izniyle köşe olmaya, bir de One Munite, Ayyaşlarla, çapulcularla uğraşmak da cabası…”

Gerçekten, Allah’ın izniyle kardeşliği koruyabilmek kolay bir hadise değildir. Güçlü muhalefete rağmen başarılı olmak, trafoya kedileri sokmak kimin haddine, bunu kim becerebilir. Allah kardeşliğimizi korusun.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here